8. Hukuk Dairesi 2011/5740 E. , 2012/2210 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Posof Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02.07.2010 gün ve 30/105 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı miras yoluyla intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 125 ada 330 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık iki dönümlük kısmının iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne, 125 ada 133 parselin krokide A harfi ile gösterilen 1785,66 m2"lik kısmının iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm süresinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Ham toprak niteliğindeki 125 ada 330 parsel sayılı taşınmaz, tapu ve vergi kaydına rastlanılmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tarım alanına dönüştürülmesi ve ekonomik yarar sağlanması mümkün yerlerden olduğu belirtilerek 4788,27 m2 yüzölçümle kadastro yoluyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Parselin 07.10.2009 tarihli krokide A harfi ile gösterilen bölümü çekişme konusudur.
Davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle kabul kararı verilmiş ise de mahkemenin bu görüşüne katılmak mümkün değildir. Şöyle ki, yerel bilirkişiler ve davacının tanığı sıfatıyla dinlenen tespit bilirkişileri, davacının kadastro tespit tarihinden geriye doğru 20 yıldan fazla zilyetliğini açıklamışlarsa da; ziraat mühendisi bilirkişi Kamil Bilgi tarafından keşiften sonra düzenlenen 16.11.2009 havale tarihli rapordan; 125 ada 330 parselin krokide A harfi ile gösterilen bölümünün, tınlı toprak yapısında olup, üzerinde yetiştirilecek bitki türlerinin sınırlı olduğu, bu tür topraklarda yetiştirilecek bitkilerde bazı koşulların gerektiği, uygun tarım tekniğine ihtiyaç duyulduğu, toprak işleme ve ekim gibi tarımsal faaliyetlerin yapılmadığı, herhangi bir kültür bitkisinin ve tarımsal yapının olmadığı, 1-2 yıl önce toprak işleme ve ekim faaliyetlerinin yapıldığı, üzerinde bölge iklim ve florasına uygun kendiliğinden yetişen otsu bitkilerin bulunduğu, bu otun hasat edilerek veya otlatılmak suretiyle hayvan yetiştiriciliğinde kalitesiz kaba yem olarak kullanılabileceği anlaşılmaktadır. Taşınmazın bulunduğu yerde yapılan keşif sonunda, uzman ziraatçı bilirkişi tarafından düzenlenen bilimsel verilere ve somut maddi bulgulara dayalı söz konusu rapora göre, dava konusu taşınmaz bölümünün davacı tarafından ekonomik amacına uygun olarak zilyet ve tasarruf edilmediği, ciddi ekonomik getirisinin bulunmadığı açıktır. Tarım ve kültür arazilerinde bir taşınmazın mülkiyetinin olağanüstü zamanaşımı yoluyla edinilmesi için diğer kazanma koşulları yanında ekonomik amacına uygun zilyetlik ve tasarrufun bulunması gerekir. Dairemizce de kabul edilerek sapmaksızın uygulanan Yargıtay’ın kabulü de bu yöndedir. Hal böyle olunca, mahkemece davacı lehine kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, takdiri delillerden olan soyut nitelikli yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına değer verilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre de, uyuşmazlık konusu taşınmazın 125 ada 330 parsel olduğu, davanın bu parsele ilişkin olarak açıldığı ve yargılamanın bu parsel üzerinden yürütülerek hüküm kurulmuş olmasına rağmen, yanlışa düşülerek hüküm fıkrasına 125 ada 133 parsel olarak yazılması maddi hata ise de bozmanın niteliğine göre bu husus ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
Açıklanan tüm bu nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.