8. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/5769 Karar No: 2012/2209 Karar Tarihi: 26.03.2012
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/5769 Esas 2012/2209 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2011/5769 E. , 2012/2209 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair İnebolu Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 05.05.2010 gün ve 234/142 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılardan ... tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 180 ada 12 parsel sayılı taşınmazın ölü... oğlu ... adına tescil edildiğini, bu yerin 184 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazla arasında “ kaş” tabir edilen kısmın üst tarafı davalılara, alt tarafının ise, kendisine ait olduğunu, davalılar adına olan tapunun iptaliyle adına tescilini istemiştir. Davalılardan ..., duruşmada dava konusu çakılın üstü bizim, altı ise onlarındır şeklinde beyanda bulunmuştur. Diğer davalılar duruşmalara ve keşfe katılmamıştır. Mahkemece davaya konu taşınmazın davacıya ait olduğu sonucuna varılarak davanın kabulüyle taşınmazın tapusunun iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; davaya konu olan 180 ada 12 parsel sayılı taşınmazın senetsizden tarla vasfı ile ... oğlu ölü ... adına 11.07.2008 tarihinde yapılan kadastro ile tespit gördüğü ve yapılan tespitin 07.10.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Davaya konu olan 180 ada 12 parsel sayılı taşınmaz ölü olan ... adına kayıtlı olduğundan ..."un terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup davanın tüm mirasçılarına karşı yöneltilmesi gerekmektedir. Ancak dosyada ..."un mirasçılık belgesi bulunmamaktadır. ..."un mirasçılık belgesinin alınarak dosya arasına konulması gerekir. Ayrıca davada kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanılmıştır. Bu tür uyuşmazlıklarda kazanmayı sağlayan zilyetliğin davalıya karşı kanıtlanması gerekmektedir. Maddi olaylardan sayılan zilyetliğin tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkün bulunmaktadır. İncelenmekte olan olayda tanık dinlenilmeden yerel bilirkişi sözleri esas alınarak hüküm kurulmuştur. 6100 sayılı HMK.nun 266. (HMUK. 275) maddesinde hangi amaçla bilirkişinin bilgisine başvurulacağı açıklanmıştır. Bunun dışında tanık sözleri ile tespiti gereken bir husus için tanık dinlenilmeden bilirkişinin bilgisi ile yetinilip karar verilemez (HGK 30.03.1994 tarih 1993/8- 939 Esas, 1994/176 Karar). Yerel bilirkişilerin sözleri kazanmayı sağlayan zilyetliğin başlangıcı, süresi ve niteliği hakkında hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacıya tanıklarını liste halinde vermek üzere süre ve imkan tanınması, ondan sonra yerel bilirkişi ve tanıkların 6100 sayılı HMK.nun 243 ve 244. ( HMUK"un 258) maddeleri hükümleri uyarınca keşif yerinde hazır bulunmak üzere davetiye ile çağrılmaları, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. (HMUK. 259) maddeleri hükümleri uyarınca taşınmaz başında yapılacak keşif yerinde dinlenilerek taşınmazın kimler tarafından ne şekilde kullanıldığının tespit edilmesi, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde aynı Kanunun 261/1. (HMUK. 265) maddesi hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm tesisi gerekir. Mahkemece sadece yerel bilirkişi sözleri ile yetinilip uyuşmazlığın esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."un temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 111,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a iadesine 26.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.