Esas No: 2021/1178
Karar No: 2022/5881
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1178 Esas 2022/5881 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalıya ait bir patentin buluş basamağı ve yenilik kriteri taşımadığını iddia ederek hükümsüzlüğünü talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, patentin hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacı vekili bu kararı istinaf etmiş, ancak istinaf mahkemesi de reddetmiştir. Temyiz kanun yoluna başvurulmuş ve yapılan yargılama sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi kararın ONANMASINA karar vermiştir. İlgili kanun maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi, 551 sayılı KHK'nın 5. ve 10. maddeleri, HMK'nın 353/b-1 ve 370/1. maddeleri, ve 372. madde'dir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13.02.2018 tarih ve 2012/173 E- 2018/44 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.12.2020 tarih ve 2018/1850 E- 2020/2217 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı veklili; davalıya ait TR 2000/03721 sayılı patentin buluş basamağı ve yenilik kriteri taşımadığını, patentin Salbutamol ve ipratropyum bromide kombinasyonunda, HFA 134a (1,1,1,2,-tetrafluoroethane) ... (,1,1,1,2,3,3,3- heptafluoropropane) gibi HFC sınıfından bir propellantın veya bunların karışımı bir propellantın bulunması ve bu kombinasyonda salbutamolün süspansiyon halinde ve İpratropyum bromîdin ise çözünmüş bir solüsyon halinde bulunmasını koruma altına alan, patentte açıklanan problemlere yönelik önerilen bu çözümün yeni olmadığını, dilekçeleri ekinde sundukları ...., ...., ..., ..., ...., ...., .... sayılı döküman ve belgeleri dikkate alan uzman kişinin HFA 134 ya da ... gibi propellan gazların kullanıldığı formülasyonlarda etanol ve aside yer verilip salbutamolün süspansiyon halde sunulmasını ve ayrıca Ipratropyumun solüsyon haline getirilmesini göreceğini, dolayısıyla tekniğinde uzman kişinin etkin maddelerin bu bilindik özellikleri itibarı ile korunan buluşa ulaşacağını, patentin yenilik ve/veya buluş basamağına sahip olma kriterlerine uymadığını ileri sürerek, davalıya ait TR 2000/03721 sayılı patentin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili; davacının atıfta bulunduğu belgelerin hiçbirinin aynı anda süspansiyon halinde salbutamol ve solüsyon halinde ipratropyum açıklamamış olması nedeniyle, patentin yenilik özelliğine sahip olduğunu, buluş basamağı incelemesinin ise bir sistematik yaklaşım gerektirdiğini, tartışılan patentin salbutamol ve ipratropyum gibi ikili ilaç sistemlerinde stabilite problemini çözdüğünü, atıf yapılan tekniğin bilinen durumuna ait belgelerin stabilite problemlerini bu şekilde çözmeye yönelecek bir tavsiyede bulunmadığını, en yakın belge olarak gösterilen WO 1999/065464 patentinin tek fazlı sistemler ile solüsyon yolu ile stabilite teminini önermesi nedeni ile patentin içeriğinden uzaklaştırıcı bilgi içerdiğini, ayrıca atıf yapılan belgelerin stabilite problemlerine farklı çözümler getirmesi itibarı ile kombine etmeye elverişli olmadığını, adı geçen etkin maddelerin etanol içerisinde süspande olabildiği gibi, çözünebildiği etkin maddelerden biri süspande halde iken, diğerinin her zaman solüsyon halinde kalacağına ilişkin bir kaide olmadığını, ayrıca patentte sunulan çözümün haricen sunulan stabilité testlerine göre beklenmedik şekilde fiziksel ve kimyasal stabilitede iyileşmeler kaydedildiğini, bunun da buluş basamağına delalet ettiğini, dava konusu patentin yeni ve buluş basamağına haiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu TR 2000 03721 B sayılı patentin tüm İstemlerinin yeni ve buluş basamadığı niteliğine sahip olduğu dolayısıyla patentin hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi tüm dosya kapsamına göre yaptığı istinaf incelemesi sonucunda; dava dilekçesinde patent belgesi ile koruma altına alınan formulasyonun stabil etki yaratmadığının davacı tarafça ileri sürülmediği, yenilik giderici olarak sunulan belgeler kapsamında patentin buluş basamağını aşmadığının ileri sürüldüğü, dava konusu patentte buluşun teknik uzman tarafından ilave çaba gerektirmeden gerçekleştirilebilecek kadar açıklanmış olduğu, teknik etkilerin sonradan sunulan testlerle kanıtlanmasının mümkün olduğu, patent başvurusunda açıklanmış teknik etkilerin sonradan sunulan delillerle kanıtlanmasında usulsüzlük bulunmadığı, dolayısıyla davalı patentinin, 551 sayılı KHK'nın 5. ve 10.maddelerinde öngörülen patentlenebilirlik kriterlerine sahip olduğu, davacı tarafça sunulan yenilik giderici belgelerin hiçbirinde süspansiyon halindeki salbutamol ve solüsyon halindeki ipratropyum etken maddesinin birlikte bulunmadığı, davalı tarafça dosyaya sunulan stabilite verileri ile bu iki maddenin formulasyonu ile stabil olduğunun ve etkisinin kanıtlandığı, bu verilerin patent belgesinde yer verilmeyen bir etkiyi değil patent belgesinde açıklanan etkiyi ispatladığı, stabilite verilerinin sonradan sunulmasında bu yönüyle usule aykırılık bulunmadığı, buluş basamağının aşıldığı, patent konusunun yeni olduğu ve hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.