11. Ceza Dairesi 2020/1181 E. , 2020/3845 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın yokluğunda verilen hükmün aynı zamanda MERNİS adresi de olan sorgusu esnasında bildirdiği adresine, öncelikle 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre tebligat yapılması gerekirken, doğrudan Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi gereğince tebliği usulsüz olup temyiz süresini başlatmayacağından, sanığın 11/12/2014 tarihli temyiz dilekçesinin öğrenme üzerine süresinde olduğu kabul edilerek ve 5271 sayılı CMK’nin 231/8-son cümlesi uyarınca, 04/04/2008 olan suç tarihinden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 28/03/2013 tarihine kadar bazı kesintilerle dava zamanaşımı süresinin işlediği, bu tarihten sonra denetim süresi içinde işlenen kasıtlı suçtan dolayı verilen 29/05/2014 tarihinde kesinleşen mahkûmiyet hükmü nedeniyle ihbar üzerine dosyanın yeniden ele alındığı, böylelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 28/03/2013 tarihinden itibaren, deneme süresi içinde işlenen ikinci suçun suç tarihi olan 17/03/2014 tarihine kadar dava zamanaşımının durduğu gözetilerek yapılan incelemede;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği gibi rızanın açık veya zımni olabileceği ve özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının yerine imza atan kimsede sahtecilik kastının varlığının kabul olunamayacağı göz önünde bulundurulduğunda; somut olayda, sanığın suça konu senetleri babası adına onun rızası ile imzaladığını beyan etmesi ve babasının kendisi olmadığı zamanlarda senetlerin oğlu tarafından imzalanmasına rızasının bulunduğunu beyan etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, sanık tarafından daha önce bu şekilde keşide edilip ödenen kıymetli evrak olup olmadığının sanık ile babasından sorulmak suretiyle araştırılması; başka belgelerin de verildiğinin tespit edilmesi halinde, bunlarla ilgili olarak yapılan yargılamalar ya da icra takiplerinde imzaya itiraz edilip edilmediğinin, ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
a)Kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanunu"nda öngörülen bütün unsurları taşıması gerekli olup; ayrıntıları Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14.12.1992 tarih ve 1/5 ve Ceza Genel Kurulu"nun 24.03.1998 gün ve 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; kambiyo senetlerinde bulunması zorunlu olan keşide yerinin bir duraksamaya meydan vermeyecek biçimde açık ve anlaşılır olması gerekmektedir. Suça konu senet asılları üzerinde heyetimizce yapılan incelemede keşide yerinin bulunmadığı, düzenleyenin ismi altında adres niteliği taşıyan bir ibare de bulunmadığı, bu nedenle belgenin bono vasfını taşımadığı anlaşılmakla; sübutu halinde sanığın eyleminin TCK"nin 207. maddesi uyarınca özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, resmi belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,
b)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 01/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.