Esas No: 2021/1680
Karar No: 2022/5884
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1680 Esas 2022/5884 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1680 E. , 2022/5884 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27.03.2019 tarih ve 2018/274 E- 2019/141 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.12.2020 tarih ve 2019/771 E- 2020/1220 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle
dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 17.10.2017 tarihinde "ALFA FLINTS" ibareli 34.sınıftaki "çakmak taşları" ürünlerini içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2017/92344 kod numarası verilen başvurunun Markalar Dairesi tarafından davalı şirkete ait "ALFA" ibareli, 34.sınıf hizmetleri içeren 2015/22894 sayılı marka mesnet alınarak 6769 sayılı SMK'nın 5/1 (ç) maddesi uyarınca re'sen reddedildiğini, ret kararının kaldırılması amacıyla itirazda bulunduklarını, ancak itirazın YİDK'nın 2018/M-4093 sayılı kararıyla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira müvekkilinin markanın gerçek hak sahibi olduğunu, davalının kötü niyetli olarak öncelik ve diğer davalı kurumun özensiz araştırması neticesinde markanın tescilini sağladığını, müvekkilinin 1980'li yıllardan itibaren ALFA ve ALFA FLINTS ibareli markaları kullandığını, markaları Yunan alfabesindeki Alfa'dan ilham alarak tasarladığını, kullanılmakla tanınmışlık kazandığını ileri sürerek, başvurularının reddine dair TPMK YİDK'nın 23.05.2018 tarihli ve 2018/M-4093 sayılı kararının iptaline ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili; başvuru konusu "ALFA FLINTS" ibareli işaretle redde mesnet alınan "ALFA" ibareli markanın esas ve ayırt edici unsurlarının "ALFA" ibaresi olduğunu, aynı tür hizmetleri içerdiklerini, markalar ve başvuru konusu işaretin görsel, sescil ve anlamsal olarak bütünü itibarı ile bıraktığı izlenimin ortalama tüketicileri iltibasa düşürebilecek derecede benzer olduklarını, bunun ilk bakışta ve açık olarak görüldüğünü, çünkü başvuru ile redde mesnet markaların "ALFA" ibareleri itibariyle dikkat çekici seviyede benzer olduklarını, davacı başvurusunun konusu olan işaretin mutlak ret nedeninden etkilenmeksizin tescilinin mümkün olmadığını, ret kararının hukuka uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin markasının 09.07.2003 tarihinden beri koruma altında olduğunu, ayrıca ALFA ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanının asıl unsurunu oluşturduğunu, kurum kararının hukuka uygun olduğunu, ALFA ibaresinin hem ticaret unvanı hem de marka olarak üstün ve öncelikli hak sahibinin müvekkili olduğunu ve müvekkilinin kötü niyetli savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunmalar, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının marka tescil başvurusunun ilana çıkmadan 6769 sayılı SMK'nın 5/1-ç maddesi hükmü uyarınca resen reddedildiği, davalı şirketin, başvuruya yönelik henüz bir itirazı ve bunun üzerine verilmiş bir karar bulunmadığı, bu sebeple davalı şirkete karşı açılan davada pasif husumet bulunmadığı, redde mesnet alınan davalı şirkete ait markanın "ALFA" ibareli ve biçimli olduğu, redde mesnet markada asıl ve ayırt edici unsurun "ALFA" olarak kabul edilmesinin gerektiği, redde mesnet markalarda ilk bakışta ve derhâl göze çarpan unsurun "ALFA" ibaresi olduğu, anılan ibarenin doğrudan vasıf bildirici niteliğinin bulunmadığı, somut ve soyut olarak ayırt ediciliğinin yüksek seviyede olduğu, başvuru konusu işaretin "ALFA FLINTS" ibare ve biçimli olduğu, "ALFA" ibaresinin asıl ve ayırt edici unsur olduğu, başvuru konusu işaretin ilk bakışta ve derhâl redde mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde izlenim doğduğu, zira her birinde aynı biçimde okunan ve görünen "ALFA" ibarelerinin göze çarptığı, görsel, sescil ve anlamsal olarak iki işaretin ayırt edilemeyecek derecede benzer oldukları yönünde intiba doğmasının kaçınılmaz olduğu, bu durumda "ALFA FLINTS" ibareli başvuru ile "ALFA" ibare ve biçimli redde mesnet marka arasında, ilk bakışta ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunduğu, başvurunun kapsamında bulunan ve reddedilen hizmetlerle redde mesnet markanın kapsamındaki ürün ve hizmetlerin aynı türden oldukları, işaret üzerinde gerçek hak sahibi olanların ve hatta tanınmış marka sahiplerinin bile 6769 sayılı SMK'nın 5/1 ç yazılı mutlak ret nedenini aşma olanağının bulunmadığı, tescil başvurusu veya tescili kesinleşmiş bir markayı nazara almamasının mümkün olmadığı gerekçesi ile, YİDK kararının iptali istemiyle davalı Türk Patent ve Marka Kurumuna karşı açılan davanın reddine, davalı şirkete karşı açılan davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın dava konusu marka tescil başvurusunun, ilana çıkmadan 6769 sayılı SMK'nın 5/1-ç maddesi hükmü uyarınca re'sen reddedilmiş olması nedeniyle davalı şirkete karşı açılan davada pasif husumetin olmadığı, davacının başvurusuna konu "ALFA FLINTS" ibareli marka ile redde mesnet alınan davalı şirkete ait "ALFA" ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK'nın 5/1-ç maddesi anlamında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğu, SMK'nın 6/3.maddesindeki düzenlemenin, itiraz sahibinin tescilsiz bir markaya dayanarak, bir başka işaretin tesciline itiraz etmesine ilişkin olduğu, yoksa marka hukukunda tescilde teklik ilkesi söz konusu olduğundan, kendisinden önce tescilli bir marka mevcutken, öncelik hakkına dayanarak tescilsiz bir markanın tesciline imkan vermeyeceği, somut uyuşmazlıkta da davacı başvuru sahibi olduğundan SMK'nın 6/3.maddesinin maddesinin olayda uygulama yeri bulunmadığı, somut olayda davalı şirketin markası hükümsüz kılınmadıkça, davacının markasının “gerçek hak sahipliği” iddiasıyla çekişmeli mallar üzerinde tescilinin mümkün olmadığı, dava konusu YİDK karar tarihinden sonra, redde mesnet markanın hükümsüzlüğü için açılan davanın sonucunun bekletici mesele yapılmasına gerek bulunmadığı, dolayısıyla mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava, davacının 34. sınıfta mal/hizmetleri içeren “ALFA FLINTS+Şekil” ibareli marka tescil başvurusunun reddine ilişkin TPMK YİDK’nın 23.05.2018 tarihli ve 2006/M-2806 sayılı kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, davalı şirketler yönünden pasif husumet yokluğundan, davalı TPMK yönünden ise esastan davanın reddine karar verilmiştir.
6769 sayılı SMK’nun 5/1-ç maddesi uyarınca; daha önceden tescilli ya da tescil başvurusu yapılmış bir markanın ilk bakışta ayırt edilemeyecek derecede benzerinin aynı mal veya hizmetler için bir başka tescil başvurusuna konu edilmesi, mutlak red nedeni olarak kabul edilmiştir. Somut olayda, davacı başvuru markası “ALFA FLINTS+Şekil”, TPMK tarafından başvurunun reddine mesnet alınan markalar ise “ALFA” ibaresinden oluşmaktadır. Bu durumda, dava konusu başvurunun ve mesnet markaların açıklanan nitelikleri, yazım şekli, renk gibi unsurları ile barındırdıkları şekil unsurları birlikte değerlendirildiğinde 6769 sayılı SMK’nun 5/1-ç maddesi anlamında aynı veya ayırtedilemeyecek kadar benzer olduğundan söz edilemez.
O halde mahkemece, taraf markaları arasında iltibas oluştuğu yönünde bir izlenim oluşmuş ise de, taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nun 5/1-ç maddesi kapsamında aynı veya ayırtedilemeyecek kadar benzerlik bulunmadığı gözönünde bulundurularak bir karar vermek gerekirken, YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle TPMK yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın TPMK yönünden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.