19. Hukuk Dairesi 2017/4841 E. , 2018/2190 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde gelen olmadığından, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının davalıya satıp teslim ettiği malların bedelinin davalı tarafça ödenmediğini, bu nedenle davalı aleyhine başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, süresinde davaya cevap vermemiş olmakla birlikte yargılama sırasındaki beyanlarında; taraflar arasında 2008 yılından bu yana cari hesap ilişkisi bulunduğunu, cari hesabın karşılıklı mutabakatı ile sonlandırılmadan davacının tek bir kalem alacağı istemesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiş, ayrıca davacıya faturadan ya da cari hesaptan dolayı herhangi bir borçlarının olmadığını belirttiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, iddia, savunma toplanan delillere göre dava konusu faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve satışı yapılan mal teslimi konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davalının fatura tarihinden sonra bir kısım ödemeler yaptığı, ödemelerin hangi borca mahsuben sayıldığına ilişkin dosyada herhangi bir bilgi belge olmadığı, bu durumda BK.101 ve 102.maddelerinin uygulanması gerektiği, buna göre yapılan ödeme tutarının öncelikle takip konusu faturaya sayılacağı, ödeme tutarı fatura tutarını aştığından davacının davalıdan takip konusu yapılan faturaya istinaden alacak talebinde bulunamayacağı, gerekçeleriyle davanın reddine, alacaklının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup Dairemizin 18.11.2014 tarih, 2014/11945 E. - 2014/16479 K. sayılı ilamı ile “Dava, faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı ile davalı arasında birden fazla faturaya dayalı ticari ilişki bulunduğu cari hesap sözleşmesi olmadığı için takip konusu faturanın düzenlendiği tarihten sonra yapılan ödemelerin hangi faturaya ilişkin olduğu konusunda ödeme belgelerinde bir açıklık bulunmamaktadır. Ayrıca, davalının ticari defterlerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davalının davacıya 78.013,40-TL borçlu olduğu belirtilmiştir. Taraflar arasındaki birden fazla faturayı kapsayan ticari ilişkide, davacının takip konusu faturadan önceki tarihli faturalardan da alacaklı olduğunu iddia ettiği anlaşıldığından, takibe konu faturadan önce düzenlenen faturalar nedeniyle oluşan muaccel alacağın tespitiyle, varsa eski tarihli faturalardan kaynaklanan muaccel bakiye borçtan ödemelerin mahsup edilmesi (BK 85-86. md.) gerektiğinin düşünülmemesi ve bu doğrultuda mahkemece, konusunda uzman bir bilirkişi vasıtasıyla rapora itirazlar da değerlendirilerek toplanacak deliller doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının davalıya 51.300,00 TL tutarında fatura düzenlediği, söz konusu faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve satışı yapılan mal teslimi konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davalının fatura tarihinden sonra bir kısım ödemeler yaptığı, davacının talep tarihi itibariyle 51.300,00 TL asıl alacağının olduğu, davalının temerrüde düştüğüne dair dosyada belge olmadığından takip öncesi faiz talep hakkının olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, alacak likit olduğundan asıl alacağın %40"ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ancak bozma gereğince alınan bilirkişi raporu bozmada tahkiki istenen hususları karşılamamıştır.Bu nedenle bu bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm verilmesi doğru olmamış yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
Mahkemece yapılacak iş, bozma kararında gösterildiği gibi takip tarihi olan 03.06.2010 tarihinden önce davacı tarafından düzenlenen faturalar nedeniyle oluşan muaccel alacağın tespiti daha sonra davalı tarafından takip tarihinden önce yapılan ödeme tutarının tespiti, yapılan ödemeler ile takip öncesi diğer faturaların ödenmesinden sonra geriye fazla ödeme kalırsa o ödemenin de takip konusu faturaya yapılmış sayılması suretiyle ortaya çıkacak duruma göre karar vermekten ibarettir. Ancak mahkemece bu husus denetime elverişli bir bilirkişi raporu ile saptanacaktır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 18/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.