Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/1426
Karar No: 2019/334

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1426 Esas 2019/334 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2016/1426 E.  ,  2019/334 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Tarihleri : 07.06.2011, 06.05.2014, 13.11.2014
    Sayıları : 462-102, 376-87, 230-334


    Sanıklar ..., ... ve ... hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasında Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesince sanık ... hakkındaki davanın, yakalanamaması nedeniyle ayrılmasına karar verilmiş, 07.06.2011 tarih ve 462-102 sayı ile sanıklar ... ve ...’nın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/2, 103/6, 62, 63 ve 53. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nın 109/2, 109/3-b-f, 109/5, 62, 63 ve 53. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, mahsuba ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
    Bu hükümlerin sanıklar ... ve ... müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 16.05.2012 tarih ve 1908-5566 sayı ile onanmasına karar verilmiş, bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 12.04.2013 tarih ve 5548 sayı ile sanık ... bakımından ve çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu ile sınırlı olarak itiraz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 14. Ceza Dairesince 08.05.2013 tarih ve 4628-5642 sayı ile itirazın kabulüne ve sonucunun diğer sanık ...’ya teşmiline karar verilip hükümlerin “Adli Tıp Kurumunun istikrar kazanmış uygulamasına göre TCK.nın 103/6. maddesi kapsamında beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin kesin rapor verilebilmesi için olay tarihinden itibaren en az altı aylık bir sürenin geçmesi koşulunun arandığı, buna karşılık mahkemece hükme esas alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 14.05.2010 günlü, 1112 sayılı raporunun suç tarihi olan 05.10.2009"dan 7 ay 9 gün sonra alınmış olmasına karşılık rapora esas kurul muayene tarihinin 26.02.2010 olup suç tarihinden 4 ay 21 gün sonra yapılmış olması karşısında yetersiz rapora istinaden sanıklar haklarında TCK.nın 103. maddesinin 6. fıkrasının uygulanması,” isabetsizliğinden bozulmasına hükmolunmuştur.
    Yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 06.05.2014 tarih ve 376-87 sayı ile sanıklar ... ve ...’nın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan ilk hüküm gibi cezalandırılmalarına karar verilmiş, bu hükümlerin de sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 25.03.2015 tarih ve 8927-4930 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Öte yandan hakkındaki dava ayrılan sanık ..."ın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/2, 103/6, 62, 63 ve 53. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nın 109/2, 109/3-b-f, 109/5, 62, 63 ve 53. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, mahsuba ve hak yoksunluğuna ilişkin Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.11.2014 tarih ve 230-334 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 08.10.2015 tarih ve 6961-9052 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 25.03.2016 tarih ve 185880 sayı ile;
    "İtirazlarımız mağdureye yönelik eylemde hile kullanıldığına, mağdurenin uyuşturucu veya uyarıcı bir maddenin etkisiyle veya zorla veya rızayı ortadan kaldırıcı başkaca bir yolla cinsel ilişkiye girdiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sanık ... ile cinsel ilişkiye girdiği sabit olan mağdurenin kamu davasına konu edilen eylemlerde rızasının bulunmadığının kanıtlanamadığı, bu itibarla sanıklar...ve ..."ün atılı mağdurun ruh veya beden sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından ayrı ayrı beraatlerine, sanık ..."un ise TCK."nın 104/1. Maddesi kapsamında kalan eylemi ile ilgili olarak şikayetten vazgeçme nedeniyle kamu davasının düşürülmesine ve atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraatine karar verilmesi gerekirken her üç sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin usul ve kanuna uygun bulunmadığına ilişkindir.
    Suç tarihinde mağdure 15 yıl 8 ay 12 günlük, sanık ... 18 yıl 3 ay 3 günlük olup aralarında yaklaşık mağdure ile sanık ... arasında yaklaşık 2 yıl 6 aylık bir yaş farkı bulunmaktadır. Mağdure ile sanık ..."in her ikisinin de yaşının 18"den küçük olduğu ve her ikisinin mağduru bulunduğu 21/08/2007 tarihinde evden kaçmaları ile ilgili olarak evvelce yürütülen kamu davasında Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2008/52 esas ve 2008/812 karar sayılı ilamıyla başkaca üç sanık hakkında beraat kararı verilmiştir. Yine olayın sanıklarından ... 21 yaşının içinde ve sanık ... ise 20 yaşının içinde bulunmaktadır. Mağdure ..."in öz abisi ile sanık ..."in annesi evlidirler.
    Öncelikle mağdure ve sanıkların aşamalardaki beyanlarını irdelemek gerekirse;
    Mağdure 18/10/2009 tarihli kollukta verdiği ilk ifadesinde ve kollukça aynı tarihte tanzim olunan tutanak başlıklı belgeye aynı içerikle yansıyarak tanzim olunan tutanakta;
    "18.10.2009 günü saat 4 Ekim 2009 Pazar gününü pazartesiye bağlayan gece saat.01.00 sıralannda kendi evim olan Batıkent İlk yerleşim Mahallesi tarmsal sitesi No: 14 sayılı yerde bulunan evimden öz ağabeyim olan ... ‘in eşi ... ‘in ilk evliliğinden olan ve halen... Gazinosunda konsomatris olarak çalışan ve beni ekibin aldığında... gazinosunda hakkında kan kartından işlem yapılan ... beni yukarıda belirttiği evden dışan çıkarttı ve evimizin 40-50 metre mesafede parkta birlikte oturduk. ... bizim eve bakarak evinizin ışıkları yanıyor sen simdi evine gidersen annen sana kızar diyerek beni korkuttu. Çünkü biz dışarı çıktığımızda annem uyuyordu. Ben annemden habersiz dışarı çıktığım için annemin bana kızmasından korktum ve parkta ... ile oturmaya devam ettim, bu arada ... çantasından colaya benzer bir şey çıkarttı ve pet bardağa kovarak bana içmem için verdi, önce içmek istemedim, ancak ısrar edince içmek zorunda kaldım. Daha sonra neler olduğunu hatırlamıyorum, uyandığırnda Maltapede bulunan ... otelde yatakta, iç çamaşırlarımın üzerimde olmadığını, yerde olduğunu gördüm. Üzerinde yatmakta olduğum yatakta ve bacak aramda kan vardı .Kendimin iğfal edilmiş olduğumu anladım. Yanımda bulunan......’a bana neler olduğunu sordum, kendin istemişsin bende bir şey bilmiyorum dedi.
    Daha sonra otelin resepsiyon görevlisine bana ne olduğu anlamak için dün otel parasını ödeyip ödemediğimizi sordum, resepsiyon görevlisi dün arkadaşın ile birlikte iki günlük otel parasını ödediğini söyledi. ... otelde kaldığımız ikinci günün akşamı gece saat; 04.00 sıralannda beni alıp... Gazinosuna götürdü Orada işyerinin ortaklarından olan ismini ... olarak bildiğim ancak soyadını bilmediğim şahıs ile tanıştırdı. ... isimli sahsa kendisi ile birlikte daha önce İzmir’de kendisi ile çalıştığımı ve 18 yaşına girmeme 5 ay kaldığını kimliğimin olmadığını söyledi, ... da ..." e üç güne kadar nereden bulursan bul gerekirse birinin çantasından al, bir kimlik getir yoksa bu işyerinde çalıştırmam dedi . Ancak aradan zaman geçince unutuldu, daha sonra bana kimse kimlik sormadı, ben gazinoda ... ile birlikte konsomatris olarak çalışmaya başladım. Bu arada işyerinin ortaklarından...ve Mehmet isimli şahıslar ile tanıştım. Bunların dördüncü ortaklan da var ancak ismini bilmiyorum, görürsem şahsen tanırım. Ben çalışmaya başladıktan 3- 4 gün sonra işyeri ortaklarından...bir toplantı yaptı. Bu toplantıda çalışanlardan birisi kan kartlan olmayanlan sordu, bende kan kartımın olmadığını söyledim, bunun üzerine...beni göstererek o şefle yann kan kartına gider dedi ve konuyu kapattı, bir daha da kan kart konusu açılmadı. ... ve... Gazinosunun 4 sahibi beni çalıştınyordu, işe bir saat gecikirsem beni Elifin telefonundan arayarak nerede kaldığımızı ne zaman geleceğimizi soruyorlardı. ... devamlı benim yanımda idi. Bütün konusmalan...yapıyordu. Dün...ile işe gitmedik gece sabaha kadar Elifin cep telefonundan bizi aradılar ve bizi kalmakta olduğumuz ... otelde kontrol edeceklerini söylediler, yaklaşık 10 gündür... gazinosunda çalışıyorum, bu zaman içerisinde ... yanımdan hiç ayrılmadı ve bana burada benimle çalışmak zorundasın kimse sana inanmaz ben reşidim bana inanırlar benim ailem ne iş yaptığımı biliyor, ama senin ailen bilmiyor iğfal edildiğinden haberleri yok ailen seni bu halde kabul etmez git kendini bu halde öldür, ya benim ile çalışırsın ya da eve gidemeyeceğin için onunla bununla düşer kalkarsın diyerek beni tehdit etti ben de çaresiz kalarak Elifin dediklerini yaptım.
    ..."in yanında çalışmak zorunda kaldım. Gazinoya gelen müşteriler beni masalarına çağırdıklarında gitmek istemediğimde gazinonun sahipleri bana " gidip masaya oturacaksın, bu senin ekmek paran, oturmak zorundasin tabi para kazanmak istiyorsan” diyerek benim çaresizliğimden faydalanıp bana baskı yaptılar. Ben de çaresiz istemediğim halde beni çağıran masalara giderek müşteriler ile kons yaptım. Bu sabah beni alan Polisler gelmeden ben bir müşteri ile masada kons yapıyordum, müşteri dışarıda işi olduğunu söyleyerek çıktı, bu arada polisler geldiler. Polisi gören gazino idarecilerinden ... isimli şahıs yanıma oturarak bana polislere, biz müşteriyiz SSK ‘dan oturmaya geldik diyeceğiz, diyerek boynundaki kıravatı çıkartıp, masanın altına attı. Polisler bana"senin burada ne işin var diye sorduğunda ben yukanda söylediğim korkularımdan dolayı oturmaya geldiğimi söyledim, kimlik bilgilerimi de ...’ın yukanda söylediğim tehditlerinden dolayı gizledim, çünkü annemin şu anki evliliği ikinci evlilik ve üvey babam ile geçimleri güzel, ben annemin geçiminin benim yüzünden bozulmasının istemiyorum. Bir de annem kalbinden anjiyo oldu, kalp hastası başımdan geçenleri öğrenir de ölür diye korkuyorum, bu nedenle gizledim. Polisler ile birlikte Emniyete gelir gelmez artık güvende olduğumu ve devletin bana bir şekilde sahip çıkacağını düşünerek bu anlattıklanmı beni getiren polislere anlatmaya karar verdim ve anlattım. Onlar da beni dinledikten sonra anlattıklarımı tutanağa bağladılar ve annem ile telefonla görüşmemi sağlayıp bana yardımcı oldular, annemle görüştüm ve korkularımın yersiz olduğunu anladım. Ben... gazinosunda zorla çalıştırıldığım zaman içerisinde polisler geleceği zaman gazinonun kapısında bulunan görevlileri polislerin geldiğini içeriye haber veriyorlar ve kankartı olmayan bayanlar işyerinin bodrum katında saklamak üzere bulundukları yerden götürülüyorlardı. Bazen de polislerin girdiği diğer gazinolarda polisler geziyor size de gelirler diyerek haber veriyorlardı, kan kartsız bayanlar gazinodan aynlıyordu. Bana da polisler geleceği zaman gazinodan ayrılmamı veya bodrum katına inmemi söylediler. ... isimli bayan bu gün... gazinosunda kan kartından işlem yapılan bayandır ve açık kimliği tutulan tutanağa yazıldı, bu bayan ile birlikte gazinonun 4 sahibi de beni zorla gazinoda çalıştırdılar. Ben ilk iğfal edildiğim günden bugüne kadar hiç kimse ile cinsel ilişkiye girmedim.Ben beni iğfal eden kişi ya da kişilerin kim olduğunu içtiğim colanın veya içeriğini bilmediğim ilaçlı içeceğin beni bayılttığından dolayı bilmiyorum ancak bana ilaçlı içeceği zorla içiren ...’dır. Ben ilk günden bu güne kadar devamlı olarak Maltepede bulunan ... Otelinde 107 nolu odada kaldım ve oraya hiç kimlik vermedim onlarda bana kimliğimi sormadılar. Gazino ve otel sahipleri birbirlerini tanıyorlar. Benim yaşımın küçük olduğunu biliyorlar, bu nedenle benim kimliğimin, üzerinde durmadılar.
    Beni... Gazinosunda kons yapmaya zorlayan şahıslar ... ve... gazinosunun sahipleri soyadlarını bilmediğim ancak isimlerinin bildiğim ..., Mesut ve Mehmet isimli şahıslarla ismini bilmediğim ancak gördüğüm zaman tanıyabileceğim dördüncü ortakları ve polisler geldiği zaman benim yanıma müşteri olarak oturan ve polislere müşteri olduğumuz süsü veren işyeri idarecisi olduğunu düşündüğüm ... isimli şahıstır. Ben bu şahıslardan davacı ve şikayetçiyim" şeklinde beyanda bulunduğu,
    İlk ifadesinin ardından yine kolluğa müracaatla verdiği ikinci ve 26/10/2009 tarihli ek ifadesinde;
    "Yukarıda bahsi geçen olay ile ilgili olarak 18.10.2009 günü hakkımızda adli işlem yapıldı ve olayın şüphelileri adliyeye sevk edildiğiler ben ifademde cinsel ilişki olayını sakladığımdan dolayı tekrar ifade vermek üzere annem ile birlikte Ahlak Büro Amirliğine geldim. 04/10/2009 günü ... ile birlikte evden ayrıldım ayrılmamızdaki amaç ise biraz dolaşıp tekrar eve gelmekti evin yan tarafında bulunan parkta birlikte oturduk kendisi çantasından çıkarttığı cam şişe içerisinde bana tadı kola tadında olan sıvı içecek verdi. Tahminen eneıj içeceğine benziyordu. Ben bundan kendi rızam _ile ..." in ısrarı ile içtim. Burada parkın yanına bir ota geldi. Oto tek kapılı gri renkli Mini Kupur marka oto idi . Oto içerisinde 2 erkek sahıs vardı ben bu şahısları ilk defa burada gördüm ve isimlerini ... ve... olarak tanıştım gelen şahıslardan ... 19 yaşlarında 160-165 boylarında beyaz tenli kirli İnce sakallı , yeşil gözlü...ile aralarında geçen görüşmede bu şahsın Onur Çarşısında telefon dükkanın olduğunu duydum. Uğur; 19 yaşlarında 170-175 boylarında esmer tenli kirli sakallı, koyu gözlü, suratının bir tarafında ben vardı fakat hangi tarafında olduğunu bilmiyorum...ile Gürsoyun aralarında geçen görüşmede bu şahsın Onur Çarşısında telefon dükkanın olduğunu duydum. Birlikte önce Ankarada tur attık daha sonra yerini tam olarak bilmiyorum fakat Bayındır Barajı olabilir gölün kenarına otoyu çektik.Burada ... ve ... otodan ayrılıp gittiler, otoda ben ve... kaldık ben de parkta içtiğim içecekten olsa gerek uyku bastı ve ben sersemledim aradan 20 dakika kadar sonra ... ve...otoya geldiler.Ben...e gidelim dedim. Bana sen yat dediler, ben uyumuşum. Daha sonra gözlerimi açtığımda Ulus" ta bir otelin yanındaydım Otelin ismini ve yerini şu anda bilmiyorum koluma...ve ... koluma girdiler, birlikte otel odasına girdim.Ben odada_yattık, yatakta kendimden geçmiş durumdaydım, ilacın etkisi ile olabilir yatakta uyuduğum şırada üzerimde... isimli şahsı üzerinde olduğunu ve benim ile normal yoldun ilişki halinde olduğunu gördüm, fakat kendisine müdahale edemedim. Uğur" un ilişki bittikten sonra...benim üzerime giydirmeye çalışıyor ve yanında bulunan ... Uğur ile aynı zamanda da kendi aralarında konuşuyorlardı. Benim hakkında tek engel bakire olması o da ortadan kalktı dedi. Üzerimi giydikten sonra hava, yeni aydınlanıyordu, koluma girdiler, birlikte dışarı çıktık, otoya bindik. Daha sonra ... Otele geldik burada...ile ikimiz indik ve... ve ... oto ile ayrılıp gittiler biz otelde 107 numaralı odaya yerleştik, benim üzerimde kimliğim yoktu. Otele nasıl kim tarafından yerleştirildiğimi bilmiyorum, aynı gün gece...ilfe birlikte Eğlen Gör Gazinosuna gittik, burada iş veri yetkilisi ... ile görüştüm ve burada konsimatris olarak çalışmaya başladım. Beni bannak otelde kaldığım sure içerisinde benim resepsiyonda görevli bulunan ve ... isimli şahıs dışarı izinsiz çıkmamızı istemiyorlardı ve ayrıca gazinoda çalışan şahıslardan bir tanesi de bizim dışarı çıkmamızı istemiyordu ve izinsiz olarak dışarı çıkamıyorduk.
    18.10.2009 günü saat 05.10 sıralarında gazinoda bulunduğum sırada görevli memurlar geldiler içeride kontrol yaptılar benim yaşımın küçük olmasından dolayı iş yeri çalışanlarından biri ile masada oturdum ve müşteri olduğumu söyledim kimliğim olmadığından dolayı beni Ahlak Büro Amirliğine getirdiler. Burada başımdan geçenleri görevlilere anlattım ve alınan ifademde otel ve gazino yetkilileri hakkında davacı ve şikayetçi oldum.
    Ahlak Büro Amirliğinde alınan ifademde ise bana tecavüz eden şahsı tanımadığımı söyledim çünkü beni......ile yaptıkları telefon görüşmesinde ben görüştüm ve bu olayı kimseye söyler polise anlatırsam beni ve aileme zarar vereceklerini her üçü birden söyledi. Ben de korktuğum için olayı tam olarak anlatmadım. Bana... isimli şahıs isteğim dışında tecavüz ettîk ve kızlığımı bozdu kendisine...ve ... isimli şahıslar yardım ettiler.
    Bana isteğim dışında tecavüz eden... ve kendisine yardım eden ... ve ... isimli | şahıslar hakkında davacı ve şikayetçiyim "konu ile ilgili olarak ... su anda cezaeivinde bulunmaktadır. Daha Önceden vermiş olduğum ifademi avnen tekrarlıyorum ifademde geçen şahıslar hakkında davam ve şikayetim devam etmektedir uzlaşmayı kabul etmiyorum" şeklinde beyan ve iddialarını dile getirdiği anlaşılmıştır.
    Mağdurun ek ifadesini verdiği aynı tarihte kollukça tanzim olunan ifadeli teşhis tutanağı ise aynen;
    "18/10/2009 Günü Ahlak Büro Amirliğine gelerek müracaat eden Mağdure ... isimli yaşı küçük kız çocuğuna cinsel saldırı olayı ile ilgili olarak 26.10.2009 günü avukat huzurunda ek ifadesi alınmış ek ifadesinde günü ... ile birlikte Batıkent ilk yerleşim mahallesindeki evinden çıktıktan sonra ... ın kendisine ikna yolu ile muhtemel ilaçlı içecek içirdiği, akabinde telefon açarak tek kapılı gri renkli Mini kupur marka aracın geldiğini aracın içerisinde... ve ... isimli şahısların olduğunu şahıslarla birlikte otoya bindikten sonra Ankara ile sınırları içerisinde gezdiklerini, Bayındır barajına otoyu kısa süreliğine park ettiklerini ve daha sonra aracın içerisinde iken içtiği içeceğin etkisi ile uykulu hale geldiğini ve kendini kontrol edemeyecek durumda olduğunu daha sonra aracın içerisinde uyukladığını, Ulus bölgesinde bilmediği bir otele...ve ... un yardımı gittiğini otel odasına kendisini çıkardıklarını ancak gene içtiği içeceğin etkisi ile uyukladığını ve kısa süreliğine bilincini kayıp ettiğini ve gözlerini açtığında otel odasındaki yatak üzerinde çıplak vaziyette olduğunu ve üzerinde... isimli şahısın cinsel ilişki içerisinde bulunduğunu ifadesinde beyan etmiş, olayla ilgili Ahlak Büro Amirliğince yapılan çalışmalarda isimleri geçen... ve ... isimli şahıslarla ilgili yapılan çalışmalarda 26.10.2009 günü yakalanmışlardır.
    Olayla ilgili günün C.Savcısı ..........na telefonla bilgi verilmiş, alınan talimatta Mağdure ye şüphelilerin teşhis ettirilmesini ve şüphelilerin mevcudeft sevk edilmeleri talimatı alınmıştır.
    Alınan talimata istinaden Mağdure ... isimli Kız çocuğu ile Ankara Barosu Avukatlarından sicil nolu Avukat .......... ile birlikte Ankara Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği içerisinde bulunan teşhis odasına geçilmiştir.
    Teşhis odasında soldan itibaren Ankara Asayiş Şube Müdürlüğünde bulunan sivil şahıslarla birlikte;
    1. sırada.........
    2. sırada ...-Nürettin ve Esme oğlu
    3. sırada ...........
    4. sırada .............
    5. sırada ...-Dursuneli ve Hayati oğlu
    6.sırada ...........
    7.sırada ...........
    8.sırada ..........
    Şahıslar teşhis odası içerisinde sıralanmışlar, teşhis etmesi için teşhis odası içerisinde bulunan Mağdure ... e Avukat .......huzurunda sorulmuş ve teşhis için teşhis odasında bulunan ve yüzleri Mağdure ye dönük vazıyette bekleyen 8 şahısa sola dönün komutu verilmiş akabinde sağa dönün komutu verilerek sağa ve sola dönmeleri sağlanmış ve bu suretle Mağdure nin şüpheye yer bırakmaksızın teşhis etmesine imkan tanınarak 04.10.2009 günü Batıkent ilkyerleşim mahallesindeki parkta...ile oturdukları sırada Elifin telefon açarak birileri ile konuştuğu ve aradan 20 dakika kadar sonra Gri Renkli Mini-Kupur marka araçla gelen ve aracı kullanın şahısın 2 sırada bulunan ... isimli şahıs olduğu bu şahısın yanında 5 sırada bulunan ... isimli şahısın bulunduğunu, ... un kullandığı kullandığı aracın arka koltuğuna ... ile birlikte oturduklarını, ancak daha sonra... ile...in yer değiştirerek... un arka koltuğa geçtiğini, yani yanında oturmaya başladığını, birarada içtiği içeceğin etkisi ile ara ara uyukladığını, bayındır barajına gittiklerini ... ile...in bayındır barajında araçtan inerek... ile kendisini yalnız bıraktığını, 20 dakika kadar sonra...ile ..."un geldiklerini ve kendisinin halen uykulu halde olduğunu, bu halde iken ulus bölgesinde bir otele gittiklerini, hangi otel olduğunu bilmediğini, otelin odasına gittiklerini, oda içerisinde tekrar uykulu hale döndüğünü ve uyukladığını, ara ara gözlerini açtığını, kendisinde olmadığını, yine gözlerini açtığında yatakta sırt üstü yatarken çırılçıplak vaziyette olduğunuj ve ..." nin üzerinde çıplak olarak cinsel ilişki içerisinde bulunduğunu ve üzerine abanıp gidip geldiğini, kendisinin bakire olmasından dolayı acı duyduğunu, ancak kendisinde olmadığından herhangi bir direniş gösteremediğini, bu halde iken... un kendisine rızası dışında tecavüz ettiğini ancak kaç sefer ilişkide bulunduğunu bilmediğini, çünkü bilincini yitirmiş vaziyette bulunduğunu, daha sonra kendine geldiğinde ... ile... un...ile kendisini ... otele bıraktıklarını hatırladığını, Avukat .......... huzurunda beyan etmiş, teşhis ettiği 2 sıradaki ... ile 5 sırada bulunan ... isimli şahıslara şüpheye yer bırakmaksızın tekrar bakarak teşhis etmesi istenmiş, kesin ve net olarak ... ile ... isimli şahısları kesin ve net olarak teşhis ettim demesi üzerine;
    İş bu ifadeli teşhis tutanağı imza altına alınmıştır" şeklinde tanzim olunarak tutanağa bağlanmıştır.
    Mağdure 19/01/2010 tarihli duruşmadaki ifadesinde ise aynen ;
    "Eylül 2009 aylarında sanık ... annesine gelmişti. Annesi ağabeyimin eşidir bu nedenle tanırım. Orada tanışmıştık. Küçüklükten beri de tanırım orada karşılaştık. üçsenedir görüşmüyorduk. 10 gün kadar ağabeyimlerde kaldım annem beni almaya geldi...de bizim eve geldi. İki gün kaldıktan sonra dışarı çıkma teklifinde bulundu. Ben de parka gideceğimiz için kimse de olmadığı için ailemizden birisi de olduğu için çıktık parkta otururken çantasından sanık ... sıvı su gibi bir şey çıkarttı. Cam şişe de idi enerji içeceği dedi. Bana içmeyi teklif etti. Ben de içtim daha sonra da... ve Gürsoyu çağırdı. Saat 01.30 sıraları idi. Ekim ayının 5 idi, 5.10.2009 tarihi idi. ... ile... geldi daha önce sanıkları tanımıyordum araba ile geldiler bizi aldılar. Ben arabaya bindim sersemlemiştim Bayındır barajına yakın bir yerde durdular. ... ve ... arabadan indiler 20 dakika kadar gelmediler ben... ile kaldım. Daha sonra ... ve...geldiler. Gitmeyceğimiz diye sorduğumda...de yat erken gideriz diye söyledi bende yattım. Sabaha karşı saat 04.00 sıralarında beni araçla otele götürdüler otelin adını hatırlamıyorum. Sanırım Ulus civarında idi. Arabada kaldığım sırada 20 dakika da Uğurla bir şey olmadı konuşulanları duyuyordum tepki veremiyordum ... ve Elifindışarda konuştuklarını duyuyordum...beni gazinoya götüreceğini söylüyordu. Böyle konuşmalar yapıyordu fakat ben müdahale edemiyordum Daha sonra...in teklifi üzerine dördümüz otele geldik otele ben ve... ayrı odada...ve ... ayrı odada kaldılar...bana rahat uyu beraber yatacağız korkma dedi. Ben de rahat yattım. Uğur un benim odada kaldığını bilmiyordum. Uğur ile ayrı odada derken sabah Uğuru odamda gördüğüm için söyledim. Yatıp uyuduktan sonra ne olduğunu fazla hatırlamıyorum hatırladığım kadarı... un odada kaldığı sırada benimle ilişkiye girdi. Karşı koyacak halim yoktu. Halsizlik vardı. Seviştik. Ve ilişkiye girdik. Normal cinsel organla kendi cinsel organıyla ilişkiye girdik. Kendi cinsel organını benim cinsel organıma sokmuştur ilişkimiz bir sefer oldu. Daha önce başka birisi ile ilişkim olmadı ilk defa oldu. daha sonra da cinsel organımdan kan geldi acı veya başka bir şey hissetmedim. ... ve ... odaya geldiler. Hava aydınlanmak üzere idi. Odada Uğurla kaç saat kaldığımı hatırlamıyorum. Diğerleri geldiğinde ... Gürsoya tek engeli bakirelikte bu da ortadan kalktı diye söyledi diğer ifademde yalnış yazılmış bunu düzeltiyorum. Daha sonra da arabaya bindirdiler kendime geldiğimde ... otelin önüne bıraktılar Maltepe idi. Ulus da beraber kaldığımız biraz önce anlattığım otelin adını bilmiyorum. Şu anda oteli bulurum. gelecek celseye de otelin ismini öğrenebilirim dedi. Daha sonra da ... otel adına ikimiz adına giriş yaptı. Resepsiyondaki benim ismimi başka bir kişi olarak söyledi. Şu anda ne ismi verdiğini hatırlamıyorum görevli olan kişi de Mehmet Karataşdı huzurdaki sanık dı dedi. Mehmet Karataşı gösterdi. önceki ikna olmadı. Kimliğini getireceğim dedi. Mehmete ısrar etti. Bu şekilde kayıt yapıldı. olayın ertesi günü olduğu için gecenin ertesi günü olduğu için olayın şokunda idim bir şey söyleyemedim o gün akşam saat 16.00 sıralarında Eğlen Gör gazinosuna...götürdü. Alacağım var dedi. ... oteline gittikten sonra... ve Gürsoyu görmedim. Bir daha görmedim ben bayındır barajı olarak biliyorum Gölbaşına gitmedim daha sonra Eğlen Gör gazinosuna gittikten sonra da lavaboya gitmiştim o sırada ... ... ile kendisi beni tanıştırdı. Beraber oturduk. bir şey imzalamadım . Benimle senin iş yaptığını ailen biliyor seni kabul etmezler küçük yiğenine zarar veririm seni satarım diye söyledi bu şekilde 15 gün söz konusu gazinoya gidip kaldım ... Otelde de kaldım bu süre içinde baskı yaptı. Gazinoculardan baskı görmedim .... da bana baskı yapmamıştır. ayrıca gazinoda çalışan bir kişi de kravatını çıkarıp masanın altına atarak biz görevli değiliz diyen huzurda ki... değildir ismi ... Olan kişidir. Görsem tanırım soyismini bilmiyorum huzurdaki kişi değildir yalnış yazılmıştır. Ben çalıştığım sırada sahipleri olan Eğlen Gör gazinosu olan kişiler huzurdaki sanıklar içli dışlı değillerdi oradaki garsonlar yürütüyorlardı. Benim üzerimde garsonların herhangi bir baskısı çalışma yönünde yoktu. Huzurda... değil dediğim başka ... yapıyordu. Sahipleri yapmıyordu. ifademde değişik söylemiş isemde gazino sahiplerinin baskısı olmamıştır. Uğur ve ... un dabaskısı olmamıştır. Yukarıda belirttiğim gibi arabamın içinde yatarken dışarda ... v ...... u yönlendiren kişilerdi. ... Uğura benden dolayı kız değildir istediğin şekilde yapabilirsin. ... de Gürsoya o kız değildir diye söylemişti ... da Uğura söyledi. başka bir yardımları olmadı. Fakat otele götüren elifdir. Birinci ve ikinci ... otele giderken de 3 de vardı dedi. Huzurdakilerden... dışındakiler ilişkiye girmemiştir. Bülent varlıyı tanımam. Otelde falan görmedim bana karşı da suç işlemiş değildir dedi.
    Dosyada bulunan mağdurenin dizi 322- 323- 324 deki hazırlıktaki müdafi huzurundaki ifadesi yine 18.10.2009 tarihli - 26.10.2009 tarihli dizi 333 - 334 deki ifadesi okundu. çelişki nedeni ile soruldu.
    Emniyete gittiğimde bende alkollü idim yanlış yazılan yerler vardır Emniyette hiçbir şekilde baskı görmedim. Şimdiki ifadem doğrudur" şeklinde beyanlarını dile getirmiştir.
    Müşteki ... 17/05/2010 havale tarihli dilekçesiyle sanıklara olan kızgınlık ve öfkesinden dolayı meydana gelen şikayetinden vazgeçtiğini bildirmiş, mağdure de 20/05/2010 tarihli dilekçesiyle şikayetinden vazgeçtiğini beyan etmiş, 20/05/2010 tarihli duruşmada ise Mağdure Raziye ile annesi Neziha sanıklar hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtiklerini mahkeme huzurunda da ifade etmişlerdir.
    Mağdure tefrik olunan dosya üzerinden verdiği 18/02/2014 havale tarihli dilekçesinde ise ; "Olay tarihinde vermiş oldugum ifade de o tarihte içinde bulunduğum baskı, başıma gelen olaylar ve korktuğumdan dolayı bir takım yanlışlıklar bulunmaktaydı. Zaman içerisinde evlendim. Evliliğimin yıkılmasından korktum. Bu nedenle olayları tam olarak anlatamadım. 14 yaşında yaşamış olduğum bu olayin etkileri hem şahsıma hem de aileme uğursuzluk getirdi. Bu nedenle sizlere bir hususu açıklamak istiyorum. Şu anda tarihlerini tam hatırlamadığım tarihte geç saatte...Sahra ile birlikte evimizin yakınında bulunan bir parkta oturmaya başladık. Kola ve benzeri gibi alkolsuz içecekler içtik. Bir süre sonra yanımıza...in arkadaşları olan iki şahıs geldi. Bunlar ile oturmaya devam ettik. Ardiından evim de parktan görüldüğü için...işe gitmem gerekiyor sen eve gidersin diyerek yanımızdan ayrıldı. Ben ..."in arkadaşları ile oturmaya devam ettim. Bu şahıslar daha sonra biz biraz dolaşacağız istersen sen de gel dediler. Ben halen evin ışıkları yandığı için eve gidemedim, parkta da yalnız kalmak istemediğim için bu şahısların teklifini kabul ettim. Üçümüz arabaya binerek dolaşmaya başladık. Bir süre sonra bu şahıslar yanlarında getirdikleri enerji içecegi tarzi içecekten bana ikram ettiler. Onlar da içtikleri için önce içmek istemesem de, ardından birşey olmaz düşüncesiyle içmeye başladım. Bir sure sonra başım dönmeye ve uykum gelmeye ba§ladi. Ara ara kendime geldiğimde önce bu şahısların beni arabadan indirdiklerini, ardindan bu şahıslar ile yürüdüğümüzü, bir süre sonra bir yatakta çıplak bir şekilde olduğumu ve bu şahıslardan birinin üzerimde benimle cinsel ilişkiye girdiğini hatırlıyorum. Kendime geldiğimde daha önceki ifadelerimde de söylediğim üzere yatakta yarı çıplak vaziyette buldum. Ayakta duramıyordum. Kendime gelmeye başladığımda...i aradım. Bulunduğum yerin bir otel olduğunu öğrendim ve beni bu otelden gelip almasim söyledim. Bir süre sonra...kaldığım yere geldi. Ben olayları anlatınca da bana kızdı. Neden eve gitmediğimi söyleyerek bir şey olmuşsa kendi isteğinle olmu§tur dedi. Beni buradan alarak kendi kaldığı ... isimli bir otele götürdü. Burada bir süre birlikte kaldik. Ara sıra da arkadaşlarının yanında kalıyorduk. Önceleri masrafları...ödüyordu. Benim yanımda para yoktu. Bir süre geçtikten sonra bir akşam ..."in çalıştığı işyerine gittim. Orada elifle konuştum. Yanımıza gelen adamlara bu benim misafirim. Beni beklesin dedi ve beni bir masaya oturttular. Ardından oranın sahibi olduğunu öğrendiğim bir şahıs yanıma geldi. Benimle konuşmaya başladı. Bana istersem burada çalışabileceğimi ve iyi para kazanabileceğimi söyledi. Ben ilk önce kabul etmek istemesem de paraya ihtiyacım olduğu için kabul ettim ve konsomatris olarak çalışmaya başladım. Birkaç gün çalıştıktan sonra da polisler çalıştığım yere baskın yaptılar ve kimliğim olmadığı için beni emniyete götürdüler. Olay bu şekilde gerçekleşmiştir. Olay tarihinde ..."in ismini korktuğum için verdim. Çünkü ..."i ailem ve etrafımdaki insanlar severdi ve yanında olduğum zamanlar dışarı çıkmam ve dolaşmam konusunda izin verirlerdi. Ben bu olayın bu kadar ciddi sonuçları olduğunu bilmiyordum. Uzun süre de bu olayı anlatamadım. Yıllardır ..."i görmedim. Ancak yaşamış olduğum bu olaylar evliliğimi ve aile düzenimi bitirdi. İlk ifade verdiğimde çevremden gelecek tepkilerden korktum. Daha sonra da olayları anlattığım zaman Mahkemenin bana kızmasından korktum. Başıma gelen olaylar ile ..."in bir ilgisi bulunmamaktadır. Çok pişmanım. Yüce adaletinize sığınıyorum" demiştir.
    Sanık ... 18/10/2009 tarihli kolluk ifadesinde;
    "Annem babam ayrı yaşamaktadırlar benim benim velayetim Annemde bulunuyordu aile düzenimiz bozulduğu için ben muhtelif aralıklarla annem Babam ve halamın yanında kaldım şu anda ise yine aynı durum devam etmekte ve 2 Ay otelde kalıyorsun diğer günler akrabalarımın yanında kalmaktayım. Geçimimi gazinolarda konsomatrislik yaparak sağlamaktayım. Neziha Karabağ oğlu_ile benim annem evlidir bu yüzden kendilerini tanırım. ...’ in abisi ile benim annem evlidir. Ben Raziye isimli kız ile annemgile gittiğim zamanlarda görürüm ve sohbet ederiz...........Tarihini tam olarak hatırlamıyorum 15 gün kadar öncesi Raziye beni telefonla aradı, bana hitaben annesi ile arasında sorun olduğunu ve konuşacağını belirterek yanıma gelmek istediğini belirtti. Ben de kabul ettim ve öğle saatlerinde Kızılay Kolejde buluşu. Kendisi yanımda birkaç gün kalacağını belirtti ve sonra gideceğini belirtti, ben de kabul ettim. İlk iki gece Naz takma ismini kullanan arkadaşıma ait adresini bilmediğim dikim evinde iki gün kaldık annesi ile telefonla görüştüm ve kızını getireceğimi söyledim ve bende Raziye" yi Demetevlerde 4. Cadde Vatan Eczanesinin yanına bıraktım ayrıldım. Ertesi günü annesi beni telefonla aradı, kızlarının eve gelmediğini benim başımı yakacaklarını söylediler. Ben de benim yanımda olmadığını söyledim. Bu oİaydan 4 gün kadar sonrası ben Eğlen Gör Gazinosu yetkilisi olan ... isimli şahıs ile görüştüm, burada konsomatris olarak çalışmak için işe başladım. Beni ... ... otel 107 nolu otele yerleştirdi. Burada kalmaya başladım ve aynı gün Gazinoda işe başladım otelde iki gün kaldıktan sonra üçüncü günü Raziye Bahar çalıştığım... gazinosuna yanıma saat 23:00 sıralarında geldi, misafir olarak kalmasını işyeri yetkililerine söyledim kabul ettiler. Bu arada ... ile aynı masada oturmaya başladılar. Yanlarında Şef ... vardı aralarında görüştüler Raziye Baharın burada çalışması için görüştüler Raziye Bahar kendisinin kimliğinin olmadığını ve 6 ay sonra 18 yaşını dolduracağını söyledi. ... kendisine başka bir kimlik bularak getirmesini ve işe alacağını söyledi. Ben iş icabı alkol aldığım için daha sonra ne olduğunu bilmiyorum, ben iş çıkışı kaldığım ... otel 107 numaraya gittim ...’in ne yaptığını ve nerede kaldığını bilmiyorum, saat 14:00 sıralarında kapı çalındı kapıyı açtığımda Raziye Baharı gördüm kendisini içeri aldım. Kendisi geceyi aynı otelde geçirdiğini belirtti, bende kendisine evine gitmesini ve benden uzak durmasını söyledim. Aynı odada birlikte oturduk sohbet ettim. Kendisi benim ile birlikte... gazinosunda üç gün kadar çalıştı, gazinoda tanıştığı şahıs ile birlikte çıktığını söyledi, müşterileri ile aralarında ne geçtiğini bilmiyorum. Bir gün Raziye Bahar bana bu geceyi birlikte aynı odada kalmak isteğini söyledi ben de kabul ettim ve aynı geceyi odada iki yata olduğu için geceyi birlikte geçirdik. Odada sadece ikimiz vardık ve 107 numaralı odada geçirdik ben 16.10.2009 günü hasta olduğum için işe gitmedim, ... işe gitt fakat burada başından ne geçtiğini ben bilmiyorum. 17.10.2009 günü Eğlen Gazinosunda konsomatris olarak ikimiz birlikte çalışmaya başladık. 18.10.2009 günü saat 05. 10 sıralarında gazinoda bulunuyorduk ve içeride müşteriler vardı, görevli polisler geldiler, içeride uygulama yaptılar. Bana kan kartsızlıktan tutanak tuttular. ... ile polisler arasında görüşme geçiyordu, kendisine kimliğinin çıkmadığını belirtiyorlardı. Daha sonra ... ile polisler arasında ne geçtiğini bilmiyorum .18.10.2009 günü saat 13:00 sıralarında görevli memurlar beni otelden alıp Ahlak Büro Amirliğine getirdiler. ... isirhli bavan ile Gazino haricinde kendisi ile alkol ve uyuştum cinsinden bir şey içmedim , iddia edildiği gibi ben kendisine uyuşturucu cinsinden bir şey vermedim. Ben ... yatakta çıplak vaziyette ve bacak ve çarşafta kan olduğunu dair bir olaya şahit olmadım ve görmedim. ... isimli bayanın Eğlen Gör Gazinosu ile ben tanıştırmadım.fakat beni ziyarete geldiğinden dolayı tanıştılar, işe geç ve gitmediği zaman beni gazinodan şef Orhan telefonla arardı, kendisinin zorla çalıştırıldığına ve tehdit edildiğine şahit olmadım. ... otelde 11 gün kadar kaldı, sadece bir gece 107 nolu otelde birlikte kaldık diğer günler hangi odada kaldığını bilmiyorumtönce en üst katta kaldı, daha sonra odası değiştirildi, fakat oda numaralarını bilmiyorum.
    Soru; ... isimli bayanın yakalandığı yer olan... Gazinosunda hangi amaçla bulunmaktadır, açıklayınız?
    Cevap; Burada konsimatris olarak çalışmaktadır
    Ben suçlamaları kabul etmiyorum kendisine uyuşturucu cinsinden bir madde vermedim ve başka bir erkekle birlikte olmasını sağlamadım. Tehdit edip gazinoda çalıştırmadım. gazinoya beni görmeye geldiğinden dolayı işyeri yetkilileri ile görüştü ve kendi isteği ile işe başladı, aynı otelde 10 gün kadar birlikte ayrı ayrı odalarda kaldık. Bu gün içerisinde bir gün benim odayı ikimiz yalnız olarak paylaştık. Konu ile ilgili diyeceklerim bundan ibarettir" dediği,
    19/10/2009 tarihli sorgudaki beyanında genel olarak kolluk beyanı ile benzer mahiyette beyanda bulunduğu, ancak farklı olarak mağdurenin gazinoda çalışmadığını, bir gün yanındaki bir kişiyle beraber gazinoya geldiğini ve uygulamada yakalandığını, hazırlık beyanını kabul etmediği,
    Sanık ... 19/01/2010 tarihli duruşmadaki beyanında ise ; "Ben yalnız yaşıyorum annem ve babam ayrı yerde oturuyor bir sefer mağduru annemin evinde gördüm. Bayram dolayısı ile gördüm. Muhabbet oldu numaramı istedi. Ben de verdim. Daha önce normal arkadaşım olan daha sonra da hissi duruma dönüşen sanık ... ile daha sonra görüşecektim planlanmıştı. Görüşebilmek için beni aradı. Dertleşmek için istedi. Yanıma gelmek istedi. Başka bir arkadaşımdan dolayı arkadaşım olan Naz isimli arkadaşımın evine gelmesini söyledim onun evinin yakınında buluşmak istedik ve mağdure ile buluştuk. Gürsoyla görüşmeyi de mağdurla telefonla görüştük. Görüştüğümüz ve geldiği saatler gece saat 02.00 sıraları idi. Tam tarih olarak hatırlamıyorum. Ekim ayı içinde idi. ..., ben ve Bahar. Ayrıca ... ile birlikte araçla dolaştık gölbaşına gittik. Göl manzarasında oturduk. Ondan sonra da sanıklar... ve ... un aldıkları yer olan Koleje bıraktılar biz sadace arabanın içinde oturmuştuk. Sadece sohbet ettik başkaca bir şey yapmadık. Bizi araba ile bıraktıktan sonra biz Baharla birlikte sabaha karşı 05.00 sıraları idi. Oturduğum sıralarda mağdurun niçin yanımıza geldiğini konuşamadık. Gecenin o saatinde bir arkadaşı ile görüştü taksi tutup arkadaşı ile görüşmek için gitti. Arkadaşının ismini bilmiyorum. Baharı da ikinci kez görmüştüm taksi parasının çıkışmayan kısmını ben verdim bende Naz isimli arkadaşının evine gittim. O da yanlız yaşadığı için kendisi ile evinde buluştuk. Ben İzmirde erkek arkadaşımla yaşıyordum Ankaraya yerleşmek için geldim başka bir bayan arkadaşım Eğlen Gör gazinosunu tavsiye etti. Oraya gittim görüştüm Çalışmaya başladım. Tabi ki bu çalıştığım gazinoyu mağdur biliyordu. Bu Gölbaşı gezisinden 2-3 gün sonra da sabaha karşı saat 05.00-06.00 sıralarında Ekim ayı içinde mağdur gazinoya geldi. Ben de o sırada patronum ... ... isimli patronum ile gazino da içki içtik. Gazino da alkol almıştım. Oturduk sohbet ederken ve kahvaltı ederken müşteri de yoktu mağdure gelince herkes ablan gelmiş diye söylediler bozuntuya vermedim muhabette dahil oldu. Ben alkollü olduğum için 06.00 gibi gazinodan çıktım taksiye bindim alkollü idim diğer kızlar falan da çıkmışlardı mağdur başka bir araca bindi. Tek başına bindi. SSK da bardan çıkıp geldiği için taksiye binip gitti bende gittim. Ayrı ayrı taksilerle gittik öpüşerek ayrılmıştık nereye gittiğini bilmiyorum evine gitti diye biliyorum. Daha sonra da ben sabahları gazinodan çıkıyorum akşamları kuafaöre gidip gazinoya gidiyorum hayatımı bu şekilde devam ettirirken bir kaç gün sonra ... Otelde uyuyordum beni Bahar aramış ben duymamışım, sonra ben uykudan kalktığım için resepsiyonda kendisini gördüm beni uyardığı için de kızdım sinirlendim taksi parası istediği için tersledim. Daha sonra da küserek gitti. Bir şey söylemeden gitti. Polislerin beni aldığı günde gazinoya iki beyle gelmişti. Bir kaç gün sonra geldiği 2 erkekle gazinoya geldiği sabah saat 02.00 sıraları olabilir kesin bilemiyorum mağdure kıpkırmızı idi. O iki kişiden bulunan sanıklar arasında bulunmuyor. Mağdurenin sert hareketleri vardı ben de mağdurenin masasında içki içtim. Daha sonra polisler geldi. Kimliğimi gösterip aldılar. Aradan 2- 2,5 saat geçti patronlarımız çıkmamızı söyledi bende müdüriyetten nüfus cüzdanımı alıp çıktım. O sırada polislerle mağdureyi gördüm . Ben mağdurenin bakire olup olmadığını bilmem yaşını bilmem. Görüşmelerim dışında başka bir fuhuş yaptırmak veya cinsel istismarda bulunmak bu suça yardım etmek veya hürriyetinden yoksun bırakmak gibi eylemlerde bulunmadım suçlamaları kabul etmem" şeklinde savunmalarını dile getirdiği,
    Sanık ... 26/10/2009 tarihli kolluk beyanında; "Ben 1988 yılında Ardahan ili Göle ilçesinde dünyaya geldim. Lise mezunuyum. Okulu Ankara"da okudum. 4-5 yıldır Ankara ilinde çeşitli işlerde çalıştım. En son yukarıda açık adresini verdiğim işyerinde tezgahtar olarak 1 yıldır günlüğü 30-35TL yevmiye hesabı para kazanıyorum. Başka da bir gelir ve geçim kaynağım yoktur, ikamet adresi olarak verdiğim evde annem babam ve bir kız kardeşlerimle birlikte ikamet ederim. İkamet ettiğimiz ev kiradır. ..." i ... sayesinde tanıdım. Kendisini tanıyorum. ..." ı ..." nın sayesinde tanıdım. Gürsoyun kız arkadaşıdır. 3 aydır kendisini bu suretle tanırım. Başka da bir ilişkim yoktur. Neziha Karabağ" ı tanımıyorum ismini de bilmiyorum, bundan 1 ay kadar önce...annesi ile yanında Bahar"ın annesi olarak kendisini tanıtan iki bayan ... ile birlikte çalıştığımız işyerine gelerek...ile Raziye nin evden kaçtıklarını ve bizim bilip bilmediğimi sormuşlardı o zaman kendilerini tanıdım zaten ondan sonrada görüşmedim. ... benim hem aynı köylüm hemde uzaktan akrabam olur kendisi ile kardeş gibiyizdir. Ayrıca aynı işyerinde de halen çalışmaktayız. ... oteli sahiplerini de tanımıyorum oteli de bilmiyorum. Eğlengör Gazinosunu da bilmiyorum ve sahiplerini de tanımıyorum. Olayı hatırlıyorum. 05.10.2009 günü ... ile birlikte gri renkli Pejo 206 marka araçla gezerken gece yarısına yakın......"u cep telefonundan aradı. Biz Batınkentteyiz yanımıza gelir misiniz, dedi: Ben konuşmalan duydum ve biz de ... ile Batıkente gittik. Açık adresini tam olarak hatırlamadığım bir parkta ..., yanında ... ve yanlarında 14 yaşlarında hafif şişman yapılı kısa boylu ismini hatırlayamadığım Baharın üvey kardeşi olarak tanıttığı bir kız vardı. Parkta oturup sohbet ettikten sonra ne yapalım dedik ve ... un kullandığı gri renkli pejo 206 marka araca geçtik, üç kız olarak da onlar aracın arka kısmına oturdular. Ankara şehir merkezinde biraz tur attık Ben daha önceden 35lik votka aldım ve vişne suyu ile içkiyi tek başıma içmeye başladım. Araçta sohbet ettiğimiz sırada gözlemlediğim kadarı ile...ile Bahar"ın kafası güzeldi. Konuşmaları normaldi, gözleri kanlı idi, ama konuşmalanndan kafalarının güzel olduğu anlaşılıyordu. Biz bu suretle sabaha kadar gezdik hava aydınlanacağı sırada ismini bilmediğim Bahar"ın üvey kardeşi olarak tanıttıkları kız eve gidelim diye ısrar edince bizde aldık ve aldığımız yere bıraktık. O gün bu gündür Bahar ı ben çok telefonla aradım ancak telefonları kapalı idi. Ben kısa süre de olsa Bahar" ı tanıdım ve kendisini sevdim halen de seviyorum. Zaten bana Bahar"ın 18 yaşına girdiğini hem...hem de Bahar ifade etti. Tarafıma isnad edilen suçlamaları kabul etmiyorum. Mağdurun ifadesi tarafıma okundu bilgi sahibi oldum hakkımda beyan ettiği ifadeler yalan ve dolandan ibarettir" şeklinde beyanda bulunduğu,
    Sanığın 27/10/2009 tarihli sorgudaki beyanında da benzer mahiyette beyanda bulunduğu,
    Sanık ... 19/01/2010 tarihli duruşma beyanında; "Ben daha önceki ifademi tekrar ederim baharla ilişkide bulunmadım. Kendisini bir yerde tutmadık. Alıkoymadım ilişkide de bulunmadım sevişme şeklinde de herhangi bir şey olmamıştır. Tanıştık hazırlık ifademde de belirttiğim gibi diğer sanık ... in anlattığı gibi Gölbaşı ve Bayındır barajına yanımızda sanık ... ... v emağdur olduğu halde dolaştık buna da kendi isteği ile gitmiştir. Başka bir suç işlemedim kabul etmiyorum fuhuşa teşvik ve hürriyetinden alıkoyma ve cinsel istismarda bulunmadım" şeklinde savunmasını dile getirdiği,
    Sanık ... 26/10/2009 tarihli kolluk beyanında; "... i ... in sayesinde tanıdım. Kendisini tanıyorum. ... ı bundan 4-5 ay kadar önce Kızılay da Arena Disko isimli bir vardı oraya eğlenmek için gittiğimde Canan isimli bir kız arkadaşımın vasıtasıyla tanıştım ve kendisi benim 4-5 aydır kız arkadaşım olur. Kendisi ile gerek telefonla gerekse1 yüzyüze görüşür konuşuruz eğleniriz birbirlerimizde cep telefonlarımız vardır. Arkadaşlığımız dostane ilişkiler üzerinedir. Herhangi bir cinsellik yoktur. Çalışıp çalışmadığını da bilmiyorum. Ancak konuşmalarımızda çalışmadığını söylüyordu.ve kendisine sürekli olarak Sahra olarak hitap etmekteyim. Neziha Karabağ" ı bundan 1 ay kadar önce...annesi ile çalıştığım işyerine gelerek...ile Raziye nin evden kaçtıklarını ve benim bilip bilmediğimi sormuşlardı o zaman kendilerini tanıdım zaten ondan sonra da görüşmedim. ... benim hem aynı köylüm hemde uzaktan akrabam olur kendisi ile kardeş gibiyizdir. Ayrıca aynı işyerinde de halen çalışmaktayız. ... oteli sahiplerini de tanımıyorum, oteli de bilmiyorum. Eğlengör Gazinosunu da bilmiyorum ve sahiplerini de tanımıyorum. Olayı hatırlıyorum. 05.10.2009 günü... ile birlikte ağabeye ait olan gri renkli Mini COOPER marka araçla gezerken saat .23.00 sıralarında...beni cep telefonumdan aradı. Bana Batıkentte olduklarını söyleyerek... u da getirmemi ve yanında bir kız olduğunu ve... ile kendisini tanıştıracağını söyledi. Ben de... a söyledim ve birlikte benim kullandığım araçla Batıkentte sora sora bir parka gittim. Parkta ..., yanında ... ve Yanlarında 14-15 yaşlarında hafif şişman yapılı bir kız vardı. Parkta oturup sohbet ettikten sonra ne yapalım dedik ve benim kullandığım araca geçtik. Yanıma... oturdu ve üç kız olarak da onlar aracın arka kısmına oturdular. Ankara şehir merkezinde biraz tur attık, Gençlik parkına gittik. Sonra saat gece yarısını yarım saat kadar geçtikten sonra onları aldığımız eve bıraktık. Aramızda geçen süre içerisinde...bize Biz eve gitmek istemiyoruz bizi eve götürmeyin diye söylemişti ancak ben ve... onları saat.24.30 sıralannda aldığımız yere bıraktık. Ertesi gün...in annesi ile Raziye" nin annesi çatıştığım dükkana geldiler ve ... kim diye sordular ve benimle görüşmek istediklerini söyleyerek, bana Elifgil nerede kayıplar, eğer sizi ararsa bizi tekrar arar mısınız diye sorarak gittiler. Bu tarihten sonra ben her iki bayanla da görüşmedim. Sonradan duyduğum kadarı ile pavyona düştüklerini öğrendim. Tarafıma isnad edilen suçlamalan kabul etmiyorum. Mağdurun ifadesi tarafıma okundu bilgi sahibi oldum. hakkımda beyan ettiği ıladeler yalan ve dolandan ibarettir." şeklinde beyanda bulunduğu,
    Sanığın 27/10/2009 tarihli sorgudaki beyanında da benzer mahiyette beyanda bulunduğu,
    Sanık ..."un 19/01/2010 tarihli duruşmadaki beyanında; "Ben hazırlıkta ifadede bulunmuştum tekrar ederim diğer iki sanık ... ve...in anlattığı gibi mağdure ile ilişkiye girmedim. Sadece dolaştık. İki saatlik dolaşmamız dışında başka bir şey olmamıştır. Böyle bir durumda sevişme ve ilişkiye girme durumu olmamıştır. Muhabbet ettik ve konuştuk fuhuşa teşvik olmadı. Hürriyetinden yoksun bırakma suçunu da kabul etmiyorum." şeklinde savunmasını dile getirdiği, anlaşılmıştır.
    Mağdurenin ifadeleri ve olayın ortaya çıkış şekli ile dosyadaki diğer tüm deliller birlikte irdelenip değerlendirildiğinde ;
    Kamu davasına konu olay, mağdurun bulunduğu... Gazinosunda polislerin rutin bir uygulama yaptıkları sırada, mağdurun kimliksiz yakalanması üzerine karakola intikalinden sonra ortaya çıkmıştır. Mağdure olayın ortaya çıktığı bu tarihin öncesinde sanık ... ile birlikte ... otelde kalmaktadır. Mağdurenin soruşturmadaki beyanlarında ve kollukça tanzim olunan 18/10/2009 tarihli tutanak başlıklı belgeye yansıyan beyanlarına göre pavyonda zorla tutulmasını pavyon sahiplerinin müşteri masasına oturmak istemediği zaman "burası senin ekmek paran, masaya oturmak zorundasın, tabi para kazanmak istiyorsan" şeklinde tariflediği, yine sanık ..."in - gazinoda çalışmaz ise sokaklara düşeceği, onunla bununla düşüp kalkmak zorunda kalacağı, ailesinin onu bu halde kabul etmeyeceği - şeklindeki manevi tazyikinden bahsedip, annesinin kalp hastası olması, başından geçenleri öğrenirse ölebileceğinden korkması ve annesinin iyi giden ikinci evliliğinin yıkılmasını istemediği şeklinde gerekçelendirdiği anlaşılmıştır. Oysa ki mağdurenin bahsettiği koşullar karakolda şikayetçi olduğu tarihte de aynıyla vakidir. Yine kolluktaki ilk beyanında kendisini güvende hissettiği için maruz kaldığı olayı polise bildirdiğini ifade ettiği halde diğer iki sanıktan bahsetmeyen mağdurenin 8 gün sonraki ek beyanında her üç sanığın kendisini tehdit ettiği için sanıklar... ve ..."un isimlerini vermediğini beyan ettiği ancak bu şekilde bir tehdit bulunduğu halde sanık ..."in ismini ilk beyanında verdiği, yine durum değişmediği ve iddia ettiği tehdit ortadan kalkmadığı halde ikinci beyanında diğer iki sanığın ismini de zikrettiği görülmektedir. Bunun dışında gerek hakkında beraat hükümleri kurulan gazino sahiplerinin gerekse sanık ..."in mağduru orada tutacak mahiyet ve derecede TCK."nın 106. Maddesi anlamında tehdit içerecek bir söz ve davranışlarının bulunmadığı, gerek gazinoda gerekse kaldığı otelde olanağının bulunduğu bu süre içinde de şikayetçi olabileceği halde polis baskınından sonra iddiasını dile getirmiştir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından gaziono sahip ve yetkilileri hakkında beraat kararı verildiğinin ve bu itibarla mağdurenin zorla tutulmadığınun sabit olduğu olayda mağdure kollukça aynı yerde daha önce yapılan uygulamalarda ise polise müracaat etmemiştir.
    Hepsinden önemli diğer bir husus ise mağdurun aşamalardaki kısmen çelişkili kısmen de hayatın olağan akışına aykırı düşen beyanlarıdır;
    Olayın ortaya çıkış şekli ve zamanı, iddiasını ilk dile getirdiği zamanda olayı şikayetindeki gecikmeye ilişkin olarak mağdurenin ileri sürdüğü gerekçeler, mağdurenin iddialarına konu olan eylem esnasında kendisine ilaç verilmesinden sonra husule gelen ara ara kendine gelmeler ve halsizlik olarak tariflenen bir hal içinde eylemin gerçekleştiğinin beyan olunması, kendinden geçme ve uyuklama ile arada bir kendine gelme durumlarının sayısı, olay örgüsü içindeki zamanları ve kendine geldiği zamanlarda farkına vardığı olayların mahiyet ve derecesi konusundaki farklılıklar ile husule gelen mağdurenin beyanları arasında oluşan önemli çelişkiler, mağdureye kendi iradesi dışında fiile mukavemetini engelleyecek bir içecek verilip verilmediği, iradesinin bu şekilde veya başka bir şekilde fesada uğratılıp uğratılmadığı konusunu kuşkulu kılmıştır. Yine diğer yandan yerel mahkemenin mağdurenin beyanlarını samimi bulmasına dayanak yaptığı otel kayıtları, cinsel istismar olayının gerçekleştiğinin iddia olunduğu Ulus"taki otele ilişkin değil, olayın istismar iddiasına ilişkin olayın üç gün sonrasındana başlamak kaydıyla (08/10/200) sanık ... adına kayıtla odada kalınmasına ilişkin ... Otel kayıtlarına ilişkindir ki bunun da cinsel istismar olayının vukuu ile doğrudan bir ilgisi bulunmamaktadır. Olay, mahkemenin kabulüne yansıdığı gibi zorla da gerçekleşmemiştir, esasen bu yönde bir iddia da yoktur. Bu kapsamda mağdurenin aşamalardaki beyanlarının irdelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
    Şöyle ki;
    Mağdure 18/10/2010 tarihli kollukta verdiği ilk beyanında, sanığın kendisine cola benzeri bir içecek vermesinden sonrasını hatırlamadığını kendisini ... otelde çıplak bulduğunu, ..."e sorduğunda "kendin istemişsin, ben de bilmiyorum" dediğini belirtmesine ve diğer sanıklardan hiç bahsetmemesine rağmen 8 gün sonraki yine kollukça alınan ek beyanında ve sonraki beyanlarında ..."in teklifiyle ve diğer sanıklarla birlikte önce Ulus"ta başka bir otele gittiklerinden ve istismar olayının orada gerçekleştiğinden bahsettiği, ek beyanında oteli Ulus" ta ismini ve yerini bilmediği bir otel olarak, duruşmada ise yerini bildiği ve ismini öğrenip mahkemeye bildireceğini söylediği otel olarak tanımladığı, kendisine içirildiğini söylediği şeyi ilk beyanında kola benzeri olarak tarif etmesine rağmen duruşmadaki beyanında sıvı ve su benzeri bir içecek olarak tariflediği,
    Yine kolluktaki ek (ikinci) beyanında kendisine...tarafından birşey içirildikten sonra gelen arabanın renk ve markasını da belirtecek şekilde Ankara"da tur attıklarını, baraja gittiklerini, oraya gittikten sonraki aşamada uykusunun geldiğini, sersemlediğini, daha sonra araçta yatıp uyuduğunu, gözlerini açtığında kendini Ulus"taki otelin önünde bulduğunu beyan ettiği halde aynı günlü ifadeli teşhis tutanağındaki ifadesinde baraja gitmeden önceki süreçte ara ara uyukladığını ve araçta... ile yalnız kaldığı sırada uykulu halde olduğunu ancak uyumadığını ve uyanık olduğu bir hal içinde Ulus"ta bulunan bir otele gittiklerini açıklıkla hatırladığı,
    Otelde kaldığı odada meydana gelen cinsel eyleme ilişkin olarak ise ifadeli teşhis tutanağına geçen beyanlarında, ara ara gözlerini açtığını ve..."un gidip geldiğini gördüğünü ilişki sayısını hatırlamadığını beyan etmesine rağmen duruşmadaki beyanında..."un kendisiyle ilişkiye girdiği anı netlikle hatırladığı, olayı sevişme olarak tariflediği ( "... Karşı koyacak halim yoktu, halsizlik vardı, seviştik ve ilişkiye girdik...." ) ve ilişkinin bir kez olduğunu hatırladığını beyan ettiği,
    Soruşturma aşamasındaki beyanında sanık ... tarafından eğer çalışmazsa ailesinin onu kabul etmeyeceği, sokaklara düşeceğini kendisine söylediğini beyan ederken, duruşma aşamasında ifadesini genişleterek eğer çalışmazsan seni satarım, küçük yeğenine zarar veririm dediğini ifade ettiği,
    Duruşma aşamasında ..."in ..."a ..."un da..."a - mağdurenin kız olmadığını istediğini yapabileceğini - beyan etttiğini ifade etmesine rağmen soruşturmada defaatle alınan ifadelerinde böyle bir durumdan hiç bahsetmediği,
    Duruşmada eski beyanları ile yeni beyanları arasındaki çelişkiler sorulunca "emniyet ifademde alkollüydüm" şeklinde açıkladığı, ancak sekiz gün sonra alınan ikinci beyanının da çelişkiler içerdiği,
    Soruşturmadaki beyanında gazino sahiplerinin kendisini zorla çalıştırdığını polis geldiğinde kan kartı olmayan bayanları bodrumda sakladığını beyan ederken duruşmada gazino sahiplerinin baskı yapmadıklarından bahsettiği, kaldı ki duruşma beyanında da gazino sahiplerinin baskısını masaya oturmak istemediği zaman bu senin ekmek paran, masaya oturmak zorundasın tabi para kazanmak istiyorsan şeklindeki sözlerle tariflediği, anlaşılmıştır.
    Tefrik edilen sanık ... hakkındaki dosyada mevcut 18/02/2014 havale tarihli dilekçesinde ise bu kez olayda sanık ..."i dışarıda bırakarak olayda sanık ..."in katılımının bulunmadığını, diğer iki sanığın suçlu olduğunu beyan ederken, otelde çıplak olarak ilişkiye girdiğini fark ettiği şahsı ise sanıklardan birisi olarak tarifleyerek olaya ilişkin iddialarını büyük oranda değiştirmiştir.
    Yine mağdurenin beyanlarında, mağdur sanık ..."in diğer sanık ..."a "tek engeli bakirelikti o da ortadan kalktı" şeklinde beyanda bulunduğunu belirttiği ve iddianamede de sanıkların bu işi mağdura fuhuş yaptırmak için yaptıklarının iddia olunduğu halde mağdurenin kendi beyanı ile sabit olduğu üzere; ne sanık ..."in ne de gazino işletmecilerinin kendisine başka erkeklerle cinsel ilişkiye girmesi konusunda bir tekliflerinin bulunmadığı, mağdurenin de olay tarihinden sonra da cinsel ilişkiye girmediği, fuhuş suçundan ise tüm sanıkların beraatlerine karar verildiği görülmektedir.
    Maddi delillerin çoğu zaman elde edilemediği cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, temel ispat yöntemi mağdurenin aşamalarda istikrar arz eden, birbiriyle çelişmeyen beyanları ve bu beyanlarının dosyadaki diğer tüm verilerle uyuşması olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu meyanda mağdure aşamalarda birbiriyle çelişen beyanlarda bulunuyor, dosyadaki diğer veriler mağdurenin iddiasını desteklemiyor ise artık ortada bir şüphenin bulunduğunda ve bu durumun sanığın lehine yorumlanması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Aksinin kabulü soruşturma ve kovuşturma makamlarının ispat hukuku açısından yaptığı tüm işlemlerin bir anlam ifade etmemesi ve reel alemdeki gerçeği saptamaya matuf her türlü çabanın mağdurenin soyut beyanına feda edilmesi sonucunu doğuracaktır. Kamu davasına konu somut olayda, mağdure hakkında Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı ve Eğitim Araştırma Hastanesince tanzim olunan 18/10/2009 tarihli rapor ve dosyadaki tüm diğer delillere göre ispatlanan yegane husus mağdure ile sanık ..."un cinsel ilişkiye girdikleri hususudur. Mağdurenin olayda rızası bulunmadan istismara maruz kaldığı yönündeki iddiayı dile getirmesinin dosya kapsamıyla anlaşılamayan bir çok nedeninin bulunması mümkündür ; mağdurenin gazinoda çalışmasından dolayı polislerce kimliksiz olarak yakalanmasından sonra dile getirdiği iddiasının durumu ailesine mazur gösterme çabasından -ki mağdurenin kendi beyanları ile anlaşıldığı şekilde annesinin ve çevresinin olayı duymasından çekindiği, bunun annesinde sağlık sorunlarını ve ailevi sıkıntılara yol açacağı düşüncesinde olduğu açıktır - veya rızayla girilen ilişki sonrası bekaretini kaybetmesinin ardından kendisini yönlendirip teşvik ederek gazinoda konsomatris olarak çalışmasına aracılık yapan sanık ..."e olan kızgınlığından veya başkaca bir nedenden kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususundaki kuşkunun mevcut delillerle izale olunamadığı anlaşılmıştır.
    Bu meyanda olayın ortaya çıkış şekli ve zamanı, mağdurenin aşamalardaki çelişkili ve kısmen de hayatın olağan akışına uygun düşmeyen beyanları, sanık savunmaları ve dosyadaki diğer deliller ile birlikte değerlendirildiğinde, sanık ... ile mağdurenin cinsel ilişkiye girdiklerinin sabit olduğu, ancak suç tarihinde 15 yaşını ikmal etmiş bulunan mağdureye yönelik eylemlerin hile ile ilaç verilerek veya zorla veya başkaca rızayı ortadan kaldırıcak mahiyet ve derecede bir yol kullanılarak gerçekleştirildiğine dair şüpheden uzak delil elde olunamadığı anlaşılmıştır. Bu husus kanıtlamamıştır ve mevcut şüphenin sanıklar lehine yorumlanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Bu kapsamda mahkemece sanık ..."un eylemine uyan TCK."nın 104/1. Maddesi kapsamında kalan eylemi ile ilgili olarak duruşmada vaki şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilip, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraatine, sanıklar...ve ..."un ise atılı mağdurun ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından beraatlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden atılı suçlardan ayrı ayrı mahkumiyetlerine karar verilmesinin dosya kapsamına uygun düşmediği, hükümlerin yukarıda bahsedilen gerekçelerle Yüksek Dairece bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Dairesince 20.09.2016 tarih ve 4897-6528 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme dışı sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ... ..., ... ve...... hakkında fuhuş ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ile sanıklar ... ve ... hakkında fuhuş suçlarından kurulan beraat hükümleri temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar ..., ... ve ... hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    A - Sanıklar ... ve ...’ya atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ile sanık ...’ye atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olup olmadığının,
    B - Sanık ...’nin eyleminin çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu mu yoksa reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu mu oluşturduğunun,
    Belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle,
    1) 6284 sayılı Kanun"un 20/2. maddesi uyarınca Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının sanıklar ... ve ... hakkında açılan kamu davasında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu yönünden, sanık ... hakkında açılan kamu davasında ise çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçları yönünden haberdar edilmesinin zorunlu olup olmadığının,
    2) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2 numaralı uyuşmazlık konusunda bahsi geçen suçlar bakımından davadan haberdar edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılırsa sanıklar ... ve ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu bakımından vaki itirazın Yargıtay Ceza Genel Kurulunca bu aşamada incelenmesinin mümkün olup olmadığının,
    Değerlendirilmesi gerekmektedir. (Ayrıca sanıklar ... ve ... tutuksuz yargılanırken hükümlerin kesinleştiği inancıyla çıkartılan yakalama kararı üzerine ceza infaz kurumuna alınmış olup çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna ilişkin onama kararının kaldırılmasına karar verildiği takdirde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan tahliyelerinin gerekip gerekmediği de değerlendirilecektir)
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanıklar ..., ... ve ... hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından yapılan yargılamada sanık ... hakkındaki evrakın yakalanamaması nedeniyle ayrılmasına karar verilip 07.06.2011 tarihli karar ile sanıklar ... ve ...’nın atılı suçlardan mahkûmiyetlerine karar verildiği,
    Bu hükümlerin sanıklar ... ve ... müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince onandığı, söz konusu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık ... bakımından ve çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu ile sınırlı olarak itiraz edilmesi üzerine, Özel Dairece itirazın kabulüne ve sonucunun diğer sanık ...’ya teşmiline karar verilip hükümlerin bozulduğu,
    Yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 06.05.2014 tarihli karar ile sanıklar ... ve ...’nın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan ilk hüküm gibi cezalandırılmalarına karar verildiği, bu hükümlerin de sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince onandığı,
    Öte yandan Yerel Mahkemece hakkındaki dava ayrılan sanık ...’ın 13.11.2014 tarihli karar ile atılı suçlardan mahkûmiyetine karar verildiği, bu hükümlerin sanık müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince onandığı,
    Sanık ... hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçları ile bozma sonrası sanıklar ... ve ... hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan yapılan yargılamalarda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına duruşma davetiyesi çıkarılmadığı gibi gerekçeli kararın da tebliğ edilmediği, hükümlerin ise yalnız sanıklar müdafileri tarafından temyiz edildiği,
    Sanıklar ... ve ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu bakımından 6284 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce hüküm kurulduğu ve bu hükümlerin Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 16.05.2012 tarihli ve 1908-5566 sayılı kararı ile onandığı,
    Sanıklar ... ve ...’nın çocuğun cinsel istismarı suçu bakımından tutuksuz yargılanırken hükümlerin kesinleştiği inancıyla ceza infaz kurumuna alındıkları,
    Anlaşılmaktadır.
    Dünya genelinde güncelliğini koruyan ve mücadele edilmesi gereken aile içi ve kadına karşı şiddet, insanların temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmesinin yanı sıra toplumsal yaşamı da tehdit eden sosyal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan insan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk Devleti olma konusundaki kararlılığını ortaya koyan ülkemizce Anayasa"mızda gerekli düzenlemeler yapılarak eşitlik ilkesi temelinde gerekli önlemler alınmıştır. Bu kapsamda;
    Anayasa"nın herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu hüküm altına alan "Kanun önünde eşitlik" kenar başlıklı 10. maddesine 22.05.2004 tarih ve 25469 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5170 sayılı Kanun ile eklenen ikinci fıkrada; kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu, devletin bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiş, 13.05.2010 tarih ve 27580 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Kanun ile ikinci fıkraya eklenen cümle ile kadın-erkek eşitliğinin sağlanması hususunda alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı yorumlanamayacağı, eklenen üçüncü fıkra ile de çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacağı hüküm altına alınarak pozitif ayrımcılık ilk defa Anayasa düzeyinde benimsenmiştir.
    Öte yandan ailenin, Türk toplumunun temeli olduğunu ve eşler arasındaki eşitliğe dayandığını belirten Anayasa"nın 41. maddesinin kenar başlığı "Ailenin korunması” şeklinde iken yine 5982 sayılı Kanun ile "Ailenin korunması ve çocuk hakları" hâline getirilip anılan Kanun ile maddeye eklenen üçüncü fıkrada devletin, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alacağı öngörülmüştür.
    Aile içi ve kadına karşı şiddetle ilgili kavramların Türk Hukukuna girmesinde uluslararası bildirge ve sözleşmelerin önemli bir rol oynadığı ve yasal düzenlemelerde yer alan kavramların, temelini bu uluslararası sözleşmelerden aldığı görülmektedir. (Ebru Ceylan, Türk Hukukunda Aile İçi Şiddet ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesiyle İlgili Yeni Düzenlemeler, Türkiye Barolar Birliği Dergisi Kasım-Aralık Sayısı, Yıl: 2013, S.103, s. 15.) Öte yandan Anayasa"nın 90. maddesinde, usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkında Anayasa"ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası antlaşma hükümlerinin esas alınacağının hüküm altına alınması nedeniyle uyuşmazlık konusu bakımından önem arz eden uluslararası antlaşmalara değinmekte zorunluluk bulunmaktadır.
    Birleşmiş Milletler tarafından 18.12.1979 tarihinde kabul edilen ve ülkemizde de 14.10.1985 tarih ve 18898 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren "Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi", yaşamın her alanında kadın-erkek arasındaki ayrımcılığı kaldırıp insan hakları ve temel özgürlüklerin kadınlara tanınması için sözleşmeye taraf devletlerin kararlı şekilde eşitlik politikası izlemelerini sağlama amacı taşımaktadır. (Nazan Moroğlu, Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi 6284 Sayılı Yasa ve İstanbul Sözleşmesi, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Yıl: 2012, Mart-Nisan S.99, s. 359-360; Ceylan, s. 15-16.) Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi de cinsiyete dayalı şiddetin, kadınların erkeklerle eşitlik temelinde hak ve özgürlüklerden yararlanma imkânına ciddi bir engel teşkil eden ve bu nedenle Sözleşme"nin 1. maddesi kapsamında yasaklanan bir ayrımcılık şekli olduğunu belirtmiştir. (AİHM, Opuz/Türkiye Kararı, 09.06.2009, B.N:33401/02, &74.)
    Birleşmiş Milletler tarafından 20 Aralık 1993 tarihinde kabul edilip kadına yönelik şiddet konusunda ilk uluslararası belge özelliği taşıyan “Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Bildirge” ile şiddetin önlenmesi, failin cezalandırılması ve şiddete uğrayanın korunması konusunda üye Devletlere düşen sorumluluklar ile görevler ayrıntılı bir şekilde düzenlenerek Devletlerin iç hukuklarında gerekli düzenlemeleri yapması ve uygulamaya geçirmesi öngörülmüştür. (Bildirgenin Türkçe metni için bkz. Https://www.tbmm.gov.tr/komisyon /kefe/belgeuluslararasibelgeler/kadina_karsi_siddet/BM) Bu kapsamda Türk hukukunda ilk kez kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla 4320 sayılı “Ailenin Korunmasına Dair Kanun” 14.01.1998 tarihinde kabul edilmiş ve 17.01.1998 tarihinde Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. (Moroğlu, s. 361-362.)
    Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Kadınların Şiddetten Korunmasına Dair 30.04.2002 tarih ve 2002-5 sayılı Tavsiye Kararında; üye devletlerin, şiddete karşı gerekli olan her alanda ulusal politikalar başlatıp ceza hukukunda ve medeni hukukta iyileştirmeler yapmaları gerektiği vurgulanmış, üye devletlerin, kadınlara karşı cinsel şiddeti yahut savunmasız, engelli ve korunmaya muhtaç mağdurların zaafiyetlerinin istismarını cezalandırmaları ve bu mağdurlara dava açma imkânı sağlayacak, savcıların ceza kovuşturması başlatmalarına imkân tanıyacak ve yargılama sırasında çocuk haklarını koruyacak gerekli tüm tedbirleri almaları gerektiği belirtilmiştir. (Kararın İngilizce metni için bkz. https://rm.coe.int/09000016805e2612)
    Türkiye"nin ilk imzalayan ve onaylayan ülke konumunda olduğu“Kadına Yönelik Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” (İstanbul Sözleşmesi) ise kadına yönelik şiddeti ilk kez açıkça insan hakkı ihlali olarak tanımlamış ve taraf devletlere uluslararası hukukta kadına karşı ve aile içi şiddet konusunda yükümlülükler getirmiştir. Sözleşme, Türkiye tarafından 11.05.2011 tarihinde çekince konulmaksızın imzalanmış, 29.11.2011 tarih ve 28127 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanmıştır. Ancak, 75. maddesindeki en az sekizi Avrupa Konseyi üyesi olan on Devlet tarafından onaylanma şartı nedeniyle Sözleşme, Türkiye bakımından 01.08.2014 tarihinde yürürlüğe girerek iç hukukumuzun parçası hâline gelmiştir.
    Sözleşme"nin 3/a maddesi kadınlara yönelik cinsel eylemleri, kadına yönelik şiddet kapsamına dahil etmiş, 5/2. maddesi ise taraf devletlere, sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerinin gereken özeni göstererek önlenmesini, soruşturulmasını, cezalandırılmasını ve tazmin edilmesini sağlamak üzere gerekli hukuki tedbirleri alma yükümlülüğü getirmiştir. Bu Sözleşme"nin etkisiyle 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun"un kadına karşı ve aile içi şiddetle mücadelede yetersiz kaldığı düşünülerek 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” 20.03.2012 tarihli ve 28239 sayılı, bu Kanunun Uygulama Yönetmeliği ise 18.01.2013 tarih ve 28532 sayılı Resmî Gazetelerde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
    Bu aşamada uyuşmazlık konusunun isabetli bir şekilde çözümlenebilmesi için 6284 sayılı Kanun ile bu Kanunun Uygulama Yönetmeliği"nde yer alan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davaya katılma hakkına ilişkin hükümler, Anayasanın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesi ve “Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması” başlıklı 40. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın “Kamu davasına katılma” başlıklı 237. maddesi çerçevesinde tartışılmalıdır.
    Anayasanın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesi; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”; “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesine 4709 sayılı Kanun"un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrasında da, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” şeklinde hükümlere yer verilmiş, 40. maddenin ikinci fıkrasının gerekçesinde bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanmasının amaçlandığı, son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercisi ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline geldiği belirtilmiştir.
    Genel olarak pozitif hukukça tanınmış hakların ön koşulu ve usuli güvencesi olarak anlaşılması gereken ve yargıya başvurma olanağını her olayda ve aşamada gerekli kılan hak arama özgürlüğü, Anayasa Mahkemesinin 19.09.1991 tarihli ve 2-30 sayılı kararında belirtildiği üzere sav ve savunma hakkı şeklinde birbirini tamamlayan iki unsurdan oluşmakta, hukuksal olanakları kapsamlı biçimde sağlama ve bu konuda tüm yollardan yararlanma haklarını içermektedir.(Mesut Aydın, Anayasa Mahkemesi Kararlarında Hak Arama Özgürlüğü, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Yıl:2006, S. 3, s. 4-10.) Bu bakımdan içerdiği sav unsuru nedeniyle davaya katılma hakkı, hak arama hürriyeti ile yakından ilgilidir.
    Öte yandan katılma hakkına bağlı olan kanun yolu davası açma hakkı, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları gidermek ve isabetli karar verilmesini sağlamak bakımından davanın tarafları yanında toplum için de önemli bir teminat oluşturduğundan temel haklar arasında sayılmaktadır.
    5271 sayılı CMK’nın “Kamu davasına katılma” başlıklı 237. maddesi;
    “1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
    2) Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır”,
    “Katılma usulü” başlıklı 238. maddesi ise;
    “1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
    2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.
    3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
    5271 sayılı CMK"nın 237. maddesinde, mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek davaya katılabilecekleri hüküm altına alınmış, ancak kanun yolu muhakemesinde bu hakkın kullanılamayacağı esası benimsenmiştir. Bununla birlikte, istisnai olarak ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma isteklerinin, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmesi hâlinde inceleme mercisince incelenip karara bağlanacağı kabul edilmiştir.
    Bir tüzel kişinin kamu davasına katılabilmesi için ise, CMK’nın davaya katılmayı düzenleyen genel kural niteliğindeki 237. maddesinde belirtilen şartın gerçekleşmesi, başka bir deyişle suçtan doğrudan zarar görmüş olması veya herhangi bir kanunda, belirli bir tüzel kişinin bazı suçlardan açılan kamu davalarına katılmasını özel olarak düzenleyen bir hükmün bulunması gerekir. Örneğin 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun davaya katılmayı düzenleyen 18. maddesi uyarınca Gümrük İdaresinin, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığının, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu"nun 162. maddesi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun usulüne uygun başvuruda bulunmaları hâlinde kamu davasına katılacakları açıkça hükme bağlanmıştır.
    Uyuşmazlık konusu ile ilgili 6284 sayılı Kanun"un "İhbar" başlıklı "Şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı hâlinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilir. İhbarı alan kamu görevlileri bu Kanun kapsamındaki görevlerini gecikmeksizin yerine getirmek ve uygulanması gereken diğer tedbirlere ilişkin olarak yetkilileri haberdar etmekle yükümlüdür." şeklinde hüküm altına alınan 7. maddesinde ise ihbar yükümlülüğü hususunda daha kapsamlı bir düzenleme yapılmıştır.
    Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının katılma hakkı hususunda yasal düzenlemelere gelince;
    6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun"un “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde;
    "(1) Bu Kanunda yer alan;
    a) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,
    ...
    d) Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,
    ...
    ifade eder”,
    “Harçlar ve masraflardan, vergilerden muafiyet ve davaya katılma” başlıklı 20. maddesinin 2. fıkrasında; “Bakanlık, gerekli görmesi hâlinde kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi dolayısıyla açılan idarî, cezaî, hukukî her tür davaya ve çekişmesiz yargıya katılabilir”, şeklinde hükümler mevcut olup Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davaya katılma hakkı açıkça düzenlenmiştir.
    6284 sayılı Kanun"un ikinci maddesinde Bakanlık ibaresinden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının anlaşılması gerektiği belirtilmiş ise de, 09.07.2018 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 703 sayılı KHK ve 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle anılan Bakanlık Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı adıyla yeniden düzenlenmiş, 04.08.2018 tarihli ve 30499 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 15 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile de adı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak değiştirilmiştir.
    6284 sayılı Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliğinin 46. maddesinde de; "Bakanlık, gerekli görmesi hâlinde kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi dolayısıyla açılan ve herhangi bir şekilde haberdar olduğu idarî, cezaî, hukukî her tür davaya ve çekişmesiz yargıya müdahil olarak katılabilir" denilmek suretiyle katılma hususunda yürütme organı içindeki görevliler için de aynı hüküm tekrarlanmıştır.
    5271 sayılı CMK"nın “Suçun mağduru ile şikâyetçinin çağırılması” başlıklı 233. maddesinin 1. fıkrası; “Mağdur ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir” şeklinde düzenlenmiş olup, bu hüküm uyarınca mağdur ve şikâyetçinin, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında ise mahkeme başkanı veya hâkim tarafından usulüne uygun olarak çağrılıp dinlenmesi gerekmektedir. Katılma hakkı olan gerçek veya tüzel kişinin şikayet hakkının da olduğu, diğer bir deyişle katılma hakkının şikâyet hakkını da içerdiği hususunda hiçbir kuşku yoktur.
    5271 sayılı CMK"nın mağdur ve şikâyetçinin haklarını düzenleyen "Mağdur ile şikâyetçinin hakları" başlıklı 234. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi;
    "Kovuşturma evresinde;
    1. Duruşmadan haberdar edilme,
    2. Kamu davasına katılma,
    3. Tutanak ve belgelerden örnek isteme,
    4. Tanıkların davetini isteme,
    5. Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,
    6. Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma" şeklinde olup, buna göre mağdur ile şikâyetçinin kovuşturma evresinde; duruşmadan haberdar edilme, kamu davasına katılma, tutanak ve belgelerden örnek isteme, tanıkların davetini isteme, vekili bulunmaması hâlinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme ve davaya katılmış olmak şartıyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma haklarının bulunduğu hüküm altına alınmıştır.
    Anılan maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, duruşmadan haberdar edilme kanun koyucu tarafından, mağdur ve şikâyetçi için kovuşturma aşamasında kullanılabilecek bir hak olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mağdur ve şikâyetçiye veya vekillerine usulüne uygun tebliğ işlemi yapılmadan "duruşmadan haberdar edilme" hakkının kullandırıldığından bahsetmek mümkün değildir. CMK"nın 234. maddesi uyarınca bu hakkın kullandırılmaması kanuna aykırılık oluşturacaktır.
    Anayasa"nın 40. maddesinde yer alan hak arama hürriyeti ile yakından ilişkili olan CMK"nın “Kararların Açıklanması ve Tebliği” başlıklı 35. maddesi;
    "(1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
    (2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.
    (3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır." şeklinde düzenlenmiştir.
    Görüldüğü gibi temyiz incelemesinin yapılabilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunanların kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir mecburiyettir.
    5271 sayılı CMK"nın kanun yollarına başvurma hakkını düzenleyen 260. maddesinin birinci fıkrası ise;
    "(1) Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır" hükmünü içermektedir. Bu düzenlemenin amacı, ayrıntıları yukarıda açıklanan duruşmadan haberdar edilme hakkının kullandırılmaması suretiyle CMK"nın 234. maddesinin ihlal edilmesi durumunda anılan hukuka aykırılığın telafisine imkân sağlamaktadır. Bu emredici düzenleme nedeniyle temyiz mahkemesince, temyiz davasının görülmesine başlamadan önce ilgililerin tümünün davadan ve hükümden haberdar olup olmadığının denetlenmesi, kararı usulüne uygun şekilde öğrenmelerinin sağlanması ve müteakiben inceleme yaparak kanun yoluna başvuru hakkını da içeren adil yargılama ilkesine işlerlik kazandırılması gerekmektedir. Buna göre; duruşmadan haberdar olmayan mağdura, şikâyetçiye veya suçtan zarar görene gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden sonra, hükmün temyiz edilmesi durumunda CMK"nın 260. maddesi uyarınca "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören" sıfatı ile temyizi incelenecek, ancak katılma hakkının kanundan doğmuş olması halinde CMK"nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilemeyebilecektir.
    Konumuzla ilgisi bakımından temyiz talebi ve süresi üzerinde de durulmasında fayda bulunmaktadır.
    5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 310. maddesi; "Temyiz talebi, hükmün tefhiminden bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanla olur. Beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime tasdik ettirilir" şeklindedir.
    Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davasının açılmış olması gerekir. Temyiz davasının açılabilmesi için de aranan iki şartın birlikte gerçekleşmiş olması gerekir. Bunlardan ilki süre, ikincisi ise istek şartıdır.
    Anılan maddede temyiz süresinin yüze karşı verilen kararlarda hükmün tefhimi ile, yoklukta verilen kararlarda ise tebliğle başlayacağı, bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye veya bir başka yer mahkemesine verilecek dilekçe ile ya da zabıt kâtibine yapılacak beyanla temyiz talebinin gerçekleştirilebileceği, bu takdirde beyanın tutanağa geçirilerek hâkime onaylatılacağı belirtilmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde;
    Kadına karşı ve aile içi şiddetin önlenmesi ve faillerin cezalandırılması hususunda ülkemizin taraf olduğu uluslararası antlaşmalar ile pozitif ayrımcılık bağlamında Anayasanın getirdiği yükümlülüklere uygun düzenlemeler içeren 6284 sayılı Kanunun 20/2. maddesi ile bu Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 46. maddelerinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının açılan kamu davasına katılma hakkının bulunduğu belirtilmektedir.
    Bu itibarla, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa ile güvence altına alınan hak arama hürriyetinin sağlanması ve pozitif ayrımcılık ilkesinin tesisi amacına uygun olarak CMK"nın 234/1. maddesi uyarınca, sanık hakkında açılan kamu davasına katılma hakkı bulunan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davadan haberdar edilmesi zorunluluğunun bulunduğu, bu zorunluluğun hüküm verilinceye kadar yerine getirilmemesi durumunda ise CMK"nın 260. maddesi uyarınca kanun yollarına başvurma hakkı bulunan anılan Bakanlığa gerekçeli kararın tebliğ edilmesi gerektiği, ancak somut olayda sözü edilen kanuni imkânların tanınmadığı anlaşıldığından, yargılamanın başında davadan haberdar edilmesi gereken, temyiz aşamasına kadar bu hakkı kullandırılmayan ve haklarını korumanın başka bir yolu da bulunmayan Bakanlığın kanundan kaynaklanan kamu davasına katılma konusundaki takdir hakkını kullanabilmesi amacıyla Özel Dairece öncelikle tevdi kararı verilmek suretiyle, sanıklar ... ve ... hakkındaki 06.05.2014 tarihli gerekçeli karar ile sanık ... hakkındaki 13.11.2014 tarihli gerekçeli kararın Bakanlığa tebliğinin sağlanarak yasal temyiz süresinin başlatılması, kararın Bakanlık tarafından temyiz edilmemesi durumunda temyiz davalarının sadece sanıklar müdafilerinin temyiziyle sınırlı olarak sonuçlandırılması; Bakanlık tarafından temyiz edilmesi durumunda ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlenmesi sağlanıp, CMK"nın 260. maddesi uyarınca Bakanlığın davaya katılan olarak kabulüne karar verildikten sonra temyiz istemlerinin birlikte ve tek seferde incelenerek temyiz davasının sonuçlandırılması gerekmektedir. Ancak bu aşamada Bakanlığın sanıklar hakkında açılan kamu davasından haberdar edilmemesi suretiyle katılma ve diğer haklarını kullanma imkânının kısıtlandığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmesi mümkün görülmemiştir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Dairenin 25.03.2015 tarihli ve 89-27 sayılı onama kararı ile 08.10.2015 tarihli ve 6961-9052 sayılı onama kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
    Öte yandan sanıklar ... ve ...’nın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 07.06.2011 tarihinde mahkûmiyetlerine hükmolunduğu, bu hükümlerin verildiği tarihte 6284 sayılı Kanun"un yürürlükte olmadığı ve bu bağlamda Bakanlığın anılan hükümlere yönelik katılma ve temyiz hakkı bulunmadığı anlaşıldığından 07.06.2011 tarihli gerekçeli kararın Bakanlığa tebliğine gerek görülmemiş, bu hükümlerin onanmasına ilişkin Özel Daire kararına yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itirazın, suçlar arasındaki bağlantı nedeniyle yukarıda bahsi geçen kararlara ilişkin eksikliklerin giderilmesinin ardından Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gerektiği kabul edilmiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Ceza Dairelerince tereddüte mahal bırakmayacak şekilde sürdürülen uygulamalara göre; kurulan hükmün temyiz hakkı olanlara usulüne uygun tebliğ edilmediği hallerde temyiz süresinin işlemeye başlamayacağı ve temyiz etme ihtimali tüketilmeden temyiz incelemesi yapılamayacağı, buna karşın inceleme yapılıp onama kararı verilmesi halinde ise temyiz edilme ihtimali bulunduğundan hükmün kesinleşmesinden söz edilemeyeceği ve onama kararının kendisine bağlanan hukuki sonucu doğuramayacağı, bu haliyle de hukuki değer ifade etmeyeceği gözetildiğinde, tutuksuz yargılanırken hükmün kesinleştiği inancıyla ceza infaz kurumuna alınan sanıklar ... ve ...’nın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu bakımından başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değilse tahliyesine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Genel Kurul Üyesi; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının sanık hakkında açılan kamu davasından haberdar edilmesinin zorunlu olmadığı düşüncesiyle,
    Sanığın tahliye edilip edilmeyeceği konusunda çoğunluk görüşüne katılmayan üç Genel Kurul Üyesi; sanığın tahliye edilmesine yer olmadığı görüşüyle,
    Karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
    2- Yargıtay 14. Ceza Dairesinin sanık ... hakkındaki 08.10.2015 tarihli ve 6961-9052 sayılı onama kararı ile sanıklar ... ve ... hakkındaki 25.03.2015 tarihli ve 8927-4930 sayılı onama kararlarının KALDIRILMASINA,
    3- Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükümlerin kesinleştiği inancıyla ceza infaz kurumuna alınan sanıklar ... ve ...’nın başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değilse sadece bu suç yönünden TAHLİYELERİNE,
    4- Dosyanın, ... hakkındaki 13.11.2014, sanıklar ... ve ... hakkındaki 06.05.2014 tarihli gerekçeli kararların Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına tebliğin sağlanması için tevdi kararı verilmesi amacıyla Yargıtay 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE,
    5- Sanıklar ... ve ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen hükümlerin onanmasına ilişkin Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 16.05.2012 tarihli ve 1908-5566 sayılı kararına yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının eksiklikler giderildikten sonra DEĞERLENDİRİLMESİNE, 16.04.2019 tarihinde yapılan müzakerede ikinci uyuşmazlık konusu bakımından oy birliği, diğer uyuşmazlık konuları bakımından oy çokluğuyla karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi