MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar ... (kendi adına asaleten, ..."na velayeten) ve ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/09/2016 gününde verilen dilekçe ile muris muvazaası nedeni ile tasarrufun iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 08/12/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava; muris muvazaası nedeni ile tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi olan ...’nun vefat etmesinin ardından geriye mirasçıları olarak müvekkilleri ile davalının kaldığını, murisin vefat etmesinden önce tereke varlığını azalttığını ve Nako kooperatifinde bulunan üç hissesisini kızı olan davalıya devrettiğini, anılan devrin muvazaalı olduğunu beyan ederek tasarrufun iptali isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; ... 8.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/281 esas, 2014/286 karar yetkisizlik kararı üzerine, davacılar vekili tarafından iki hafta içerisinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi talebini içerir dilekçe verilmediğinden HMK’nın 20/1.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
HMK’nın 313. maddesine göre "sulh görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir’’
HMK’nın 315.maddesine göre; "Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.’’
Dosyanın incelenmesinde; mahkemece verilen kararın, davacılar vekili tarafından sunulan 08/05/2017 tarihli dilekçe ile temyiz edilmesi üzerine dairemize geldiği ve sonrasında yine davacılar vekilinin 26/06/2019 tarihli dilekçesi ile ve davalı vekilinin 03/03/2020 tarihli dilekçesi ile dosyaya sulh protokolü ibraz edildiği anlaşılmıştır. Taraflar,
terekenin paylaşılmasına dair sulh protokolü yapıldığını ve mahkemece sulh protokolü dikkate alınarak esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmişlerdir. Şu halde, mahkemece yukarıdaki yasal düzenlemeler uyarınca ve dosyaya sunulan sulh sözleşmesi değerlendirilmek sureti ile yeniden karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.