Esas No: 2021/2899
Karar No: 2022/5917
Karar Tarihi: 15.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2899 Esas 2022/5917 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı şirket, davalı petrol şirketi ile imzaladığı akaryakıt bayilik sözleşmesi gereği en geç belirlenen tarihte fiilen satış yapmayı taahhüt ettiği halde taahhüdünü yerine getirmediği gerekçesiyle sözleşmenin feshini ve cezai şart ve kar mahrumiyeti alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptal edilmesi ve %40 icra inkar tazminatı istemiyle dava açmıştır. Davalılar ise davacının haksız fesih yaptığını ve kefil sorumluluğunun sınırı olan 90.000 USD'yi aşan takibin reddedilmesi ve %40 kötü niyet tazminatı verilmesini talep etmişlerdir. Mahkeme, yapılan yargılama sonucunda davacının belirttiği ürün satış miktarlarının gerçekçi olmadığını ancak belirlenen mahrum kara göre davanın kısmen kabul edilmesine karar vermiştir. Temyiz incelemesi sonucunda mahkeme kararı uygun bulunarak onanmıştır.
Kanun Maddeleri: Ticaret Kanunu madde 126, 133, 142, 343, 343/2, 353.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27.06.2019 tarih ve 2017/115 E. - 2019/496 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket ile müvekkili arasında imzalanan diğer davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 04.11.2009 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ile, eki protokolün 4.1.3. maddesine göre, en geç 04.12.2009 tarihine kadar fiilen akaryakıt satışına başlamayı taahhüt eden davalı şirketin, bu taahhüdünü yerine getirmemiş olması sebebiyle protokolün 8.2 ve 9. maddeleri hükmü uyarınca müvekkilinin sözleşmenin bu sebeple feshine sebebiyet veren davalılardan cezai şart ve kar mahrumiyeti alacağının doğduğunu ileri sürerek, bu alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, sözleşmeyi haksız olarak fesheden davacının cezai şart ve kar mahrumiyeti talep edemeyeceğini, davacının müvekkilinin Erzincan'da açacağı istasyonu pek önemsemeyerek elindeki 2. kalite malzemeleri vermeye kalkması üzerine bu malzemelerin kabul edilmediğini, davacı tarafça da teminatın alınmadığını, bu durumda da petrol istasyonunun faaliyete geçemediğini, müvekkilleri kefillerin sorumluluklarının kefalet limiti 90.000 USD ile sınırlı olduğu halde, bu miktarın üzerinde takip yapıldığını savunrak, davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ve bilirkişi raporuna göre,Vergi Dairesi Müdürülüğü’nün bildirdiği emsal satışlarında söz edilen firmaların hangi dağıtıcı firmanın ürünlerini dağıttığı bildirilmemekle birlikte, bu şirketlerin hangi Petrol Dağıtım şirketinin bayi olduğu bildirilmediği gibi, sattıkları ürünlerin miktarı ve çeşitlerin de KDV beyannamesinden anlaşılamadığı, davacının bildirdiği, Türk Petrol bayisi Er Arma Akaryakıt şirketinin 2013 yılı satışlarının 1.574 m3, 2016 yılı satışlarının 2.584 m3 2017 satışlarının 1.618 m3, olarak görüldüğü, bu satışların içinde benzin ve motorinin dahil olduğu, 2017 yılında satışlardan elde edilen cironun 5.632.024,00 TL olduğu, depo fiyatının %0 çalışıldığında elde edilen karın 478.000,00 TL olduğu ancak, davacı şirketin davasında ortalama 1.500 m3 satış yapılması gerektiğini iddia ettiği, bu nedenle davacının istemi ile bağlı kalınarak yapılan hesaplamada davacının mahrum kaldığı karın asıl alacak ve faiz olarak 55.681,00 USD olduğu, bu miktara takip tarihinden itibaren USD cinsinden yabancı paraya toplam devlet bankalarının uyguladığı en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği, cezai şart miktarı ve davalı gerçek kişilerin kefil oldukları miktar ve faiz cinsi ve faiz oranları konusunda bozma yapılmadığından, Mahkemenin ilk kararında değiştirecek bir husus olmadığı, belirlenen mahrum kara göre, davanın belirlenen bu miktar üzerinden kabulüne ve alcak likit olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatının davalılardan sorumlu oldukları miktarlara göre tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.