1. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/3198 Karar No: 2013/4934 Karar Tarihi: 04.04.2013
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/3198 Esas 2013/4934 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Finike Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada çekişme konusu olan taşınmaza elatmanın önlenmesi için dava açılmıştır. Yerel mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak davalı vekili mazeret bildirerek son oturuma katılamamıştır. Bunun üzerine mahkeme, davalının savunma hakkını kısıtlamış ve karar vermiştir. Ancak kanunlarda belirtilen ilkeler doğrultusunda davalı vekilinin son söz hakkının verilmesi gerektiği açıklanmıştır. Bu nedenle mahkeme kararı yanılgılı bir şekilde verilmiştir. Mahkeme kararı 6100 Sayılı HMK'nin 186/2. maddesi gereğince bozulmuştur. Kanun maddeleri ise 1086 Sayılı HUMK’nın 428. maddesi ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 186. maddesi olarak belirtilmiştir.
Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 1717 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki; hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmeleri özel bir önem taşımaktadır. Yazılı Yargılama usulün de de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp, açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemlidir. Bu ilkeler, 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 376 ve 377. maddesi ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 186. maddesinde yapılan düzenlemelerle hüküm altına alınmıştır. Somut olaya gelince, davalı vekilinin sağlık sorunları sebebi ile son oturuma mazeret dilekçesi gönderdiği, dilekçe ekinde de sağlık raporunu ibraz ederek mazeretini belgelendirdiği ve yargılama boyunca ilk defa mazeret bildirdiği halde, hukuki olmayan gerekçelerle davalı vekilinin mazeretinin reddine karar verilerek davalının savunma hakkının kısıtlanması suretiyle sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Hal böyle olunca, davalı vekiline 6100 Sayılı HMK"nin 186/2. maddesi hükmü gereğince son söz hakkı verilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir. Davalı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.