19. Hukuk Dairesi 2017/4488 E. , 2018/2182 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı konusu kalmayan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, fazla ödenen miktar yönünden avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek.Av. ..."ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesinin feshedilip bir kısım çeklerin iade edilmesi kararlaştırıldığı halde davalının 11 adet çeki iade etmediğini, iade alması gereken 80.098 TL değerindeki ürünleri iade almadığını, 24.05.2008 tarihli 50.000 TL"lik çek nedeniyle fazladan ödenen 11.000 TL"nin geri ödenmediğini bildirerek 11 adet çek nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile çeklerin iptaline, 80.098 TL değerindeki ürünlerin davalıya teslimi ile 80.998 TL ürün bedellerinin avans faizi ile davalıdan tahsiline fazladan ödenen 11.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma toplanan delillere göre davalının toplam 700.000 TL değerindeki 10 adet çeki mahkemeye teslim ettiği, taraflar arasındaki 01.08.2007 tarihli sözleşmenin 8.6 maddesi ile 21.05.2008 tarihli protokolün 1. md. birlikte değerlendirildiğinde, 80.098 TL değerindeki ürünlerin sözleşme tarihinden önce davacıya satılan ürünler arasında olması ile son kullanım tarihlerinin geçmiş olmasının davalıya bu ürünleri almaktan açınma hakkı vermeyi ve halen davacı elinde bulunan ürünlerin de davalıya iade edilmesi suretiyle, davacıya davalı tarafından satışı yapılan ürün miktarından düşülmesi gerektiği, halen davacı yanında olan ve davalıya iade edilmesi gerektiği kabul edilen 80.086,85 TL bedelli ürün de dikkate alındığında davacının davalıya yaptığı fazla ödemenin 71.124,81 TL olup taleple bağlı kalınması gerektiği gerekçeleriyle 10 adet çek nedeniyle davalının alacaklı olmadığı, çeklerin teslim edildiği, bu çekler nedeniyle davalının alacak iddiasında da bulunmadığından bu çekler yönünden konusu kalmayan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bu çekler nedeniyle davacı yararına tazminata yer olmadığına, 07.06.2008 tarihli 50.000 TL bedelli çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı yararına tazminat verilmesine yer olmadığına, 80.086,85 TL bedelli ürünlerin davalı tarafa iadesine ve davalı tarafından davacıya teslim edildiği bildirilen ürünler içerisinden düşülmesine, fazla ödenen miktar yönünden taleple bağlı kalınarak 11.000 TL"nin dava tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş olup Dairemizin 28.04.2014 tarih, 2013/10279 E. - 2014/7980 K. sayılı ilamı ile “ Taraflar arasında imzalanmış olduğu inkar edilmeyen 21.05.2008 tarihli Protokolün 1. md. “... Kozmetik (Distribütör/...) stokunuzda bulunduğunu telefonda söylediğiniz KDV dahil toplam 475.576,39 TL tutarında bizim üretimimiz olan ürünleri sayarak, tam ve sağlam olarak ... Kozmetik"e teslim edecek ve iade faturasını ... Kozmetik (Satıcı – Biz)"e fatura edecektir.” hükmünü içermektedir. Anılan protokol gereğince davalı, davacının toplam 475.976,39 TL tutarında mal iadesini kabul etmiştir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iade edilecek malların toplam tutarının 475.976,39 TL olarak gözetilip, sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Keza, anılan protokolün 4. maddesinde ise 9 adet çekin davalı tarafından davacıya iade edileceği kararlaştırılmıştır. Hal böyle olunca, davacı talebinin protokolün yukarıda yazılı madde hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekir iken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir. Davalı vekilinin temyizine gelince; söz konusu protokolün 2. md. “Bugüne kadar vadesi gelmemiş ... Kozmetik çeklerinden 24.05.2008 vade, 50.000 YTL, 07.06.2008 vade, 50.000 YTL, 28.06.2008 vade, 100.000 YTL tutarında olan 3 adet toplam 200.000 YTL tutarındaki çeklerini ... Kozmetik vadesinde ödeyecektir.” hükmünü içerdiğinden, davacının anılan maddede belirtilen çek bedellerini ödemesi gerekir. Nitekim davacı bu çeklerden ilkini ödemiş olup, mahkemece yukarıda yazılı hüküm değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetsiz olup, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir. Yukarıda yapılan tüm açıklamalar gözetildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünün 21.05.2008 tarihli protokol hükümleri doğrultusunda yapılması gerektiği nazara alınmadan olaya uygun düşmeyen biçimde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında 2007-2008 yılları arasında yapılan ticari ilişki sonucu davacının davalıya 1.120.854,37 TL"lik satış yaptığı, davaya konu tasfiye protokolünden önce 165.459,22 TL"lik malı iade ettiği, böylece taraflar arasındaki alış veriş nedeni ile davacının davalıya 955.395,15 TL"lik borcu bulunduğu, davacı tarafından davalıya 1.698.550,00 TL"lik çek verildiği, bu çeklerden 1.100.000,00 TL"lik kısmının karşılıksız kaldığı, ... şirketi tarafından davalı adına davacıya 12/05/2008 tarihinde 50.000,00 TL ödemede bulunulduğu, ayrıca davalı tarafından davacının 18.000,00 TL ödemede bulunulduğunun kabul edildiği, protokol tarihine göre davalının davacıdan 388.845,15 TL alacaklı olduğu, 21/05/2008 tarihli protokolde tarafların davacı tarafından davalıya 475.976,39 TL"lik malın iade edileceğinin kabul edildiği, iade mallar düşüldükten sonra davacı alacağının 87.131,24 TL olduğu, bu hesaplamalara 07/06/2008 keşide tarihli ödenmeyen çekin de dahil edilmiş olduğu, halen davacı yanında olan ve davalıya iade edilmesi gerektiği kabul edilen 80.086,85 TL bedelli ürünün de protokol hükümleri gereğince davalıya iadesi gerektiği, davacıya iadesi gerektiği kabul edilen ve teslim edilen çekler nedeni ile davalı alacak talebinde bulunmadığı, bu çekleri icra takibine konu etmediği için bu çekler yönünden davacı yararına tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle konusu kalmayan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, fazla ödenen miktar yönünden avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dairemizce verilen 28.04.2014 tarihli bozma kararında taraflar arasındaki ihtilafın 21.05.2008 tarihli protokol hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulmuş bozma kararına göre bilirkişi raporu alınmış ve kurulan hükümde davalının protokol hükümlerine göre iade etmesi gereken 9 adet çeke ilave olarak protokol hükümlerine göre davacının davalıya ödemesi gereken28.06.2008 tarihli ve 100.000,00 TL bedelli çeki de davalının mahkemeye davacıya iade için ibraz etmesi üzerine iade kapsamına almıştır. Yine protokole göre davacının davalıya ödemesi gereken 07.06.2008 tarihli 50.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığına karar verilmiştir. Ancak davalı hükmü temyiz ederken bu hususları temyiz konusu yapmamıştır. Bu durumda davalının temyiz konusu yapmadığı hususlarda Dairemizce temyiz incelemesi yapılamayacağından karar davalının temyiz konusu yaptığı hususlar yönünden incelenmiştir.
1-Mahkemece davacının iade, menfi tespit ve tahsil taleplerinin tamamı toplanıp toplam matrah üzerinden davacı lehine vekalet ücreti hesaplanması gerekirken bu taleplerin her biri için ayrı ayrı vekalet ücreti hesaplanarak her bir matrahın ilk dilimlerine göre daha yüksek oranda vekalet ücreti hesaplayarak davacı lehine fazla vekalet ücreti hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
2-Davacının davalıdan tahsili gereken 87.131,24 TL"nin 80.086,85 TL"si mal iadesinden kaynaklandığı için alacağın 80.086,85 TL"sine mal iadesinin gerçekleştiği tarihten itibaren faiz başlatmak gerekirken bu bölüm için de henüz mal iade edilmeden dava tarihinden itibaren faiz başlatmak yanlış olmuş ve hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir.
3-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yukarıdaki 2. bentte gösterilen dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 1.630,00 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 18/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.