8. Hukuk Dairesi 2011/5428 E. , 2012/2064 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Sarıkamış Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 30.07.2010 gün ve 120/178 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 1976 yılında davacının babası tarafından satın alınıp babasının ölümünden sonra mirasçılar arasında yapılan taksimle davacıya kalan yerin kadastro çalışmalarında yol boşluğu olarak tespi dışı bırakıldığını açıklayarak bu kısmın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine vekili, yol vasfında olan taşınmaz zilyetlikle edinilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı köy tüzel kişiliği temsilcisi yargılamalara katılmış ve cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 30.10.2009 tarihli teknik bilirkişi raporunda 125A ile berlirtilen 47,74 m2 ve 127B ile belirtilen 212,12 m2 yüzölçüme sahip yerlerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın 12.12.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Keşifte dinlenen yerel bilirkişiler; nizalı yerin ortasından kadim köy yolunun geçtiğini, davacının kadim yolunun her iki yakasında kalan ve teknik bilirkişi raporunda 125 A ve 127 B ile belirtilen bölümleri 30 yılı aşkın süredir gübre atarak ve harman yeri şeklinde kullandığını, davacının Balıkesir ilinde yaşaması nedeniyle ... tarafından davacı adına ilgilenildiğini açıklamışlardır. Davacı tanıkları da aynı mealde beyanda bulunmuşlardır. Keşifte görevlendirilen ziraat bilirkişisi 10.11.2009 tarihli raporunda: nizalı yerde herhangi bir zirai faaliyet olmadığını, taşınmazın bir kısmında kuru hayvan gübresi atıkları, diğer bölümünde ise kendiliğinden yetişen zayıf hububat formunda bitkiler bulunduğunu ve bunun taşınmazın önceki yıllarda harman yeri olarak kullanıldığına delalet ettiğini belirtmiştir. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Uyuşmazlık, kadastro çalışmalarında paftasında yol olarak gösterilen böyle bir yerin zilyetlikle iktisap edilip edilmeyeceğinde toplanmaktadır.
Bilindiği üzere ve kural olarak; kamunun kullanımına açık olan yolların zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Ancak, kapanmış veya terk edilmiş yolların koşulları gerçekleştiği taktirde her zaman zilyetlikle kazanılması olanaklıdır. Bundan ayrı, kadastro çalışmalarında paftasında yol olarak belirlenen bir yer için makul süre içerisinde tespit öncesi nedenlere dayanılarak tescil davası açılması mümkün olduğu gibi yine paftasında yol olarak belirlenen bir taşınmaz için kadastrodan sonraki zilyetliğe dayanılarak tescil davası açılması da olanaklıdır. Somut olayda, dava konusu taşınmazın ortasından kadim köy yolunun geçtiği ve yolun her iki yakasında bulunan dava konusu taşınmazlardan sonra davacının kullanımında olan bir yerin bulunmadığı tespit edilmiş olup bu saptama doğrultusunda her iki taşınmazın da kadim yoldan elde edildiğinin kabulü gerekir. Öte yandan, mahalli bilirkişi ve tanıklar davacının gübre atmak suretiyle taşınmazı kullandığını bildirmiş ise de Dairenin ve Yargıtay"ın yerleşmiş içtihatlarına göre yılın belli aylarında gübre dökmek ya da gübrelik olarak kullanmak ekonomik amaca uygun zilyetlik sayılmamaktadır. Kaldı ki, Balıkesir ilinde yaşayan davacının dava konusu yeri gübre atmak biçiminde kullanması mümkün olmadığı gibi, krokide 127/B"de gösterilen kısmın da özel harman yeri olduğuna ilişkin herhangi bir veri ve delil elde edilememiştir.
Hal böyle olunca, tespit öncesi nedenler için koşulları oluşmadığından, tespit sonrası sebepler için süresi dolmadığından davanın reddine karar vermek gerekirken maddi olay, taşınmazların nitelikleri ve hukuki tavsifte yanılgıya düşülerek yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları tüm bu nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.