11. Ceza Dairesi 2017/947 E. , 2020/3823 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenleme, defter ve belge gizleme
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat
Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 02.01.2014 tarihli iddianamesi ile sanıklar hakkında sahte fatura kullanmak suçundan da dava açıldığı halde bu suçtan hüküm kurulmamış ise de, Mahkemesince her zaman bir hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
A-Sanıklar ..., ... hakkında 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik sanıkların temyiz taleplerinin incelenmesi:
Sanık ...’ın ortağı, sanık ...’nın muhasebecisi olduğu Mersin... İnşaat Limited Şirketinin 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenlediği iddiası ile açılan davada; şirketin ... ve ... tarafından 20.08.2008 tarihinde noterden verilen vekaletnameye istinaden şirketin muhasebe işlerini yapan ... tarafından 09.01.2009 tarihinde hisse devir sözleşmesi ile devralındığı, şirketin ortaklık yapısının değiştiği tarihten sonra gerçek bir faaliyetinin bulunmamasına rağmen, devirden önceki cironun 36 katı anormal bir ciro beyanında bulunulduğu, 14.10.2009 tarihinde yapılan yoklamalarda adreslerinde bulunmadığı, 2009 takvim yılı 1-10. aylarında KDV hariç 20.654.307,00 TL, 2010 takvim yılı 1,3,4 ve 11. aylarında KDV hariç 1.537.951,10 TL miktarlı yüksek KDV matrahı beyanında bulunduğu, alımlarının haklarında sahte fatura düzenleme suçundan vergi inceleme raporları bulunan mükelleflerden gerçekleştirdiği, beyan edilen miktarlı ticari organizasyona sahip olmadığı; sanık ...’in, diğer sanık ...’ı tanımadığını, 2006 yılında muhasebeci ...’nın yanında getir götür işi yaptığını, o dönemde kendisine vekaletname verdiği, 2006’dan sonra ...’yı hiç görmediğini beyan ettiği, vergi inceleme raporları incelendiğinde; ...’in, ... ile birlikte 20.08.2008 tarihinde vekaletname verdiği, şirketin devralma işleminin bu vekaletnameye istinaden 08.01.2009 tarihinde ... tarafından yapıldığı, 21.08.2008 tarihinden itibaren ... ve ...’in üç şirketi daha ortak olarak devraldıkları ve birkaçına müdür olarak tayin edildikleri, UYAP üzerinden yapılan incelemede sanıklar ... ve ...’in vekaletname tarihinden sonra hisseleri devraldıkları şirketler hakkında sahte fatura düzenleme suçundan davalar açıldığı, Dairemizin 2017/10440 ve 2019/3201 esas sırasına kayıtlı dosyalarda sanık ...’in ... isimli muhasebecinin yanında çaycı olarak çalıştığını, bu kişinin sigorta yaptıracağından bahisle kendisinden bazı belgeler istediğini ve ona bir takım belgeler imzalattığını, okuma yazmasının olmadığını, herhangi bir fatura düzenlemediğini, eşinin doğumu nedeniyle hastaneye gittiğinde sigortasının olmadığını anladığını şeklinde istikrarlı savunmada bulunduğu, ancak sanık ...’in savunmalarında sanık ...’nın, yanımda takıl, sadece otur, ben işleri takip ederim, sen vekaletname ver dediğini, 3 ay kadar yanında çalıştığını, başka bir ifadesinde ...’nın şirket kuralım diye teklifte bulunduğunu, kendisinin de kabul ettiğini beyan ettiğinin anlaşıldığı, vergi inceleme raporlarında sanık ...’in 2006, 2007 2008, 2009 ve 2010 yıllarında 13 firmaya ortak olduğunun anlaşıldığı, sanık ... her ne kadar sadece muhasebe işlerini takip ettiğini beyan etmiş ise de, sanıklar adına devralınan tüm firmaların muhasebe işlerini takip ettiği, sanık ... ile ortak olan ve İZ-TEL....Limited Şirketinindeki mükellefiyet nedeniyle Dairemizin 2016/5525 esas sayılı dosyasında 2010 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan sanık olan ...’in, ortağı görünen ...’ı tanımadığını, ...’ya vekaletname verdiğini, tüm işleri onun takip ettiğini beyanı ile sanıkların ortak olduğu ancak birbirlerini tanımadığı, fakat hepsinin sadece ...’yı tanıdığı ve haklarında sahte fatura düzenleme suçlarından vergi inceleme raporları bulunan, devir işlemlerini onlardan aldığı vekaletname ile bizzat yapan ve tüm bu şirketlerin muhasebe işlemlerini takip edenin ... olduğunun tespit edilmesi ve gerçek bir mal ve hizmet satımına dayanmayan faturaların düzenlendiğinin, faturaların sahteliğinde tereddüt bulunmadığının anlaşılması karşısında; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 08.11.2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK"nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığından, 5271 sayılı CMK"nin 217. maddesi uyarınca duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendirip “2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme” suçlarının sübutu yönünden vicdani kanıya ulaşan Mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak değerlendirildiği, fiillerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırında uygulandığı, incelenen dosyaya göre kurulan hükümlerde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış; sanıkların temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden, hükümlerin ONANMASINA,
B-Sanık ... hakkında 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik sanığın defter ve belge gizleme suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
Mersin... İnşaat...Ltd. Şti.’nin ortağı ve yetkilisi olan sanığın 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenlendiği ve yapılan tebligata rağmen defter ve belgelerini süresinde ibraz etmediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın aşamalarda alınan beyanlarında, diğer sanık ... isimli muhasebecinin yanında çaycı olarak çalıştığını, bu kişinin sigorta yaptıracağından bahisle kendisinden bazı belgeler istediğini ve ona bir takım belgeler imzalattığını, okuma yazmasının olmadığını, herhangi bir fatura düzenlemediğini, kendisinde defter ve belgelerin olmadığını, eşinin doğumu nedeniyle hastaneye gittiğinde sigortasının olmadığını anladığını savunması; vergi inceleme raporlarında, suça konu şirketin 09.01.2009 tarihinde sanık ... ve ...’in 20.08.2008 tarihinde noterde verdiği vekaletnameye istinaden vekilleri ... tarafından hisse devri ile alındığı, sanık ...’in bu tarihten itibaren müdür tayin edildiği, 26.06.2009 tarihinde fatura ve sevk irsaliyesi bastırıldığı, 17.09.2013 tarihli tebliğe rağmen defter ve belglerin ibraz edilmediği, keza yapılan yoklamalarda şirketin yerinde bulunamadığı, buna rağmen 2009 ve 2010 takvim yıllarında da çok sayıda yüksek tutarlı faturalar düzenlendiğinin belirtilmesi nedeniyle, sahte fatura düzenleme suçunda suçun failinin herkes olabileceği, suçta ve cezada şahsilik prensibi gereği esas amacın suçun şeklî sorumlusu olan kanuni temsilcilerin değil, suçun ayrıntılarını bilen ve oluşumunda rolü olan failleri cezalandırmak olması nedeniyle bu suça iştirak edilmesinin mümkün olması da dikkate alınarak, sanığın 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme, defter ve belge gizleme suçlarına iştiraki ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından;
a)Suç konusu faturaların mükellef kurumun bağlı olduğu vergi dairesinden ya da bu faturaları kullanan şirketlerin bağlı oldukları vergi dairelerinden sorulmak suretiyle getirtilmesi; sanığa gösterilerek faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması; kabul etmediği takdirde yazı ve imza örnekleri temin edilerek, suç konusu faturalardaki yazı ve imzaların aidiyeti yönünden rapor alınması;
b)Faturaları kullanan kişi ya da şirket yetkilileri dinlenip, sanığı tanıyıp tanımadıkları, faturaları kimden, hangi ticari ilişkiye dayanarak aldıkları ve faturaların verilmesinde sanığın iştirakinin olup olmadığı konusunda beyanlarının alınması;
c)...’da şirkete ait defter ve belgelerin bu kişilerde bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması,
d) 26.06.2009 tarihinde ... matbaa isimli iş yerinde bastırılan faturaların kimin tarafından teslim alındığının araştırılıp, teslim alma formu imzasının sanığa ait olup olmadığı yönünde rapor alınması,
Sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle hükümler kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
01.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.