22. Hukuk Dairesi 2015/8280 E. , 2016/14235 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davacı avukatı tarafından duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için ....... Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ......... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı sebeple iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu"nun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı Kanun"un 17. maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında kanunda işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir.
Somut olayda, davacı, işverene karşı keşide ettiği 24.04.2012 tarihli yazılı fesih bildirimi ile, “...gördüğüm luzüm üzerine iş bu tarihten itibaren işyerinizden İş Kanunu hükümlerine göre istifa ediyorum. İstifa ettiğimi bildirir gereğinin yapılmasını arz ederim” şeklindeki ifadeleri kullanarak iş sözleşmesini sona erdirmiştir. Dava dilekçesinde ise, gerçek ücret miktarının Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmemesi, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi ve ayrıca emeklilik için yaş dışında kalan koşulları sağlaması sebepleriyle iş sözleşmesinin feshedildiği açıklanmıştır. İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması sebebiyle, davacı tarafın dava dilekçesinde somut fesih sebeplerini bildirmesinde, çelişkili bir yön bulunmamaktadır. Bu halde, istifanın ardındaki gerçek durum üzerinde durulmalıdır. Dosya içeriğine göre, davacının 18.04.2012 tarihli başvurusu üzerine, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunun 18.04.2012 tarihli yazısının düzenlendiği, yazı içeriğinde belirtilen, sigortalılık süresi ve prim gün sayısı itibariyle, davacının 1475 sayılı İş Kanunu"nun uygulanmasına devam olunan 14. maddesinin birinci fıkrasının beş numaralı bendi uyarınca, kıdem tazminatı ödemesine hak kazandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, ücret bordrolarında gösterilen ve Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilen ücret miktarının gerçeği yansıtmadığı hususu mahkemenin de kabulündedir. Bu yön itibariyle de, işçi feshi haklı sebebe dayanmaktadır. Anılan sebeplerle, kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınması gerekirken, dosya içeriğine uygun olmayan gerekçeyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemece, davacı tanıklarına itibarla, fazla çalışma ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, davaya karşı zamanaşımı savunması karşısında hesaplamaya esas alınan tarih aralığında, davacı tanıklarının işyerinde çalışması yoktur. Bu halde, davacı tanıklarının, hesaplama dönemi itibariyle, davacının çalışma koşullarını bilmesi beklenemeyeceğinden, bu yöne ilişkin beyanlarına itibar edilmesi mümkün değildir. Anılan sebeple, davalı tanıklarının beyanlarının nazara alınarak, fazla çalışma ücreti alacağına yönelik talebin değerlendirilmesi gereklidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.