8. Hukuk Dairesi 2011/6339 E. , 2012/2047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tasarrufun iptali
... ile ... ve ... aralarındaki tasarrufun iptali davasının reddine dair Adana 5. Aile Mahkemesinden verilen 05.07.2011 gün ve 1303/757 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, davalı eş ... adına kayıtlı bulunan ...Çelik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketindeki hisselerin ve... ve...plakalı araçların boşanma davasının açıldığı tarihten önce taraflar arasında adli mercilere intikal eden müessir fiile ilişkin şikayet tarihinden sonra davalı eş tarafından muvazaalı olarak diğer davalı ...’ya devredildiğini ileri sürerek, şirket hisselerine ve araç devirlerine ilişkin işlemlerin iptaliyle davalı eş adına eski haline iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davaya bakma görevinin genel mahkemeye ait olduğunu, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacı eşin evden ayrılmadan evvel evde ve bankada saklanan yüklü miktarda altını ve banka hesaplarını boşaltması nedeniyle ekonomik darlığa düşen davalı eşin aile şirketindeki hisselerini kardeşi davalıya satmak zorunda kaldığını, satışın gerçek olduğunu, bedelin banka kanalıyla ödendiğini, araçların satışı yönünden davalı ...’ın husumeti bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın katılma alacağını azaltma kastıyla yapıldığı iddia edilen devirlerin iptaline ilişkin olduğu ve tasfiye sırasında eklenecek değerler olarak nazara alınmasının mümkün bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyize konu dava, Borçlar Kanununun 18.maddesi uyarınca açılmış şahsi hakka dayalı muvazaa nedeniyle şirket paylarının ve araçların devrine ilişkin işlemlerin iptaliyle, eski haline getirilmesi isteğine ilişkindir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Davacı, şahsi hakkına dayanarak ileride açabileceği mal rejiminin tasfiyesi ile hak edebileceği alacağının tahsilini sağlamak amacıyla eldeki davayı açmış, danışıklı olduğunu ileri sürdüğü devirlerin iptali ile davalı eş adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davacının böyle bir davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Muvazaa nedeniyle açılmış bulunan temyize konu davanın kanuni dayanağı BK.nun 18.maddesi olduğuna, davalılar arasında gerçekleştirildiği ileri sürülen muvazaalı işlem davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna göre, uyuşmazlığın çözüm yeri dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemelerdir. Görev kamu düzeni ile ilgili olduğundan iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözönünde bulundurulur. 6100 sayılı HMK.nun Geçici 1.maddesinde bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılan davaların açıldığı tarihte görevli olan mahkemelerce bakılmasına devam edileceği bildirildiğine göre, çekişme konusu şirket hisseleri ve araçların belirtilen değerine göre temyize konu davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle ve yazılı gerekçeyle davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 22.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.