Esas No: 1997/4028
Karar No: 1998/2403
Karar Tarihi: 08.05.1998
Danıştay 6. Daire 1997/4028 Esas 1998/2403 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No: 1997/4028
Karar No: 1998/2403
Davacılar :…,…,…,…,
Karşı Taraf :Kültür Bakanlığı
Davanın Özeti : Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 23.8.1996 günlü, 466 sayılı ilke kararının, yargı kararları ile hukuka uygunluğu saptanan 4.3.1988 günlü, 21 sayılı ilke kararını ortadan kaldırmaya yönelik olduğu öne sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Sit alanı ilan edilen bir bölgede bir parsel sahibi dava açtığında diğer parsellerin durumu değerlendirilemediğinden, sit kararlarının boşlukta kaldığı, korumacılığın gerçekleştirilmediği nedeniyle bu tıkanıklığı çözmek amacıyla dava konusu işlemin tesis edildiği, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …'ın Düşüncesi : Koruma kurulu kararlarının idari yargıda dava konusu olması durumunda bu konuların koruma kurulunca dava sonuçlanıncaya kadar değerlendirilmesinin önlenmesi amacıyla alınan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 4.3.1988 günlü, 21 sayılı ilke kararının iptali ve revizyonu yolundaki Yüksek Kurul kararlarının Danıştay Altıncı Dairesince iptal edildiği gözönünde bulundurulduğunda, dava konusu ilke kararının yargı kararları ile iptal edilen işlemlerle aynı sonucu doğuracak ve 21 sayılı ilke kararının uygulanmasının engeller nitelikte olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle hukuka aykırı olan işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.
Savcı …'in Düşüncesi : Dava, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun 23.8.1996 günlü, 466 sayılı ilke kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları için öncelikli amaç onların korunması ve gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarılmasının sağlanmasıdır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından ilke kararları alınması mevzuat gereğidir.
Öte yandan Anayasa'nın 125.maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. İdari Yargı denetiminin amacı idarenin kanunların verdiği yetkiyi aşması veya kötüye kullanması ya da hukuka ve mevzuata aykırı işlem veya eylem tesis etmesi hallerinde bunları denetlemek suretiyle idareyi hukuk alanı içinde kalmaya zorlamaktır.
Hukuka ve mevzuata aykırı olması nedeniyle bir idari işlemin iptal edilmesine ilişkin karar, geçmişe yürüyerek idareye, iptal edilen idari işlemden önce var olan ve bu işlemle değiştirilmiş bulunan hukuki durumu aynen iade etmek zorunluluğu yükler.
Koruma kurulu kararlarına karşı İdare Mahkemelerinde açılan davaların sonuçlandırılmasından önce kurula yapılan başvuruların değerlendirilmemesini öngören 4.3.1988 günlü, 21 sayılı ilke kararı daha önce de 9.2.1993 günlü, 305 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu kararı ile iptal edilmiş, bu işleme karşı açılan dava sonucunda Danıştay 6.Dairesinin 27.12.1993 günlü, E:1993/1245 K:1993/5891 sayılı kararıyla, bu ilke kararının iptal edilmesi durumunda korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları hakkında yeni bir kurul kararı alınması suretiyle mahkeme kararlarının etkisiz hale gelebileceği gerekçesiyle kültür ve tabiat varlıklarını koruyucu nitelikte olan Yüksek Kurul ilke kararının kaldırılmasında isabet görülmeyerek söz konusu işlem iptal edilmiştir.
Yüksek Kurulun 19.4.1996 günlü,415 sayılı kararı ile tekrar 21 sayılı kararın iptaline karar verilmiş,buna karşı açılan davada da yine Danıştay 6.Dairesinin 17.12.1996 günlü; E:96/1865, K:96/5820 sayılı kararı ile,daha önce verilen ve kesinleşen yargı kararı ile iptal edilen işlemle aynı sonucu doğuracak şekilde tesis edilen işlemin iptaline karar verilmiştir.
Kurulun dava konusu 23.8.1996 günlü,466 sayılı kararı ile de,idare mahkemelerinde iptal davası açılan koruma kurulu kararlarının birden fazla parsel ve parsel sahibini ilgilendirmesi ve Koruma Yüksek Kurulunun uygun görmesi halinde;
a) Diğer parsel sahiplerinin mağduriyetinin önlenmesi amacıyla dava konusu alanla ilgili dava açmayan hak sahiplerine ilişkin konular;
b) Sit alanı sınırları,dereceleri değişikliği,geçiş dönemi yapılanma koşulları ve plan revizyonları gibi genel değerlendirmelerin koruma kurullarında görüşüleceğine karar verilmiştir.
Sit alanı içerisinde bulunan bir parsel için dava açılmış olması halinde,yapılacak yargısal denetimde parselin yanında bütün alanında değerlendirilmesi sit alanlarının niteliği gereği olup,bu bölgede bulunan ve dava açılmamış olan diğer parsellerinin ilke kararıkapsamı dışında kabul edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda,daha önce yargı kararı ile iptal edilen işlemlerle aynı sonucu doğuran dava konusu ilke kararında hukuka uyarlık bulunmadığından iptali gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun 23.8.1996 günlü, 466 sayılı ilke kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu ilke kararı ile idare mahkemelerinde iptal davası açılan koruma kurulu kararlarının birden fazla parsel ve parsel sahibini ilgilendirmesi ve Koruma Yüksek Kurulunun uygun görmesi halinde;
a) Diğer parsel sahiplerinin mağduriyetinin önlenmesi amacıyla dava konusu alanla ilgili dava açmayan hak sahiplerine ilişkin konular;
b)Sit alanı sınırları, dereceleri değişikliği,geçiş dönemi yapılanma koşulları ve plan revizyonları gibi genel değerlendirmelerin koruma kurullarında görüşüleceğine karar verilmiştir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 3.maddesinde "tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlar olarak tanımlanan sit alanları için öncelikli amaç bu alanların korunması, gelecekte oluşabilecek değişikliklerin etkisinde kalarak yok olmalarına engel olunması ve mevcut şekliyle gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarılmasının sağlanmasıdır. Bu amacın gerçekleştirilmesi doğrultusunda Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından ilke kararları alınması mevzuat gereğidir.
Anayasa'nın 125.maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır. İdari yargı denetiminin amacı idarenin idare hukuku alanı ve yasa çerçevesi içinde kalmasını sağlamak, idarenin kanunların verdiği yetkileri aşması veya kötüye kullanması ya da hukuka ve mevzuata aykırı işlem tesis etmesi hallerinde bu eylem ve işlemleri yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden denetlemek suretiyle idareyi hukuk alanı içinde kalmaya zorlamaktır.
Hukuka ve mevzuata aykırı olması nedeniyle bir idari işlemin iptal edilmesine ilişkin karar, geçmişe yürüyerek sakat idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırır ve idareye iptal edilen idari işlemden önce var olan ve bu işlemle değiştirilmiş bulunan hukuki durumu aynen iade etmek zorunluluğu yükler.
Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu'nun 4.3.1988 günlü, 21 sayılı ilke kararı ile koruma kurulu kararlarının iptali istemiyle idari yargıda dava açılması halinde bu konularda koruma kurullarının yeni bir karar vermesinin engellenmesi suretiyle idarenin hukuka uygun davranması öngörülmüş bulunmaktadır. Yüksek Kurulun anılan ilke kararının iptali yolundaki 9.2.1993 günlü, 305 sayılı kararına karşı açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 27.12.1993 günlü, E:1993/1245,K:1993/5891 sayılı kararıyla, bu ilke kararının iptal edilmesi durumunda korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları hakkında yeni bir kurul kararı alınması suretiyle mahkeme kararlarının etkisiz hale gelebileceği gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Yüksek Kurul'un 19.4.1996 günlü, 415 sayılı kararı ile, yine 4.3.1988 günlü, 21 sayılı ilke kararının iptaline karar verilmiş, buna karşı açılan davada Danıştay Altıncı Dairesinin 17.12.1996 günlü, E:1996/1865; K:1996/5820 sayılı kararıyla, davalı idarece 21 sayılı ilke kararının tümüyle iptal edilmediği,19.4.1996 günlü, 431 sayılı ilke kararı ile revize edilerek, idare mahkemelerinde iptal davası açılan parsel ölçeğini içeren kurul kararlarının idare mahkemelerinde görüşülmesi sonuçlanmadan yeniden ele alınmasının engellendiği öne sürülmekte ise de, Danıştay Altıncı Dairesi kararında koruma kurulunun parsel ölçeğinde aldığı kararlarla daha büyük alanları kapsayan düzenleyici nitelikteki kararlar arasında herhangi bir ayırım yapılmadığı nedeniyle daha önce verilen ve kesinleşen yargı kararıyla iptal edilen işlemle aynı sonucu doğuracak şekilde tesis edilen işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare tarafından, bir alanın sit olarak ilanından sonra bir parsel sahibinin kendi parseli için dava açması halinde, bu davanın başka bir parsel için emsal teşkil etmemesine karşın,21 sayılı ilke kararı gereği diğer parsellerin durumunun incelenemediği, aynı durumda sit sınırında veya derecelerinde yapılması gereken değişikliklerin değerlendirilemediği,bu nedenle sit kararlarının boşlukta kaldığı, korumacılığın gerçekleşemediği belirtilerek dava konusu ilke kararının alındığı öne sürülmektedir.
2863 sayılı Yasa uyarınca sit alanları belirlenirken, inceleme yapılan bölgenin belirlenen sınırlarına göre gerekli değerlendirmelerden sonra sitin oluştuğu sonucuna varılması halinde bölgenin bütünü içerisinde yeralan parsellerin ayrı ayrı ve bütünden ayrık olarak sit özelliği taşıyıp taşımadığının saptanmasına olanak bulunmadığı gibi aksine bir yorumun işin özüne ve sit alanlarının niteliği gereği yasanın bütüncül koruma amacına da uygun düşmeyeceği tartışmasızdır.Bu durumda sit alanı içerisinde bulunan bir parsel için dava açılmış olması halinde, yapılacak yargısal denetimde parselin yanında bütün alanın da değerlendirilmesi gerektiğinden, bu bölgede bulunan ve dava açılmamış olan diğer parsellerin 21 sayılı ilke kararı kapsamı dışında kabul edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle daha önce verilen ve kesinleşen yargı kararları ile iptal edilen işlemlerle aynı sonucu doğuracak nitelikteki dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin İPTALİNE, aşağıda dökümü yazılı ….TL.yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine 8.5.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.