Esas No: 2022/5273
Karar No: 2022/5973
Karar Tarihi: 19.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/5273 Esas 2022/5973 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İstanbul 11. Tüketici Mahkemesi'nde görülen bir davada, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL munzam zarardan doğan alacak talebi reddedilmiştir. İstinaf başvurusunun kabul edilmemesi üzerine yapılan temyiz başvurusu da dava konusu alacak miktarının temyiz kesinlik sınırı altında kalması nedeniyle reddedilmiştir. Karşı oy ise, dava konusu alacağın belirsiz alacak davası niteliğinde olması ve alacağın tamamına ilişkin temyiz kesinlik sınırının dikkate alınması gerektiği yönündedir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 6100 sayılı HMK'nın 346/2, 362/1-a ve 366. maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 11. Tüketici Mahkemesi’nce verilen 28.01.2021- 14.09.2021 tarihli ve 2020/3 E. - 2021/37 K. sayılı asıl ve ek kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne-esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 30.05.2022 tarih ve 2021/1930 E. - 2022/808 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle 6100 sayılı Kanunun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL munzam zarardan doğan alacak talebine ilişkindir. Karar tarihi olan 26.05.2022 itibariyle Bölge Adliye Mahkemesi temyiz kesinlik sınırı 107.090,00 TL olup bu meblağın altında kalan hükümlerin 6100 sayılı HMK'nın 362/1-a. bendi uyarınca kesin nitelikte olduğu, mahkemece davanın reddine karar verildiği, dosyada yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacının munzam zararının 53.453,00 TL olduğunun belirlendiği, her ne kadar davacı tarafca bilirkişi raporları kabul edilmeyip zararının daha fazla olduğunu iddia edilmekte ise de bu konuda temyiz sınırının üzerinde bir bedel belirtmediği gibi, bu iddiasına dayanak olarak bir belge veya bilgi de ibraz etmediği, bu hali ile davacı taraf için reddedilen 1.000,00 TL’nin temyiz kesinlik sınırı altında kaldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK'nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanun'un 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden REDDİNE, işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19/09/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydı ile dilekçede 1.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle Mahkemece hesaplanacak munzam zararın tahsili istemine ilişkin dava, HMK 107 maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince davacı zararının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,
Davacı vekilinin vaki istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan red edilmiş,
Davacının temyiz kanun yolu istemi de dava konusu alacak miktar itibariyle temyiz kesinlik sınırı altında kaldığı gerekçesiyle oyçokluğu ile red edilmiştir.
Alacak istemi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin olduğuna ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgili olup, temyiz kesinlik sınırı belirlenirken dava konusu edilen alacağın değeri dikkate alınır. Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil HMK 362/2 maddesine göre alacağın tamamına göre belirlenir.
Davacı vekili işbu davada dava dilekçesinde 1.000,00 TL değer göstermek suretiyle munzam zararının tahsilini istemiş olup bu hali ile dava HMK 107 maddesinde belirtilen belirsiz alacak davası niteliğindedir. Belirsiz alacak davasında alacağın bir kısmının dava edilmesi ve Mahkemece bu alacağa ilişkin davanın tümden reddedilmiş olması halinde davacı yönünden kararın kesin olduğundan söz edilemez. (Yargıtay 11. HD. 16.06.2011 tarih 2019/14775 E., 2011/7343 K., 11.01.2010 tarih 2008/8695 E., 2010/154 K. Ve 09.01.2017 tarih 2016/796 E., 2017/108 K. vb. sayılı kararlar)
Açıklanan nedenle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kesin nitelikte bulunmadığından kararın esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile temyiz isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.