5. Ceza Dairesi 2020/1537 E. , 2020/11673 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet, resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek
HÜKÜM : Zincirleme basit zimmet suçundan mahkumiyet, resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan beraat
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Hazine vekilinin 27/10/2015 tarihli dilekçesi ile katılma isteminde bulunarak sadece sanık hakkında resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan verilen beraat hükmünü temyiz ettiği, CMK"nın 260/1. maddesine göre zimmet suçundan katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma ve katılma talep etme hakkının bulunması karşısında, aynı Yasanın 237/2 ve 3628 sayılı Kanunun 18. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak Hazinenin katılma isteminin zimmet suçuyla sınırlı olarak KABULÜNE, sanık hakkında resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan açılan kamu davasında katılan sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan, bu nedenle bahse konu suçtan kurulan hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşılan Hazinenin, vekili aracılığı ile yapmış olduğu temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, başvurularının kapsamına göre incelemenin sanık müdafin zimmet suçundan kurulan mahkumiyet, O yer Cumhuriyet savcılarının ise sanık lehine olmak üzere zimmet suçundan kurulan mahkumiyet, aleyhe olarak resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık hakkında resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan, O yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanık hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın 2010/10-1297 ilam sayılı dosya hükümlüsüne yönelik eylemleri dışındaki fiilleri bakımından yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
2010/10-1297 ilam sayılı dosya hükümlüsünden tahsil edilen parayı tanık ..."in teslim aldığı, adı geçen tanığın parayı sanığa verdiğini ispatlayamadığı, sanığın ise aşamalarda istikrarlı olarak suçlamayı kabul etmediği, bu itibarla söz konusu eylem yönünden sanığın savunmasının aksine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmek suretiyle, Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 92. maddesine göre, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşlerine Ait Yönetmeliğin bu Yönetmeliğe aykırı olmayan hükümlerinin adli yargı ilk derece ceza mahkemelerinde de uygulanacağı, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 16/1. maddesindeki "Tutanak yazıcıları, mübaşirler bir muamelenin yapılması için ödenmesi gerekli harç ve masrafları iş sahiplerinden alamazlar" ve aynı Yönetmeliğin 17. maddesinde ise "Harç ve yargılama masraflarının tahsili işi kendisine verilmiş olan kalem şefi (yazı işleri müdürü) veya muavini vazife sebebiyle yerlerinden ayrıldıkları zaman iş sahiplerinin beklememesi için tedbir alırlar, bu tedbirleri reis veya hakimin tasvibine arzederler" biçimindeki düzenlemeler ve para cezalarının mesai saatleri dışında ilk mesai saatinde maliye veznesine yatırılmak üzere tahsil edilebileceğini düzenleyen ... Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 05/03/2003 tarihli ve 10518 sayılı genelgesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 18/10/2011 tarihli ve 6 numaralı genelgesi nazara alındığında; suç tarihlerinde ... Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz Bürosunda katip olan ve para tahsil etme görev ve yetkisi bulunmayan sanığın, mesai saatleri içerisinde infaz için adliyeye getirilen ve para cezasının Maliyeye yatırılacağını bilebilecek durumda olan hükümlülerden ve yakınlarından teslim aldığı para cezalarını Maliye veznesine yatırmayarak mal edinmesi şeklinde gerçekleşen ve sübut bulan eylemlerinin yasal tevdi unsurunun bulunmaması sebebiyle TCK’nın 155/2, 43/1. maddelerinde düzenlenen zincirleme şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenen bir kısım eylemlerin zincirleme nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu nazara alınmadan basit zimmet suçundan hüküm kurularak eksik ceza tayini,
Yüklenen suçu TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesinin uygulanması sırasında hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu bentteki hak ve yetkilerin tamamını kullanmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sadece ""kamu görevlerinden yasaklanmasına"" biçiminde sınırlı uygulama yapılması,
TCK"nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının değerlendirilmesi lüzumu,
Kanuna aykırı, O yer Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 29/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.