4. Hukuk Dairesi 2012/3481 E. , 2012/5942 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ...... tarafından, davalı ......ilik AŞ. adına imtiyaz sahibi ...... ve diğeri aleyhine 01/11/2010 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30/12/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davacı ve davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, davalı şirkete ait Zaman isimli gazetenin 14/10/2009 tarihli sayısında ... tarafından kaleme alınan yazıda “Savcıların katıldığı iftardan “......” çıkmaz” başlığı ile resmi de kullanılarak, kamuoyunda ...... adı ile adlandırılan silahlı terör örgütünün şüpheli ve sanıklarını koruyan, bu soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları ve davaya bakan hakimlerin görevden alınması için uğraşan, yüksek kurulda bu örgütün işlerini takip eden, kirli ve derin ilişkiler içerisinde bulunan, görevini kötüye kullanan şüpheli ve karanlık kişi olarak gösterildiğini, başlığın dahi kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu, ...... ......i’nin verdiği iftar yemeğine katılan hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile ilgili görüş açıklamadığını, haberde kullanılan ifadelerin abartılı ve gerçek olmadığını belirterek, davalıların manevi tazminatla sorumlu tutulmalarını istemiştir.
Davalılar, yazının haber verme hakkı sınırları içerisinde kalıp, hukuka ve haberin veriliş anındaki görünen gerçekliğe uygun olduğunu, davacıya hakaret kastı ile hareket edilmediğini, haber içeriğinde davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde tek kelime dahi kullanılmadığını, haberin güncel olup, kamu yararı ve toplumsal ilgi konu ve haber arasında düşünsel bağ ve görünen gerçeklik ilkelerine uygun olduğunu belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece; iftar yemeğine katılan hakim ve cumhuriyet savcılarının bu tasarruflarının yıpratma kampanyası ile speküle edildiği eleştirilirken, haber ile hiç ilgisi olmayan söz konusu başlığın kullanılması suretiyle davacının fotoğrafının da izinsiz olarak kullanılıp iftar yemeğine katılımla ilgili açıkça karşı görüş bildiren ve bu hususta etkin tavır sergileyen kişi olarak yansıtılması yanında ...... sanığı olarak ifade edilen E.A. ile aynı karede gösterildiği belirterek yazının devamında “Uyuşturucu baronu”, “...... ticareti yapan çete üyesi” ya da “...... sanığı” ile iş tutarken yakalananlarla iftar yemeğine katılanları bir tutmanın yanlış olduğu ifade edilirken, normal bir okuyucunun davacının söz konusu kimlikli şahıslarla iş birliği içerisinde olduğu izlenimini uyandıran kişi olduğu şeklinde algılamasına sebebiyet verildiği davacıdan izinsiz olarak resminin kullanılması suretiyle en temel hak olan kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle istemin bir bölümü kabul edilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu yazıda genel olarak, ...... ...... Müdürlüğü"nün verdiği iftar yemeğine katılan hakim ve cumhuriyet savcılarının bu eylemleri nedeniyle, yürüttükleri yargılamalarda reddi hakim talebiyle karşılaşmaları ve bir kısım milletvekilleri tarafından bu yemeğin meclis gündemine taşınması suretiyle yemekte çekilen fotoğrafların yıpratma kampanyası ile speküle edilmesi eleştirilmiştir. Bu eleştiri yapılırken daha önce davacı tarafından HSYK görüşmeleri sırasında sunulduğu iddia edilen kararnamenin ve öncesinde yaşanan bir takım gelişmelerin yazı içeriğinde ayrıntı biçiminde yer aldığı, kararnamede ...... Bakanlığı tarafından hazırlanan taslak dışında, özel yetkili hakim ve savcıların görev yerlerinin değiştirilmesini istediği yönünde haberlerle gündeme gelen davacının kamuoyuna malolmuş fotoğrafının kullanıldığı, davaya konu başlık ve yazı birlikte incelendiğinde davacının iftar yemeğine katılımla ilgili açıkça karşı görüş bildiren ve bu hususta etkin tavır sergileyen kişi olarak yansıtılmadığı, başlığın okuyucunun dikkatini çekmeye yönelik olduğu, başlıkla yazı içeriği arasında düşünsel bağlılık unsurlarının korunduğu, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kanaatine varılan bölümünün haberin bütünlüğü içinde ayrıntı niteliğinde kaldığı, haberin veriliş biçimine göre özle biçim arasındaki dengenin davacı aleyhine bozulmadığı davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde her hangi bir nitelendirmenin yapılmadığı, bu haliyle yazıda hukuka aykırılık unsurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/04/2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 09/04/2012