Esas No: 2021/1642
Karar No: 2022/6076
Karar Tarihi: 20.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1642 Esas 2022/6076 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı ve davalı arasındaki ticari ilişkiye dayanan borç anlaşmazlığı nedeniyle, Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen karar istinaf edilmiş ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi, istinaf isteminin esastan reddine karar vermiştir. Bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunda, davacı tarafın davalının kayıtlarına tam yansıtılmayan ödemelerle ilgili iddiaları ele alınmamış, bilirkişi raporunda yeterli inceleme yapılmamış ve eksik incelemeye dayalı bir karar alınmıştır. Bu nedenlerle Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemesi kararını bozmuş ve dava dosyasının ilk derece mahkemesine geri gönderilmesini kararlaştırmıştır. Hükümde belirtilen kanun maddeleri: HMK'nın 353/b-1 ve 373/1.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31.10.2018 tarih ve 2017/31 E. - 2018/967 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce verilen 27.10.2020 tarih ve 2019/547 E. - 2020/912 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında uzun süredir ticari ilişki bulunduğunu, cari ilişkiden kaynaklanan borca mahsup edilmek üzere davacı şirket adına kayıtlı ... İli Toroslar İlçesi Osmaniye Mah. ... ada ... parselde 17-18-19-20-21 sayılı bağımsız bölümlerin değeri toplam 1.450.000,00 TL kabul edilerek davalıya devri konusunda tarafların anlaştığını, taşınmazların tapu devrinin davalı şirketin sahibi ... ...'a yapıldığını, resmi senette taşınmazların değerinin toplam 260.000,00 TL gösterildiğini, ancak gerçek değerin 1.450.000,00 TL olduğunu, bunun dışında davalı şirkete POS cihazı ve makbuz karşılığı elden 573.000,00 TL ödendiğini, bunun 275.000,00 TL'sinin davalının hesaplarına yansıtılmadığını, 98.000,00 TL tutarında iade faturası düzenlendiğini, bunların 42.000,00 TL'sinin davalının hesabına alınmadığını, bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalıdan 400.000,00 - 500.000,00 TL civarında alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 50.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, ... ...'ın davalı Seyhan Hazır Beton San. Nak. Taş. Paz. Tic. Ltd. Şti.’nin %50 pay sahibi ortağı olduğunu, ... Toroslar İlçesi ... ada ... parsel 17-18-19-20-21 sayılı bağımsız bölümlerin davacı tarafın ileri sürdüğü gibi davacının davalı şirkete olan borcunun ödenmesi amacıyla değil bizzat ... ... tarafından yatırım amaçlı satın alındığını, davacı tarafın taşınmazların değerinin daha yüksek olduğu şeklindeki iddiasının sözleşmede bizzat taraf olması ve “hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak hak talebinde bulunamaz” ilkesi gereğince dinlenmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ... Toroslar ... ada ... parsel 17-18-19-20-21 bağımsız bölümlerin tapu kaydına göre davacı şirket tarafından davalı şirkete değil, davalı şirketin ortağı ... ...’a satış yoluyla devredildiği, resmi senede göre satış bedelinin ödendiği, ayrıca satış bedelinin toplam tutarının 260.000,00 olarak gösterildiği, sözleşmede davacı şirketin taraf olarak yer almadığı, davacının kendi akidi olduğu resmi senetteki kayıtların aksini sahtelik iddiasıyla veya imzası ikrar veya ispatlanan yazılı belge ile ispatlayabileceği, bu hususta davacının yazılı bir belge sunmadığı, taşınmazların davacı şirketin borcuna mahsuben devredildiğine ilişkin davalı defterlerinde bir kayıt bulunmadığı, bu iddianın davalı tarafça başından itibaren reddedildiği, bu nedenlerle bu taşınmazların davacının borcundan mahsubu gerektiği yönündeki iddianın kabul edilmediği, bunun doğal sonucu olarak davacı defterlerindeki taşınmaz satışına dayanan 1.450.000 TL ödeme kaydının da bir değeri olmadığı, her iki tarafın defterlerindeki diğer kayıtlar esas alındığında ticari ilişki nedeniyle davacının davalıya fazla ödeme yaptığı hususunun ispatlanamadığı, aksine davacının davalıya bakiye 125.378,48 TL borcu bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda aşağıda belirtilen hususlar dışında bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve davacı yanın, kendisine ait 5 adet taşınmazı davalı şirkete olan cari hesap borcundan mahsup edilmek üzere davalı şirketin yetkilisine devrettiğini ispat edememiş olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin karara yönelik davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Ancak davacı yanın alacağını dayandırdığı vakıalar yukarıda zikredilen hususla sınırlı olmayıp, davacı yan, bunun dışında, davalıya gerek nakit gerekse de banka kartlarıyla ve çekle yaptığı ödemelerin davalı kayıtlarına tam olarak yansıtılmadığını, keza davalıya toplam 98.000.-TL tutarında iade faturası düzenlemelerine rağmen davalının bu faturaları da kayıtlarına tam olarak yansıtmadığını ileri sürmüş ve bu hususu ispat zımmında bir takım belgeler ibraz etmiştir. Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş ise de, bilirkişi raporunda, davacı yanın zikredilen iddiaları bakımından usulüne uygun ve denetime açık bir inceleme yapılmamış, ispat zımmında sunulan belgeler iddiaları karşılar şekilde incelenmemiştir. Bu itibarla, mahkemece, taraflarca yukarıda zikredilen iddialar bakımından sunulan delillerin bilirkişi marifetiyle denetime açık bir şekilde incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.