8. Hukuk Dairesi 2012/820 E. , 2012/2010 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil, tazminat ve elatmanın önlenmesi
Davacılar-karşı davalılar ... ve müşterekleri ile davalı-karşı davacı Hazine, davalılar ... ve müşterekleri, Yukarı Sülmenli Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali, tescil , tazminat ve elatmanın önlenmesi davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Arguvan Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.06.2011 gün ve 95/82 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi bir kısım davacılar-karşı davalılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.03.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacılar-karşı davalılar ... ve müşterekleri vekili Avukat ... Tüfenkçi ve karşı taraftan davalı Hazine vekili Avukat ... geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl ve birleşen 9 dosyada davacılar vekili, Bozburun köyünde 1673 mera parseli olarak sınırlandırılan taşınmazda bir kısım yerin eklemeli 50 yılı aşkın vekil edenlerinin ayrı ayrı zilyetliğinde olduğunu, mera olmadığını açıklayarak bu kısımların 1673 parselden tefriki ile tarım arazisi olarak vekil edenleri adına ayrı parsel numaraları ile tapuya tescillerine karar verilmesini istemiştir. Yargılama sırasında vekilin bir kısım gerçek kişilerle ilgili vekillikten çekilmesi üzerine bu gerçek kişilere usulüne uygun tebligat yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Hazine tarafından açılan birleşen dosyaya verdikleri cevapta ise; davaya konu yeri sürmediklerini ve gösterdikleri yerin başka yerler olduğunu açıklayarak Haznenin davasının reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Davalı ... Tüzel Kişiliği temsilcisi, taşınmazı mera olması sebebiyle davanı reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın mera niteliğinde ve zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğunu açıklayarak gerçek kişiler tarafından açılan davaların reddine karar verilmesini savunmuş, 16 gerçek kişi aleyhine açtıkları davada ise; 1673 mera parselini sürüp ekmek suretiyle yapılan işgalin mahkeme tarafından tesbit dosyalarında belirlendiğini, mera vasfının bozulmasına sebep olduklarından davalıların elatmalarının önlenmesi ile 10.506,50 TL ürün bedeli ile birlikte keşifte belirlenecek eski hale getirme bedelinin de davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 22.4.2010 tarihli yargılama oturumunda talebini ıslah ile ürün bedeli miktarını 13.387,98 TL.’ye yükseltmiştir.
Mahkemece, Bozburun Köylüleri olan davacı-karşı davalı gerçek kişiler ..., ..., ... oğlu ..., ... oğlu ...,..., ..., ..., Abdullah oğlu ..., ... ve ...’in Hazine ve Yukarı Sülmenli Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açtıkları tapu iptali ve tescil davalarının tamamının reddine, Hazinenin açmış olduğu birleşen davada ise davalı gerçek kişilerin elatmalarının önlenmesine, A-813,60 TL ürün bedeli ile 5.491,44 TL eski hale getirme bedelinden oluşan toplam 6.305,04 TL"nin dava tarihi olan 09.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı-karşı davacı ...’den, 1.803,62 TL ürün bedeli ile 12.173,60 TL eski hale getirme bedelinden oluşan toplam 13.977,22 TL"nin dava tarihi olan 09.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı-karşı davacı ...’den, 258,09 TL ürün bedeli ile 1.909,44 TL eski hale getirme bedelinden oluşan toplam 2.167,53 TL"nin dava tarihi olan 09.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı-karşı davacı ... "ten, 1.741,74 TL ürün bedeli ile 11.755,92 TL eski hale getirme bedelinden oluşan toplam 13.497,66 TL"nin dava tarihi olan 09.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı-karşı davacı ...’den, 347,42 TL ürün bedeli ile 2.344,95 TL eski hale getirme bedelinden oluşan toplam 2.692,37 TL"nin dava tarihi olan 09.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı-karşı davacılar ... ve ...’den, 1.493,01 TL ürün bedeli ile 10.077,14 TL eski hale getirme bedelinden oluşan toplam 11.570,15 TL"nin dava tarihi olan 09.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı-karşı davacılar ...ve ...’den, 3.488,76 TL ürün bedeli ile 23.547,46 TL eski hale getirme bedelinden oluşan toplam 27.036,22 TL"nin dava tarihi olan 09.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı-karşı davacı ...’den, 1.444,19 TL ürün bedeli ile 9.747,61 TL eski hale getirme bedelinden oluşan toplam 11.191,80 TL"nin dava tarihi olan 09.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı-karşı davacı ...n’dan, 1.997,46 TL ürün bedeli ile 13.481,90 TL eski hale getirme bedelinden oluşan toplam 15.479,36 TL"nin dava tarihi olan 09.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı-karşı davacı ...’ten tahsili ile davalı-birleşen dosyada davacı Hazineye ödenmesine, Hazinenin iş bu hüküm fıkrasının yukarıdaki 2. bendinde adları geçen davalı-karşı davacıların dışındaki davalılar ... oğlu ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... aleyhine açmış olduğu davanın ispatlanamaması sebebiyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, bir kısım davacı-birleşen dosyada davalı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, gerçek kişilerin Hazine aleyhine açtıkları dava bakımından eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddeleri gereğince açılan sınırlandırmanın iptali ve tescil, Hazinenin açtığı dava bakımından ise meranın işgali sebebiyle meraya elatmanın önlenmesi ve eski hale getirmeden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.
Gerçek kişiler tarafından açılan sınırlandırmanın iptali davasında mahkemece davaların reddine karar verilmiş, davada vekille temsil edilen gerçek kişiler bakımından hüküm, dava edilen ve ekip biçilen yerlerin 1673 parsel içinde kalmadığı, hatta ... bakımından yapılan ikinci keşifte dava konusu yerin 1673 parsel içinde olmadığının belirlendiği ileri sürülerek temyiz edilmiştir. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, 1673 parselin mera niteliğinde olduğu, 6.6.2005 tarihli keşifte gerçek kişiler ..., ... ..., , ... oğlu ...,..., ... oğlu ..., ...’in bizzat hazır bulundukları ve kullandıkları yeri mahkeme heyetine gösterdikleri, vekilleri tarafından asillerin beyanlarına katıldığının bildirildiği, mahalli bilirkişiler ve tanıklar tarafından da gösterilen yerlere göre beyanda bulunulduğu, teknik bilirkişilerin 14.6.2005 tarihli rapor ve eki krokisinde bu gösterilen yerler ölçülerek ayrı ayrı gerçek kişilerin kullanımında olduklarını iddia ettikleri yerler miktarları ile belirtilerek, yerlerin 1673 mera parseli sınırları içinde oldukları açıklandığına göre bir kısım davacı-birleşen dosyada davalı gerçek kişiler vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün gerçek kişiler tarafından sınırlandırmanın iptali ve tescil talebi ile açılarak redde karar verilen bölümünün ONANMASINA,
Hazine tarafından açılan meraya elatmanın önlenmesi ve tazminat ile ilgili dava bakımından kabule yönelen temyiz isteğine gelince; mera, bir veya birden fazla köy halkına bağımsız ya da birlikte kullanmak üzere tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis kararı olmamasına rağmen kadimden bu yana hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin, mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruf hakları bulunmayan taşınmazlardır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında, kamu malı niteliğindeki mera yaylak ve kışlaklar, özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanmaz, sınırları daraltılamaz (Mera Kanunu 3 ve 4.madde). Meralar, Devletin sadece nezaret ve muhafaza yetkisi bulunup, tahsis şekli keyfi bir şekilde değiştirilemez. Meraların tahsis amacının nasıl ve hangi yol izlenerek değiştirileceği 4342 sayılı Mera Kanununun 14 ve 15. maddelerinde düzenlenmiştir.
Meraların kuru mülkiyeti Hazineye, yararlanma hakkı köy ve belediyelere ait bulunduğundan, yararlanma hakkı olan köy ve belediyeler yoksun kaldıkları yararlanma nedeniyle haksız elatmanın kaldırılmasını, hayvanlarının yararlanamaması sebebiyle ot bedelini isteyebilirler. Mülkiyet hakkı sahibi olan Hazine ise, haksız elatmanın giderilmesi ve bunun dışında 4342 sayılı Mera Kanununun 4/4 maddesine dayanarak meralarda meydana gelen tahribat sebebiyle eski hale getirme masraflarını haksız eylem sahibinden alabilirler.
Temyize konu 1673 parselin mera niteliğinde olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık bilirkişi raporunda ayrı ayrı harflerle gösterilen kısımların dava tarihinden önce davalı gerçek kişiler tarafından kullanılıp kullanılmadığı noktasındadır. Gerçek kişiler tarafından taşınmaz üzerinde hak iddia edilmesi halinde taşınmaza müdahalelerinin kabul edilmesi doğru görülebilir. Ancak somut olayda, Hazine tarafından 11.6.2004 tarihinde mahkemeye başvurularak Arguvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/3 ila 2004/18 Değişik iş esas dosyalarında her bir gerçek kişinin kullandıkları yerin tespiti ile meranın eski hale getirilmesi için gerekli tazminat bedellerinin hesaplanması istenmiş, mahkemece aynı gün mahallinde keşif yapılmış, mahalli bilirkişi..., kimin ektiğini bilmediğini, Hazine tanıkları ...ile ... ise “…Bozburun köylülerinin ektiğini, şahıs olarak kimin ektiğini bilmediklerini…” ifade etmişler, Yukarı Sülmenli köyü muhtarı Mehmet Sevilmiş de “evveli mera olan taşınmazın iki yıldır ekildiğini ama kimin ektiğini bilmediğini, bu dosyalar sebebi ile 16 şahsın ektiğini duyduğunu” açıklamıştır. Teknik bilirkişiler 24.6.2004 tarihli raporlarında genel olarak yeri 674.755 m2 olarak göstermiş ve ekili olduğunu, uzman ziraat mühendisi bilirkişi de 29.6.2004 tarihli raporunda aleyhine tesbitte bulunulan kişinin işgal ettiğini yazarak taşınmazın tamamından elde edilecek net gelirin 10.506,50 TL olduğunu belirtmiştir. Bu tespit dosyaları doğrultusunda Hazine tarafından 9.11.2004 tarihinde 2004/99 Esasında açılan elatmanın önlenmesi ve tazminat davasının gerçek kişiler tarafından açılan dava dosyası ile birleştirilmesi üzerine 6.6.2005 tarihinde yapılan keşif sonunda alınan teknik bilirkişi ve uzman ziraatçi bilirkişi raporları doğrultusunda karar verilmiştir. Hazinenin davasına esas teşkil eden tesbit dosyalarında 1673 parsel içinde sürülü alan genel olarak gösterilerek tesbiti yapılmış, bu alan içinde kimin ne miktar yer kullandığı net olarak belirtilmemiştir. Eski hale getirme bedelinin de taşınmazın tamamı için 10.506,50 TL olarak belirlendiği görülmektedir. Temyize konu dosyada ise gerçek kişilerin açtıkları davada dava konusu ettikleri yerler üzerinden hareketle belirlemeler ve hesaplamalar yapılmış, yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Görüldüğü gibi Hazinenin elatmanın önlenmesi ve tazminat talebine konu yer ile gerçek kişilerin davalarına konu yerlerin aynı yerler olup olmadıkları tereddüte yer bırakmayacak şekilde anlaşılamadığı gibi krokilerin incelenmesinde de tesbit dosyasındaki krokiler ile eldeki dosyada krokiler arasında 1673 parsel içinde bir takım farklı belirlemeler olduğu görülmektedir. Bu hususta gerçek kişiler vekilinin gerek birleşme öncesi gerek sonrası gerekse tesbitler sırasında vekil edenlerinin ektiğinin ifade edilmediğini, vekil edenlerinin ekmediğinin de yargılama sonunda ortaya çıkacağını açıklayarak savunmada bulunduğu anlaşılmaktadır. Hazine tarafından açılan davada 1673 parsel içinde tespit dosyaları içinde gösterilen krokide ekilip sürüldüğü bildirilen yerin hangi kısmının, kim tarafından ne zaman ekilip sürüldüğü açık şekilde belirlendikten sonra bu kısımlar için ayrı ayrı süren kişiler aleyhine eski hale getirmeden kaynaklanan tazminat isteğinde bulunulabilir. Toplu şekilde, belirlenen yerin tamamı bakımından gerçek kişiler aleyhine müştereken ve müteselsilen tazminat istenmesi doğru değildir. İspat yükü üzerinde bulunan Hazinenin, gerçek kişilerin açtıkları sınırlandırmanın iptali ve tescil davasında gösterilen yerlerden hareketle, bu yerlerin, Hazinenin açtığı elatmanın önlenmesi ve tazminat davasındaki yerler olduğunu ispat etmeden, salt gerçek kişilerin hak iddia etmiş olmalarının, elattıklarının kabulü ve tazminatı gerektirdiği gerekçesi de yerinde görülemez. Hazinenin açtığı davanın bir kısım gerçek kişilerle ilgili olarak ispat edilememesi sebebiyle reddedilmiş olması da bu durumun bir sonucudur. Tüm bu açıklamalar dikkate alınarak ekilen yerin tesbit dosyalarında krokide bir bütün olarak gösterilmiş, hangi kişinin nereyi kullandığı belli olmadığından, yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından da bir açıklama ve yer gösterme yapılmadığından, Hazine tarafından açılan elatmanın önlenmesi ve tazminat davasının reddine karar verilmesi gerekirken bu 16 adet gerçek kişinin genel olarak sürdükleri toplam miktardan hareketle, gerçek kişilerin açtıkları sınırlandırmanın iptali ve tescil davasında belirlenen yerlerle aynı yerler olduğu kabul edilerek yazılı şekilde kısmen kabule karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenle davacı birleşen dosyada davalı gerçek kişiler vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna uygun bulunmayan hükmün Hazinenin açtığı elatmanın önlenmesi ve tazminat davası bakımından 6100 sayılı HMK.nun
Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,75 TL"nin temyiz eden bir kısım davacılar- karşı davalılar ... ve müştereklerinden alınmasına 20.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.