8. Hukuk Dairesi 2012/674 E. , 2012/2008 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair Ankara 11. Aile Mahkemesinden verilen 14.06.2011 gün ve 604/838 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.03.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı ... bizzat ve vekili Avukat Ersan Yücel ve karşı taraftan davacı ... bizzat ve vekili Avukat Ayşe Yaprak Tuğlu geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, davalı adına kooperatif hissesi olarak alınan ve mesken olarak daha sonra tapuya tescil edilen dava konusu taşınmazın edinilmesinde vekil edeninin ödemelere katkısının olduğunu açıklayarak tapu iptali tescil olmadığı takdirde alacak isteğinde bulunmuştur.
Davalı ... vekili, kooperatif hissesinin evlilik öncesi alındığını, davacının katkısı olmadığını, davacının gelirini kendisi için harcadığını, ayrıca ortak tapuya tescil edilen iki taşınmaz daha olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davasının kabulü ile 89.182,50 TL katkı payı alacağı ile 37.125 TL katılma alacağının toplamı 126.307,50 TL"nin 1.000 TL bakımından dava, 88.182,50 TL yönünden ıslah ve 37.125 TL için ise, karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 15.10.1994 tarihinde evlenmişler, 30.01.2006 tarihinde açılan boşanma davasının 18.02.2009 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Taraflar başka bir mal rejimini seçmediklerinden (4722 s. K. m. 10, TMK m.202) 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi gereğince 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten boşanma davasının açıldığı ve mal rejiminin sona erdiği 30.01.2006 tarihine kadar TMK.nun 225. maddesi uyarınca edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava konusu 18148 ada 1 parselde bulunan 12 numaralı
dubleks mesken 28.12.2006 tarihinde davalı ... adına tapuda tescil edilmiştir. Dosya arasındaki belgelerden Şenol’un kooperatif üyeliğini evlenme öncesi 14.10.1994 tarihinde kaba inşaat halinde iken satın aldığı, ödemelerin evlenme tarihinden sonra da devam ettiği görülmektedir.
TMK.nun 6 ve 222. maddeleri gereğince herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı tarafından, evlilik içinde dava konusu taşınmaz dışında iki adet taşınmaz satın alınarak ortak tescil edildiği, davacının gelirlerini oraya harcadığı savunulmuş ise de; bu taşınmazlarla ilgili harcı yatırılarak açılmış bir dava bulunmadığından mahkemece, dikkate alınma imkanı yoktur. Her iki tarafın da evliliğin ilk gününden itibaren çalışarak düzenli gelir elde ettikleri belgelerle belirlenmiş olduğuna göre davacının dava konusu meskenin alımında katkıda bulunduğunun kabulü doğrudur. Diğer yandan evlilik tarihinden itibaren 1.1.2002 tarihi baz alınarak katkı payı alacağı ve katılma alacağı hesabının yapılması da yerindedir. Ancak mahkemece, gerek taşınmazın dava ve karar tarihine en yakın değerinin belirlenmesinde, gerekse katkı payı ve katılma alacağının hesabında alınan bilirkişi raporları hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Dava konusu meskenin kooperatif hissesi olarak evlilikten önce 14.10.1994 tarihinde satın alındığı açıktır. Bu tarihte meskenin inşaat seviyesinin kaba inşaat halinde olduğu Yargıtay duruşması sırasında gerek taraf asiller gerekse vekilleri tarafından ifade edilmiştir. Bu durumda evlilik öncesi bu kısmın davalı ...’un kişisel malı olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle davalının satın alındığı sırada meskenin kaba inşaat seviyesinin yapılacak hesaplamalarda davalının kişisel malı olarak hesaplama dışında tutulması, kalan inşaat kısmının hesaplamada dikkate alınması gerekmektedir. Yine mahkemece, dava konusu meskenin kooperatif üyeliğinin başladığı 1987 yılından itibaren yapılan tüm ödemelere ve peşinata ilişkin belgelerin bulundukları yerlerden getirtilmiş ancak davalının gelirleri hesaplamada eksik olarak dikkate alınmıştır.
Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece öncelikle yapılması gereken iş; dosyada alınan değer tesbitine ilişkin raporların birbiri ile çelişkili olması ve meskenin gerek dava tarihi gerekse karar tarihine en yakın tarihteki değeri bakımından tereddüt yaratması sebebiyle bu çelişkilerin giderilmesi, tereddütün ortadan kaldırılmasını teminen yeni, gerekçeli ve önceki bilirkişi raporları ile ilgili açıklamalardan da bahseden yeni bir değer tesbitine ilişkin rapor almak ve hesaplamalarda bu değerlere itibar etmek olmalıdır. Meskenin kaba inşaat seviyesinin davalının kişisel malı olması sebebiyle bu tarihler itibarıyla belirlenecek ve hesaplamada dikkate alınacak değer kaba inşaat değeri çıkartıldıktan sonra kalan kısmın piyasa sürüm değeridir. Yani davalının kooperatif üyelik hakkını aldığı tarihte bağımsız bölümün kaba inşaat halinde bulunması ve evlilikten önce alınmış olması nedeniyle ödeme bedelinin kişisel malından yapıldığının kabulü gerekir.
Diğer taraftan evlenme tarihi ile 1.1.2002 tarihi arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde kooperatife yapılan ödemelere katkı nedeni ile davacının isteği katkı payı alacağı isteğine ilişkin olup, sadece bu tarihler arasındaki taraf gelirlerinin (maaş,ek ders, proje, telif ve yurtdışı ödemeler) tümünün ayrı ayrı toplanması, her birinin sosyal statüleri, konumları ve mesleki kariyerleri gözetilerek yapabilecekleri kişisel masraflarının ayrı ayrı hesaplanması, davalının ayrıca, 743 sayılı TKM.nin 152.maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek yapabileceği evi geçindirme gideriyle kişisel giderinden olabilecek fazla harcama var ise, oran belirtilmek suretiyle hesaplanacak miktarının, davacı yönünden ise kişisel harcamalarının hesaplanıp toplam gelirlerinden ayrı ayrı düşülmesi, her birinin bu durum karşısında yapabilecekleri tasarruf miktarlarının ayrı ayrı saptanması, tarafların
toplam tasarruf miktarı içerisindeki katkı oranlarının belirlenmesi, bu belirlemede gerekirse TMK.nun 227.maddesinde yer alan hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkelerinin de dikkate alınması gerekir. 1.1.2002 ile boşanma dava tarihine kadar olan dönemde ise tarafların ayrıca kişisel mal veya gelirleri ile ödeme yaptıkları iddia edilmediğinden maaş ve ek ders ücretlerinden yapılan ödemeler de edinilmiş mal niteliğinde olduğundan bu tarihler arasındaki ödemelerin tamamının artık değer niteliğinde olduğu, artık değerin yarısı oranında davacının katılma alacağı bulunduğu gözetilmelidir (TMK.nun 231, 236/1.maddeleri).
Bu oranların hangi değerlerle çarpılacağı hususuna gelince; evlilik öncesinde alındığı sırada kaba inşaat halinde olduğu taraflarca ifade edildiğine ve bu kısım davalının kişisel malı olarak kabul edilmesi gerektiğine göre davacı ancak kaba inşaat dışında kalan kısım üzerinde katkı payı ve katılma alacağı talebinde bulunabilir. Bu kısımla ilgili de 1.1.2002 tarihine kadar yapılan ödemelerin toplam ödemelere belirlenecek oranının katkı payı alacağı, 1.1.2002 sonrası ödemelere tekabül edecek kısmının tüm ödemelere göre belirlenecek oranının ise katılma alacağı hesabında dikkate alınması gerekir. Tüm bu tespitler ve hesaplamaların yapılabilmesi, oranların bulunabilmesi için dosyanın önceki bilirkişiler dışında konusunda uzman mali müşavir,inşaat mühendisi ve uzman görüşü bakımından hukukçu bilirkişiye verilerek tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Bundan ayrı 26.9.2008 tarihli yargılama oturumunda mahkemece davacı tarafa verilen süre üzerine davacı vekili 8.10.2008 tarihli dilekçesinde dava değerini 20.000 TL olarak bildirmiş ve harcını yatırmıştır. Bilirkişi tarafından katkı payı ve katılma alacağının belirlenmesi sonrası 8.6.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 126.227,50 TL"ye yükseltmiş ancak ıslah harcını 1.870 TL olarak yatırması gerekirken 187 TL olarak yatırmıştır. Bu durumda davacı tarafından dava nedeni ile yatırılan harç toplamı 457 TL olduğu ve bu harç mahsup edilmesi gerektiği halde mahkemece hükümde, peşin yatırılan harcın 3.200,50 TL olduğu ve bunun alınması gereken 7.502,67 TL"den düşüldükten sonra 4.302,17 TL harcın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu hususta temyiz olmamakla birlikte mahkeme hükmünde geçen 3.200,50 TL harcın tahsiline ilişkin belgenin dosya arasına konması, az yukarıda açıklanan hata ve farklılığın nereden kaynaklandığının da açıklanması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve 1.875,75 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 20.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.