8. Hukuk Dairesi 2011/5374 E. , 2012/1946 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve ..., müdahil davacılar ... ve müşterekleri ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Almus Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.06.2011 gün ve 87/150 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar ... ve ... taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, miras bırakanlarından intikal eden 101 ada 32 parsel sayılı taşınmazın miras payları oranında tapu kaydının iptali ile adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davaya harç yatırmak suretiyle katılan davacılar, dava konusu taşınmazın kendi miras bırakanlarından intikal ettiğini, davacıların hakları bulunmadığı gibi, davalı adına yapılan tespitin de doğru olmadığını açıklayarak tapu kaydının iptali ile miras bırakanları Halil Sevgi mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, taşınmazı satın almak suretiyle edindiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların davasının reddine, davaya katılan davacıların davasının kabulü ile 101 ada 32 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline kök miras bırakan ... mirasçıları adlarına elbirliği mülkiyeti biçiminde tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar ... ile ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 101 ada 32 parsel sayılı taşınmaz, senetsizden, kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak 14.7.2008 tarihinde davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ... ile ..., dava dilekçesinde taşınmazın babaları Bayram Karahan tarafından evvelki zilyedi Durmuş Sevgioğlu’ndan 1976 yılında satın ve devralındığını, 20 yıldan fazla süre ile tasarruf ettikten sonra ölümü üzerine mirasçılarına intikal ettiğini, ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazla ilgisi bulunmayan davalı adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek miras payları oranında adlarına iptal ve tescil istemişler, davalı ... ise 15.10.2004 tarihli senetle taşınmazı satın ve devraldığını, esasında bu yerin büyük dedesi Sevgioğlu Halil adına tapu kaydının bulunduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, öncesinde ...’na ait iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği, taksim yapılmadığı halde mirasçılardan Durmuş Sevgioğlu’nun taşınmazı davacıların babaları Bayram’a sattığı, satışın geçersiz olduğu açıklanmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.Mahallinde yapılan keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar, taşınmazın ilk malikinin ... olup, 1970 yılında ölümü ile mirasçılarına kaldığını, taksim yapılmadığını, mirasçılardan Durmuş’un taşınmazı 1976 yılında davacıların babaları Bayram Karahan’a satıp zilyetliğini devrettiğini, onun da 1999-2000 yıllarında ölümü üzerine mirasçılarına intikal ettiğini, bir kısım mirasçıların satışı suretiyle davalıya devredildiğini bildirmişlerdir. Davacıların miras bırakanı Bayram Karahan’ın davacılar dışında başka mirasçıları da bulunmaktadır. Davacılar miras bırakanlarından kalan dava konusu taşınmazın tapu kaydının, miras payları oranında iptal ve tescilini istemişlerdir. Şu halde gerek davacıların, gerekse yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına göre miras bırakanın terekesi paylaşılmadığına göre, miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. TMK.nun 701. maddesinde; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsar. Aynı kanunun 702. maddesinde topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Dava açmakta tasarrufi bir işlem olduğuna göre, mirasçılardan birisinin kendi payını ileri sürerek dava açması mümkün değildir. Başka bir anlatımla bir ya da birkaç mirasçının elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır. Mirasçılardan bir bölümünün kendi payları hakkında açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmadığından terekeye temsilci tayini suretiyle (TMK.640.mad) veya diğer mirasçıların olurlarının alınması suretiyle de davaya devam edilemez. Mirasçılar arasında terekedeki hak ve borçları kapsayan ortaklık söz konusudur, mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Bir mirasçının taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetlik elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre murisin diğer mirasçıları adına da sürdürülmüş sayılır. Yukarıda açıklanan kanun hükümleri uyarınca, mirasçılardan bir bölümü olan davacıların terekeye dahil bir mal için üçüncü kişiye karşı tek başlarına, kendi paylarına yönelik olarak dava açma sıfat ve yetkisi bulunmadığından davacılar ... ve ...’nun açmış oldukları davalarının bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak işin esasına girilmek suretiyle davacıların miras bırakanı Bayram’a yapılan satışın geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de, hüküm redde ilişkin olup sonucu itibariyle doğru görülmüştür.
Davacılar ... ve ...’nun temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde bulunmadığından reddi ile sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,75 TL"nin temyiz edenden davacılar ... ve Atik Topuzoğlun"dan alınmasına 19.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.