Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/19177 Esas 2016/365 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/19177
Karar No: 2016/365
Karar Tarihi: 14.01.2016

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/19177 Esas 2016/365 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/19177 E.  ,  2016/365 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ :............Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili, 04/11/2009 tarihinde davalı sigorta tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi nedeniyle meydana gelen kazada davacının ağır yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili; 03.07.2013 tarihinde talebini 18.451TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile, 18.451,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi, Borçlar Kanununun 53.(TBK.nun 74.) maddesinde düzenlenmiş olup Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Borçlar Kanununun 53. maddesinde “Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için Ceza Hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi Ceza
Mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka Ceza Mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hâkimini takyit etmez.” hükmü öngörülmüştür. Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun Hukuk Mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından Ceza Hâkiminin Hukuk Hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde bir Ceza Mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki Hukuk Mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır (Hukuk Genel Kurulu - 2008/4-564 E, 2008/536 K.). Bu durumda, ceza mahkemesince kazanın oluş şekli yönünden tespit edilen maddi olgu hukuk hakimini bağlayacağından, kesinleşen ceza davasında oluşa uygun kusur oranı itibariyle ve davacı tarafın talebi gözönüne alınarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Somut olayda; ceza dosyasında hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu raporunda davalının sürücüsünün kusursuz olduğu belirtilmiştir. Mahkemece; ceza dosyası getirtilerek, açıklanan maddi ve hukuksal olgular değerlendirilip hüküm verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.