17. Hukuk Dairesi 2015/19175 E. , 2016/364 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı tarafından kasko sigortalı davacının maliki olduğu aracın 19.06.2012 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda pert olduğunu, araç sürücüsünün alkollü olduğu gerekçe gösterilerek ödeme yapılmayacağının bildirildiğini, sürücünün kanındaki alkol oranının yasal sınırın altında olduğunu, kaldı ki olayın salt alkolün etkisi ile gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun belirlenmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL’nin 26.06.2012 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kasko poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. Maddesinde alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan "b-2" bendinde "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Kasko Sigortası Genel Şartları’nın 4/d maddesine göre, sigortalı araç sürücüsünün (0.50) promilin üzerinde alkollü olduğu sırada meydana gelen trafik kazasından doğan riziko sigorta güvencesi dışındadır. Ancak, Dairemizce bu hüküm öteden beri dar yorumlanmamakta, alkol oranının belli değeri aşmasının tek başına sigortacı sorumluluğunu ortadan kaldıramayacağı, kasko sigortalı araç sürücüsünün kaza anındaki alkol oranı ne olursa olsun, kazanın salt (münhasıran) sürücünün alkollü olmasından ileri gelmesini aramakta, bu olgunun da nöroloji uzmanı hekim, hukukçu ve trafik uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak kurulca saptanması koşuluna bağlanmaktadır.
Somut olayda; mahkemece, trafik polisi, makine mühendisi ve nöroloji uzmanının olduğu bilirkişi heyet raporunda yapılan tıbbi incelemede davacıya ait araç sürücüsünün 0.66 promil alkollü olduğu ve bu orandaki alkolün araç kullanma yeteneğini kaybettirecek bir oran olup kazanın meydana gelmesinde salt etkili olduğu belirtilmiştir.
Oysa ki; ceza mahkemesinde ATK"dan alınan raporda kazaya karışan tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilmiş ve yapılan yargılama sounda verilen karar sanık lehine, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi hakkında bir karar verilmesi hususunda bozulmuştur. Buna göre, Adli Tıp Kurumu tarafından verilen eşit kusur, maddi olgu bakımından kesinleşmiştir.
Bu durumda dava dışı sürücüne izafe edilen kusur, alkolün olaydaki mühhasıran etkisini ve münhasırlığı ortadan kaldırdığı ve dava konusu meydana gelen hasarın kasko poliçesi teminatı kapsamında kaldığı hususunun gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, kazanın münhasıran alkol etkisinin altında gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.