Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3614
Karar No: 2019/3816
Karar Tarihi: 16.05.2019

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/3614 Esas 2019/3816 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2018/3614 E.  ,  2019/3816 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 3. İş Mahkemesi

    KARAR
    Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    A)Davacı İstemi :
    Dava, davacının davalıya ait işyerinde 01/06/2009-20/03/2011 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
    B)Davalı Cevabı :
    Davalı işveren vekili, davacının, 01/06/2010-20/06/2011 tarihleri arasında davalı şirketin ... şubesinde çalıştığını, hizmetin bittiği yıldan itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığından, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Kurum vekili, davanın hak düşürücü süreye uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve kararı :
    Mahkemece, davanın, sigortalının işten ayrıldığı yılın bitim tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
    İstinaf başvurusu :
    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Yerel Mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yüksek Mahkemenin çeşitli kararlarında tespiti istenen dönem içerisinde prim ödemesi varsa hak düşürücü sürenin olmayacağı, bahisle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
    Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu; "Davanın Yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasanın 86/9 maddesi; "Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır." düzenlemesini içermekte olup; Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonunun başlangıç olarak alınması gereği yasal düzenleme ve yerleşik Yargıtay içtihatlarıyla öngörülmüş olduğundan; davalıya ait işyerinden bildirimi yapılan 01/06/2010-20/06/2011 tarihleri dışında Kuruma bildirilmeyen ve Kurumca da sigortalılığa ilişkin herhangi bir tespitin gerçekleştirilmediği hizmet süresi bakımından hak düşürücü sürenin hesaplanmasında, dava konusu işyerinde kesintisiz biçimde geçtiği iddia edilen çalışmanın sona erdiği yılın sonu olan 31/12/2011 tarihi başlangıç tarihi olarak alındığında, davanın açıldığı 21/06/2017 tarihi itibariyle 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği; ayrıca dosya kapsamındaki kanıtlar ve yerleşik Yargıtay Kararları dikkate alındığında, imzalı işe giriş bildirgeleri ve prim bildirimleri karşısında, iddia edilen 01/06/2009-20/06/2011 tarihlerini kapsayan dönemdeki çalışma da blok çalışma niteliğinde bulunmadığı için 01/06/2009-01/06/2010 tarihleri arası dönem yönünden de son çıkış tarihi esas alınarak hakdüşürücü sürenin gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından; sonuç itibariyle 01/06/2009-20/06/2010 yılları kapsayan döneme ilişkin çalışma iddiası yönünden, bildirimi yapılmayan günlerin tespiti istemini içeren davanın hak düşürücü süre geçirilerek açıldığı " gerekçeleriyle incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar vermiştir.
    E)Temyiz :
    Davacı vekili; istinaf başvuru gerekçelerini tekrarlayarak mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
    506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
    İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun"un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
    Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır.
    Somut olayda, davacı adına davalı işveren tarafından düzenlenen 01/06/2010 tarihli işe giriş bildirgesi ile 01/06/2010-20/06/2011 tarihleri arasında geçen hizmetlerinin Kurum kayıtlarında gözüktüğü ve davacının talebinin ise bildirilen sürelerin öncesi ve sonrasına ilişkin olup, kesintisiz olduğu iddiasına dayanmakta olup, hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilmesi mümkün değildir.
    Yapılacak iş, talep konusu dönem yönünden hak düşürücü süre söz konusu olmayıp, işin esasına girilip çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    Davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı KALDIRILMASINA VE İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ BOZULMASI gerekmiştir.
    G)SONUÇ :
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi