14. Hukuk Dairesi 2016/17156 E. , 2020/3853 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.05.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların müşterek murislerinin paylı mülkiyet esasına tabi 1888 ada 162 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalı ... yargılama aşamasında davayı kabul etmediğini, ... ve ... taşınmaz üzerindeki evin kendileri tarafından yapıldığını beyan etmiş; davalılardan ..., ... ve ... ise taşınmazın satışına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (Ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının paydaşlığın satış suretiyle giderilmesini istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.
Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir.
Paydaşlığın (Ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (Muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (Ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (Ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (Muhdesat) arzın paydaşlarına (Ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Paydaşlığın (Ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (Muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (Ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Somut olaya gelince; davalılardan ... ve ... yargılamanın 26.05.2015 tarihli celsesinde taşınmaz üzerinde bulunan evi muris babaları paydaş ... ’ın vefatından sonra birlikte yaptıklarını beyan etmişlerdir. Mahkemece yapılan 19.10.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu dava konusu parsel üzerinde 2 adet ev bulunduğu, evlere ait sınırın duvar çekilerek ayrıldığı tespit edilmiştir. 17.12.2015 tarihli celsede taşınmaz üzerinde bulunan yapılar nedeni ile muhdesatın aidiyeti davası açılması için taraflara süre verildiği ancak, bu celseye muhdesatın aidiyeti iddiasında bulunan davalıların katılmadığı, muhdesatın aidiyeti konusunda görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verildiği yönünde davalılara usulüne uygun meşruhatlı davetiyenin de çıkarılmadığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmazın aynen taksime elverişli olup olmadığı hususu fen bilirkişi raporunda incelenmemiş, mahkemece 26.05.2015 tarihli celsede aynen taksim koşullarının bulunup bulunmadığının ilgili belediyeden sorulması, 06.10.2015 tarihli celsede ise davacı vekiline yazı cevabının elden takibi hususunda ara karar kurulmuş ise de müzekkere cevabının dosya kapsamında yer almadığı, arsa vasıflı taşınmaz yönünden imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığı belirlenmeden hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; hükmün 1. bendinde dava konusu 1888 ada 162 parselin satışına karar verilmesi gerekirken, hatalı olarak 1882 ada 162 parsel yazılması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."ın temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 18.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.