Esas No: 2021/21470
Karar No: 2022/5914
Karar Tarihi: 25.03.2022
AYM nin İptal Kararı Kanun Yararına Bozma Aşamasında Dikkate Alınamaz - Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/21470 Esas 2022/5914 Karar Sayılı İlamı
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, müvekkiline ait araca davalının zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın tam kusurlu olarak çarpması sonucu müvekkilinin aracında değer kaybı meydana geldiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL’nin olay tarihi olan 21.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/627-2020/396 sayılı ilamında; toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile, 95,00 TL'nin 16/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükmün Adalet Bakanlığı tarafından HMK’nın 363. maddesi gereğince kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı istemine ilişkindir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, KTK 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur.
Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesine göre “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir. Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlan 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartlar C.10. maddesi ile 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni genel şartlar C.l 1 maddesine göre genel şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Somut olayda trafik kazası 21.11.2018 tarihinde meydana gelmiştir. Davalıya zorunlu trafik sigortalı aracın poliçesinin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 1.2.2018-1.2.2019 olup dava 6.11.2019 tarihinde açılmıştır. Bu durumda davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir. Mahkemece makine yüksek mühendisinden aldırılan bilirkişi raporunda değer kaybı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlan ekine göre hesaplanmış, bu rapor hükme esas alınarak 14/07/2020 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik olmamakla ve Anayasa Mahkemesi’nin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda...” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “...ve genel şartlarda...” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle zarar ve zarar kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmekte ise de, yerel mahkemenin karar tarihi de dikkate alındığında kanun yararına bozma aşamasında Anayasa Mahkemesi iptal kararının gözetilemeyecek olmasına göre, Adalet Bakanlığı’nın sair kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326/2. maddesine göre “Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.”
492 sayılı Harçlar Kanununun (1) sayılı tarifesinin "Yargı Harçları" başlığı altında düzenlenen "III- Karar ve İlam Harcı" maddesinde ise karar ve ilam harcının, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alman anlaşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacağı belirtilmiştir.
Somut olayda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup kabul edilen değer üzerinden hesaplanan eksik karar ve ilam harcının davalı yerine davacıdan alınarak hazineye irat kaydına hükmedilmesi, yine peşin karar ve ilam harcının davalıdan alınıp davacıya verilmesi yerine, yargılama giderlerine dahil edilerek davanın kabul ve red oranına göre davacı üzerinde bırakılması doğru olmayıp 6100 sayılı HMK’nın 363. maddesi gereği kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebinin (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kabulüne, 6100 sayılı HMK’nin 363. maddesi uyarınca hükmün, hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydı ile bu yönden KANUN YARARINA BOZULMASINA, bozma kararının bir örneğinin Resmi Gazetede yayınlanmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine, 25.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.