14. Hukuk Dairesi 2019/4287 E. , 2020/3850 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27/10/2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 02/04/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tesciline ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin hissedarı bulunduğu ... ili, ... ilçesi, ... Mevkii 188 ada, 2 ve 3 parsel, 197 ada, 9 parsel ve 187 ada 1 parsel sayılı taşınmazların, 1/5 hisselerinin dava dışı hissedar tarafından davalı şirkete satıldığını öğrendiğini, müvekkilinin şufa hakkının bulunduğunu ve satış işleminin davalı şirket tarafından müvekkiline bildirilmediğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların davalıya ait hissesinin tapu kaydının iptali ile müvekkili adına kayıt ve tescilini talep etmiştir.
Davalı vekilince yargılamanın ilk celsesinde, taşınmazın davalı şirkete devredilme ihtimalinin bulunduğunu beyanla süre talep etmiştir.
Mahkemece, davacıya ait taşınmaz hisselerinin davalı şirkete satış işlemi ile devredildiği ve bu işlemle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmün, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden davalı şirket vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 21.02.2017 tarihli 2015/8511 Esas, 2017/1275 Karar sayılı ilamı ile “Davacının paydaşlığını davanın devamı sırasında da korunması zorunludur. Yargılamanın devamı sırasında davacının kendi payını yitirmiş olması önalım hakkının da kaybedilmesi sonucunu doğurur. Paylı mülkiyet nedeni ile doğan kanuni önalım hakkı müessesenin mahiyeti gereği ancak müşterek mülkiyet ilişkisi devam ettiği sürece mevcuttur. Payını yitiren davacının paydaşlığından söz edilemeyeceğinden davanın reddi gerekir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, peşin yatırılan 7.684,90TL harçtan maktu harç tutarı olan 44,40TL harcın mahsubu ile bakiye 7.640,50TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı vekili için reddedilen değer üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 31.950,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiline, davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Karar gününde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesinin 1. fıkrası gereğince; görevsizlik, yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce karar verilmesi durumunda, Tarifede yazılı ücretin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonraki aşamada ise tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti ikinci kısmın ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez, yine maddenin 2. fıkrası gereğince; davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazlarda pay sahibi davacının paylarını satış işlemi ile davalı şirkete devretmesi nedeniyle dava konusu taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisi kalmamıştır. Bu yönüyle artık taraf sıfatına sahip olmayan davacının davasının reddine ve yatırılan harçtan maktu harcın mahsubu ile bakiye nispi harcın davacıya iadesine karar verilmesi halinde, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. kısmının 2. bölümünde yazılı maktu miktarda vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.