3. Hukuk Dairesi 2013/6016 E. , 2013/8281 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin üniversite eğitimine devam ettiğini, ancak babası olan davalının müvekkiline yardımda bulunmadığını ileri sürerek müvekkili lehine 500.TL yardım nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; emekli olduğunu, başka geliri olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacı lehine aylık 400.TL yardım nafakasının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
TMK."nun 364/1.maddesinde; "Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". Aynı Kanunun 365. maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.
TMK."nun 328.maddesinde; "Anne ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, anne ve baba durum ve koşullara göre, kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler", düzenlemesi yer almıştır.
Açıklanan yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Öte yandan Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında da; ":...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların" yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun"un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Somut olayda; tarafların yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasında, davalının emekli olduğu, aylık gelirinin 650 TL olduğu, başka bir gelirinin olmadığı, davacının ise üniversite öğrencisi olduğu, yurtta kaldığı, 260 TL burs aldığı, yurda aylık 130 TL ödediği tespit edilmiştir.
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, davalının sosyal ve ekonomik durumu nazara alındığında hükmedilen yardım nafakası miktarı fazla olup, Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş ve bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, hükmedilen nafaka miktarı dava tarihinde muayyen ve muaccel olmadığından nafakaya dava tarihinden itibaren faiz uygulanması da doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.