8. Hukuk Dairesi 2011/4596 E. , 2012/1857 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine, DSİ Genel Müdürlüğü ve ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.12.2010 gün ve 627/693 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmalarında taşlık vasfı ile tespit harici bırakılan bir parça taşınmazın 40 yıldan beri davacının kullanımında olduğunu açıklayarak vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili 22.12.2006 tarihli dilekçede dava konusu taşınmaz taşlık, çalılık vasfında, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 13.09.2009 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide A harfiyle gösterilen 8.647,21 m2’lik taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı krokide B harfiyle işaretlenen 1502,28 m2’lik taşınmaz bakımından davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine vekili tarafından kabul edilen bölüm yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; dava konusu taşınmaz Anamur Kadastro Müdürlüğünün 21.05.2010 tarih ve 1454 sayılı karşılık yazısına göre, 1971 yılında yapılan tapulama çalışmalarında taşlık vasfı ile tespit harici bırakılmıştır. Kural olarak, taşlık niteliği ile tapulama harici bırakılan yerlerin imar ve ihyaya muhtaç olduklarının kabulü gerekir. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde imar ve ihya için öngörülen tüm olumlu koşulların davacı yararına gerçekleşmesi halinde böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik ve imar-ihya yoluyla edinilmesi mümkündür. İmar ve ihyaya muhtaç yerlerin imar ve ihyasının tamamlandığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresi dolmuş ise diğer kazanma koşullarının varlığı halinde edinilmesi mümkündür. Hal böyle ise de mahkemece taşınmazın niteliğinin belirlenmesi amacıyla hava fotoğraflarından yararlanılmadığı gibi, komşu parsellere ait tapu kayıtları ve kadastro tutanakları ile varsa bu tutanaklara dayanak kayıt ve belgelerin bulunduğu yerden getirtilerek dava konusu taşınmazın yönünü ne okuduğu üzerinde durulmamış, taşınmazın tapulu olup olmadığı tapu sicil müdürlüğünden ve imar planı kapsamında bulunup bulunmadığı da bulunduğu Çarıklar Belediye Başkanlığından sorulmamıştır.
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının dava tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit dışı bırakılma tarihinden sonra dava tarihine göre 20–25 yıl öncesine ait (1975- 1990 yılları arası) en az iki farklı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla üç boyutlu olarak incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde, arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği görülecektir. Mahkemece, uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yukarıda belirtildiği üzere yararlanılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar ...nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağrılmalı, aynı Kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar keşif yerinde dinlenmeli, dava konusu taşınmazın komşularına ait tapu kayıtları ve kadastro tutanakları ile dayanak kayıt ve belgeleri getirtilerek yerel bilirkişi ve tanıklar vasıtası ile uygulanmalı, dava konusu taşınmazların yönünün ne okuduğu, dava konusu taşınmazların kim tarafından hangi tarihte imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyanın ne şekilde sürdürüldüğü, hangi tarihte tamamlandığı, tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığı hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde ...nun 261. maddesi gereğince giderilmesine çalışılmalıdır. Aynı keşifte ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20–25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği ve ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve bilirkişi sözleri ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlenmelidir.
Ayrıca tescil davalarının konusunu ancak tapusuz taşınmazların oluşturacağı ve çifte tapunun önlenmesi bakımından teknik bilirkişi raporu ve krokisi de eklenmek suretiyle taşınmazın tapulu olup olmadığının tapu sicil müdürlüğünden sorulması, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince imar planı kapsamında kalan taşınmazların imar-ihya yoluyla edinilmesi mümkün olmadığından, taşınmazın imar planı kapsamında bulunması halinde tespit harici bırakılma tarihi ile imar planı kapsamına alındığı tarih arasında 20 yıllık sürenin geçip geçmediğinin gözönünde tutulması ve toplanacak deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.