Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/1455
Karar No: 2012/1855
Karar Tarihi: 15.03.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/1455 Esas 2012/1855 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2012/1455 E.  ,  2012/1855 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    ... ile Hazine ve ...Belediye Başkanlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Pütürge Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08.11.2010 gün ve 83/154 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:


    KARAR

    Davacı ... dava dilekçesinde; babasının zilyetliğinde iken ölümü ile kendisine intikal eden ve zilyetliği altında bulunan taşınmazın kadastro çalışmalarında 103 ada 100 parsel sayısı ile mera olarak tespit edildiğini açıklayarak mera sınırlandırmasının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine temsilcisi 07.09.2009 tarihli yargılama oturumunda davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı ...Belediye Başkanlığı usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermediği gibi yargılama oturumlarına da katılmamıştır.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 31.05.2010 tarihli teknik bilirkişi raporunda A harfi ile belirtilen 4.723,26 m2 yüzölçüme sahip yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, muristen intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mera sınırlandırmasının iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen yer yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu 103 ada 100 parsel 10.05.2006 tarihinde senetsizden kadim mera vasfı ile tespit edilmiş olup, tutanak itirazsız olarak 31.07.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Bu halde taşınmaz usulüne uygun tahsisli ve kadim mera araştırmasına muhtaçtır. Dava konusu yerin öncesinin veya hâlihazır durumunun tahsisli veya kadim meralardan olup olmadığı ayrı usul ve şekilde araştırılmaya tabidir. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu halde, kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar.
    ...nun 30.10.1991 tarih 1991/8-427-544 ve 3.5.1995 tarih ve 1995/17-149-502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması halinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir.
    Taşınmazın tahsisli meralardan olup olmadığı hususu araştırılırken, öncelikle bu yerde mera tahsisinin bulunup bulunmadığının İl ve İlçe Tarım Müdürlükleri, Tapu Sicil Müdürlüğü ile İl Özel İdare Genel Sekreterliğinden sorulması, varsa mera norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mera norm kararına göre tahsis edilen meranın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim meradan mı, yoksa 4342 sayılı Kanunun 5.maddesinde belirtilen yerlerden mi yapıldığı tahkik ve tespit edilmelidir.
    Bu halde mahkemece yapılacak iş; taşınmazın kuzeyinde bulunan yoldan sonra gelen 113 ada 21 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydı, kadastro tutanağı ve varsa dayanak kayıt ve belgeler bulundukları yerden getirtilmeli, taşınmazın öncesinin kadim mera niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılırken yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve taraflarca bildirilecek tanıklar HMK. nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağrılmalı, aynı Kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar keşif yerinde dinlenmeli, dava konusu taşınmazdaki zilyetliğin başlangıç tarihi bu zilyetliğin dava tarihine kadar ne şekilde ve kim tarafından sürdürüldüğü ve komşu taşınmazlara uygulanan kayıtların dava konusu yerin yönünü ne olarak okuduğu yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde çelişkinin HMK. nun 261. maddesi gereğince giderilmesine çalışılmalı ve toplanacak deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu Kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Belgesizden edinilen taşınmazlar olup olmadığının Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe ait tescil davalarına ilişkin dosyaların ise, ait olduğu mahkemelerden getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesinde öngörülen miktar sınırlamalarının aşılıp aşılmadığının gözönünde bulundurulması gerekirken kadastro müdürlüğünden bu yönde bir araştırma yapılmamış olması da doğru değildir.
    Kabule göre de; davacı taraf zilyetliğe dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. Zilyetlik maddi olaylardan olup 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14/1 maddesi uyarınca tanık ve yerel bilirkişi dahil olmak üzere her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Davacı dava dilekçesinde tanık beyanı dahil her türlü delile dayandığına göre öncelikle davacıya tanıklarını ve varsa diğer delillerini ibraz etmesi için süre ve imkan verilmeli,
    davacı tarafından yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davanın niteliği gereği meradan yararlanmayan komşu belde halkından bildireceği tanıkların keşif mahalline davet edilerek dinlenmesi gerekirken, mahalli bilirkişi ve resen dinlenen tespit bilirkişi beyanları ile yetinilerek karar verilmiş olması da doğru değildir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi