Esas No: 2022/4561
Karar No: 2022/6225
Karar Tarihi: 26.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/4561 Esas 2022/6225 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı vekili tarafından Yargıtay'a taşınan bir davada, yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi talebiyle açılan davada, mahkemece kabul edilmiştir. Ancak, bozma ilamına uyulması gerektiği ve yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğu için davanın kabul edilemeyeceği düşünülmektedir. Yabancı kararda yer alan hüküm kısmının Anayasa veya hukuk sistemimizin temel ilkelerine aykırı olması gerekiyor. Kamu düzeni kavramı izafi bir nitelik taşıdığı için geçici bir hükümün genel kamu düzeni kavramı ile ilişkilendirilmemesi gerektiğini belirtilmektedir. Kanun maddeleri olarak, 5718 sayılı MÖHUK'un 50-59 maddeleri yabancı ilamın tanınma ve tenfizini düzenlemekte olup, yabancı ilamın tenfiz koşullarını taşıması mahkemece tespit edilmiştir. 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi ve MÖHUK’un 54/1-c maddeleri birlikte değerlendirilerek yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 21.09.2021 tarih ve 2021/316 E. - 2021/553 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Federal Almanya Cumhuriyeti LG Neukölln Eyalet Mahkemesi’nin 10 C 206/10 Karar sayılı kararının ve OLG Berlin Mahkemesi’nin 83 S 50/12 Karar sayılı kararının tanınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu yabancı mahkeme kararında davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesinin de yabancı mahkeme kararının tenfizine engel olamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne Almanya Neukölln Eyalet Mahkemesi'nin 26.4.2012 tarihli 10 C 206/10 sayılı kararının ve Almanya Berlin Eyalet Mahkemesi'nin 3.6.2013 tarihli 83 S 50/12 sayılı kararının MÖHUK m. 58 uyarınca tanınmasına karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava; yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizi talebine ilişkin olup mahkemesince uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 5718 sayılı MÖHUK 50-59 maddeleri tanıma ve tenfiz kurumlarını düzenlemekte olup buna göre yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı tutulmuş ve yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlanmıştır. Buna göre, yabancı mahkeme kararının verildiği devlet ile Türkiye arasında mütekabiliyet bulunmalı, ilam Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuya ilişkin olmalı, davalının savunma haklarına uygun davranılarak verilen hüküm Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmamalıdır.
Somut olayda, tanıma ve tenfizi istenen yabancı mahkeme kararı alacak talebine haiz olup aynı konuda Türkiye’de açılan bu tür davalarda dosya hangi aşamada olursa olsun 7194 sayılı Yasa gereğince davacıların, davalı şirkete ortak olduğu kabul edilerek “karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilmekte ve kararlar bu şekilde kesinleşmektedir. Buna karşın yabancı ülkede açılan ve karara bağlanan aynı tür davalarda verilen yabancı mahkeme kararlarının tenfizine karar verilmesi halinde Türkiye’de açılan davalar ile yabancı ülkede açılan davalarda tamamen zıt sonuçlara ulaşılacak olup, Türk Mahkemelerinin emredici yasal düzenleme sonucu verdikleri çok sayıdaki kararlara tezat teşkil edecek yabancı mahkeme kararlarına Türkiye’de icra kabiliyeti kazandırılması MÖHUK’un 54/1-c maddesinde düzenlenen ve yukarıda özetlendiği üzere Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edecektir. Şu halde mahkemece 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi ve MÖHUK’un 54/1-c maddesi birlikte değerlendirilerek yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizinin Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz istemlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilin temyiz isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz istemlerinin şimdlik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup mahkemece dava konusu yabancı mahkeme kararında davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesinin de yabancı mahkeme kararının tenfizine engel olamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Gerçekten de, 5718 sayılı Yasa'nın 54. maddesinde tenfiz koşulları 4 bent halinde sayılmış olup yürürlüğe giren Yasa'da, 1. fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verileceği ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücretinin ortaklık üzerinde bırakılacağı hükmü düzenlenmiştir. 5718 sayılı Yasa'nın 54. maddesinin a-b-ç fıkraları ile yürürlüğe giren bu yasa arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Aynı maddenin c fıkrasında ise tenfiz edilecek kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması koşulu mevcuttur. Yabancı bir kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı sayılabilmesi için kararda yer alan hüküm kısmının Anayasanın veya hukuk sisteminin temel ilkelerine (vazgeçilmez prensiplerine) Türk toplumunun genel örf-adet ve ahlak telakkilerine, toplumun ekonomik yapısını temelinden sarsacak olan değerlendirmeye, temel insan haklarına, adalet anlayışına aykırı olması gerekir. Yabancı karara konu teşkil eden hususların, kısmen veya tamamen Türk hukukunda emredici nitelikteki kurallarla düzenlenmiş olması kamu düzeni müdahalesi için bir sebep teşkil etmez. Öte yandan, kamu düzeni kavramının zaman ve mekana göre değişen, izafi niteliği düşünüldüğünde geçici nitelikteki bir hükmün genel kamu düzeni kavramıyla ilişkilendirilmesi de söz konusu olmamalıdır. Bu durumda, yabancı kararda yer alan hükmün icra edilmesi ile ortaya çıkacak sonuç hukukun genel prensiplerine, toplumun genel örf adet ve ahlak telakkilerine aykırı düşmedikçe ve anayasanın temel ilkelerine aykırı bulunmadıkça yabancı kararın Türk kamu düzenine aykırılığından söz edilemez.
Somut davaya konu yabancı mahkeme kararının tenfizi Türk kamu düzenine aykırılık oluşturmadığından yerel mahkeme kararının onanması kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun temyiz isteminin kabulü ile hükmün bozulmasına dair gerekçesine katılmıyorum.