8. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/5441 Karar No: 2012/1830 Karar Tarihi: 15.03.2012
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/5441 Esas 2012/1830 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2011/5441 E. , 2012/1830 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Akseki Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 30.04.2008 gün ve 309/170 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, kadastro çalışmalarında davalı adına tespit ve tescil edilen 106 ada 90 nolu parselin müvekkiline ait olduğunu, yanlışlık sonucu davalı adına yazıldığını açıklayarak, bu yerin davalı adına olan tapusunun iptaliyle vekil edeni adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir. Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne, 106 ada 90 parselin tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki “ham toprak” niteliğinde bulunan yerlerden olduğu açıklanmak suretiyle 16.09.1996 tarihinde davalı Hazine adına tespit görmüş, tutanağın itirazsız kesinleşmesiyle 11.08.1998 tarihinde kayıt oluşmuştur. Ham toprak niteliğindeki böyle bir yer; kural olarak koşulları oluştuğu taktirde kazanmayı sağlayan zilyetlik hükümleri uyarınca davacı adına tapuya tescil edilebilir. Mahallinde yapılan keşifte tespitlerini yapan uzman ziraatçi bilirkişi İsmail Barut 23.10.2007 tarihli raporunda: taşınmazın tabanının ana kaya kalkerlerden, yer yer kayalıklardan ve kayalık arası boşluklardan oluştuğunu, taşınmazın karayolu tarafının ev yapmak amacıyla kaya üstlerinin kırıldığını, etrafındaki boşluklar doldurulup üzerlerinin tesviye edildiğini bildirmiştir. Ziraatçi bilirkişi raporundaki açıklamalar genel olarak dikkate alındığında taşınmazın kayalık vasfında olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, kayalık bir yerin imar-ihya ve zilyetlikle kazanılması olanaklı değildir. Böyle bir yere toprak taşınması, kaya üstlerinin kırılarak tesviye edilmesi de imar-ihya kabul edilmemektedir. Nitekim Dairenin 04.10.1999 tarih ve 1999/6343-7376 Esas ve Karar sayılı ilamı ve HGK.nun 23.02.1995 gün ve 1994/8-873 Esas, 1995/2169 Karar sayılı ilamı da aynı yöndedir. Hal böyle olunca, kadastrodan ham toprak olarak Hazine adına tespit ve tescil edilen dava konusu 106 ada 90 parsel sayılı taşınmazın, ziraatçi bilirkişi raporundaki açıklamalara göre kayalık olduğu anlaşılan zemin durumu dikkate alındığında, sürdürülen eylemli durumun ekonomik amaca uygun zilyetlik sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamındaki tüm delillere uygun düşmeyen saiklerle usul ve kanuna aykırı olarak davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.