14. Hukuk Dairesi 2015/11483 E. , 2015/11363 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.12.2013 gününde verilen dilekçe ile tespit istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi arsa malikleri vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye düşen C blok, 3. kat, 6 numaralı bağımsız bölümü temlik aldığını, arsa sahibinin vefatı nedeniyle henüz kat irtifakının kurulamadığını; ..Belediyesi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında taşınmazın bulunduğu bölgenin kamulaştırma işlemlerine başlandığını, kat irtifakı kurulamadığı için kamulaştırma bedelinin arsa sahibine ödeneceğini ileri sürerek 6 numaralı bağımsız bölümün mülkiyetinin tespitine, kamulaştırma bedelinin kendisine ödenmek üzere bloke edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı . varisleri davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.
Tespit davaları genel olarak bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Hukuki ilişkiden maksat, bir kimse ile diğer bir kimse veya eşya arasında mevcut olan ve somut bir olaydan doğan hukuki ilişkidir. Buna karşılık, bir hukuki ilişki niteliğinde olmayıp maddi vakıadan ibaret olan ilişkilerin tespiti için açılan tespit davası dinlenmez. Ayrıca tespit davasında hukuki ilişkinin hemen tespitinde hukuki yararın bulunması da lazımdır.
Nitekim bu husus, 6100 sayılı HMK"nın 106/2 maddesinde aynen "Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır" şeklinde ifade edilmiştir.
Her dava için dava şartı olan hukuki yararın, tespit davalarında da bulunması zorunludur. Hukuki ilişkinin mevcut olması tespit davası açmak için yeterli olmayıp, hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının mahkemece tespitinde davacının hukuki
yararı bulunmalıdır. Hukuki yarar, hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitine ilişkin olmalıdır. Başka bir deyişle davacının hukuki korunma ihtiyacı güncel olmalıdır. Bu korunma ihtiyacı doğmadan (yani bu hukuki korunma ihtiyacının gelecekte duyulacağından bahisle) tespit davası açılamaz. Bir hukuki ilişkinin tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması da şu üç şartın birlikte varlığına bağlıdır:
1-Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı,
2-Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı,
3-Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi kaldırmaya elverişli olmalıdır.
Kural olarak da gelecekteki yararlara veya zararlara dayanılarak tespit davası açılamaz. Tespit davalarında hukuki ilişki ve hukuki yarar dava şartıdır. Hakim, bir tespit davasında bu iki şartın da var olup olmadığını yargılamanın her safhasında re"sen gözönünde bulundurmakla görevlidir. Açılan bir tespit davasında hukuki yarar yoksa dava esastan değil, dinlenemeyeceğinden (mesmu olmadığından) dolayı reddedilir. Tespit davasını dinlenemeyeceğinden dolayı reddine dair hüküm, dava konusu hakkında maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaz. Aynı konuda açılacak ikinci bir dava, kesin hüküm sebebiyle reddedilmeyip, tespitte hukuki yarar görüldüğü takdirde dinlenip esastan karara bağlanır.
Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Davacı, yükleniciden temlik aldığı şahsi hakkına dayanarak taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının tespitini istemiştir. Davacının yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca yüklenicinin temlikine dayalı olarak eda davası niteliğindeki tapu iptali ve tescil veya tazminat davası açması gerekirken, tespit davası açması doğru değildir. Davanın bu nedenle reddi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle kabulü doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.