Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/7044
Karar No: 2019/3796
Karar Tarihi: 15.05.2019

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/7044 Esas 2019/3796 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2018/7044 E.  ,  2019/3796 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    KARAR

    A) Davacı İstemi;
    Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkiller murisinin ... inşaate ait inşaatte çatı oluklarını yaptığı sırada 10/04/2014 tarihinde 11. ve 12. kattan asansör boşluğuna düşerek hayatını kaybettiğini , olayın meydana gelmesinde asıl işveren ... İnşaat şirketi ve alt işveren ..."ın tamamen kusurlu olduklarını olay nedeniyle müvekkillerinin maddi ve manevi yönden kayba uğradıklarını belirterek her bir müvekkili için (anne, baba ve iki kardeş) 100,00 TL maddi olmak üzere toplam 400,00 TL maddi tazminat ile davacı baba ve anne için 80.000,00 er TL, kardeşler için 40.000,00 er TL olmak üzere toplam 240.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacılar vekili, 29/05/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini anne yönünden 37.579,08 TL arttırmıştır.
    B) Davalı Cevabı;
    Davalı ... İnşaat vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın husumet nedeniyle reddini talep ettiklerini müteveffanın müvekkil şirketin işçisi ve elemanı olmadığı gibi diğer davalı ... ile müvekkil şirket arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin de bulunmadığını ..."ın tek başına müteveffanın işvereni konumunda olduğunu, müvekkil şirketin kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını meydana gelen kazada işveren ..."ın tek başına sorumlu olduğunu, müteveffanın kanında uyuşturucu maddeye rastlanıldığını bu durumun iradesini zayıflattığını bu nedenle tam kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Diğer davalı ... vekili duruşmada davanın reddine karar verilmesini talep etmiş herhangi bir cevap sunmamıştır.
    C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi:
    “Taraflarca bildirilen tanıklar dinlenmiş tüm deliller toplandıktan sonra üç kişilik iş güvenliği uzmanı bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor alınmış bilirkişi raporunda meydana gelen kazada asıl işveren sıfatı ile ... İnşaatın %40 alt işveren ..."ın %60 oranında kusurlu olduğu kaza geçiren işçinin ise kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. ... raporu ile aynı olduğu görülmekle her iki rapora itibar edilmiştir.
    ... dan davacılara bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri sorulmuş kurumca davacı anneye 37066,20 TL ilk peşin değerli gelir bağlandığı bildirilmiştir.
    Dosya hesap için bilirkişi sıfatıyla ...."a tevdi edilerek rapor alınmış bilirkişi davacı annenin destek zararının 37579,08 TL olduğu, kurumca gelir bağlanmadığı kabul edilen baba ile yine kardeşlerin destek zararının olmadığı yönünde rapor düzenlemiştir.
    Dosyada alınan bilirkişi raporlarına itibar edilerek hüküm kurmak gerekmiş, yine olayın olduğu tarihe göre davanın açıldığı tarihle arasında geçen yasa gereği tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülecek olması, tarafların mali ve içtimai durumları, işçinin geçirdiği kaza sonucu davacı aile bireyleri üzerinde bıraktığı manevi etkiler, yakınlık durumları ve yaşları ile kusur durumu ve olayın diğer özellikleri göz önüne alınarak manevi tazminat miktarı belirlenmiş ve aşağıdaki karar verilmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
    D) İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    “A- Maddi tazminat yönünden kısmen kabul kısmen reddi ile;
    1- ... yönünden maddi taziminat talebinin reddine,
    2- ... yönünden 37.579,08 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/04/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
    3- ... yönünden maddi tazminat talebinin reddine,
    4- ... yönünden maddi tazminat talebinin reddine,
    B- Manevi tazminat yönünden kısmen kabul kısmen reddi ile;
    1- ... yönünden 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/04/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
    2- ... yönünden 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/04/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
    3- ... yönünden 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/04/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
    4- ... yönünden 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/04/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.
    E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesinde Özetle;
    “ Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, mahkemece bilirkişi aracılığı ile belirlenen kusur oranlarına ilişkin itirazın yerinde olmadığı, davalı ... İnş. Mdb. San. Tic. Ltd. Şti.. ile diğer davalı Ysin Aydın arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu, dolayısı ile davalıların meydana gelen iş kazası nedeniyle sorumlu oldukları, davacı ve davalılar vekilleri tarafından ileri sürülen istinaf sebeplerinin, kusur raporları arasında çelişki bulunmaması, belirlenen kusur oranlarının meydana gelen kaza olayına uygun olması, manevi tazminat miktarına ve hesap raporuna yönelik itirazların yerinde olmadığı anlaşılmış, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir. ” şeklinde belirtilmiştir.
    F) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
    “ 1-Davacının ve davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE ” karar verilmiştir.
    G)Davacı Vekilinin Temyiz Nedenleri;
    Davacı Vekili temyiz dilekçesinde özetle; Dosya kapsamına göre davacıların hiçbirinin gelirinin olmadığı ve müteveffanın çalışması ile ailenin geçindiğinin açık olduğunu, müteveffanın yaşarken fiili olarak kardeşlerine, anne ve babasına destek olduğunu, davacılar ve müteveffanın aynı evde yaşadıklarını ekonomik olarak davacıların müteveffaya bağımlı olduklarını bu sebeple tüm davacılar İçin destekten yoksun kalma tazminatı verilmesi gerektiğini, ayrıca ... için hükmedilen destekten yoksun kalma tazminatını da kabul etmediklerini bu miktarın düşük olduğunu ve bilirkişi tarafından anne hissesine düşen miktarın 2017 yılında müteveffanın evleneceğinden bahisle düşürülmesini kabul etmediklerini, davaya konu iş kazasında müteveffanın hiç kusurunun bulunmadığını, almış olduğu ücretin asgari ücretin üzerinde olduğunu ve çok genç olduğunu bu nedenle dava dilekçesinde talep ettikleri manevi tazminatın yerinde olduğunu beyan ederek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    H) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
    1 - Dosyadaki yazılara, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacılar vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    2 - Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının anne ve babasının ve kardeşlerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davacı babaya ... ... Kurumu tarafından gelir bağlanmadığından bahisle destek olgusu ispat edilemediğinden maddi tazminat istemlinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 22/06/2018 tarih 2016/5 E - 2018/6 sayılı kararında, ana ve/veya babanın çocuğunun haksız fiil ve veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, destek ilişkisinin varlığının ispatı için ..."dan gelir bağlanması şartının aranmayacağı, destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların ana ve/veya babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerektiği kabul edilmiştir.
    Destekten yoksun kalma tazminatı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”. Bu maddeye göre, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.
    İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesine göre; ""Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Burada bahsedilen destek ilişkisi hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar. Destek ilişkisinin varlığında destek olunanın ihtiyaçlarının sürekli ve düzenli olarak karşılanması yer almaktadır. Burada ifade edilmek istenen süreklilik ve düzenlilik hali yardımın belirlenen zamanlarda ve belirli miktarlarda yapılması değil, eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentinin bulunmasıdır. Eğer yardım devamlı destek saiki ile değil de, tek seferlik, geçici, düzensiz ya da gelişigüzel zamanlarda yapılıyor ve ileride yardımın devam edeceğine dair bir beklenti yaratmıyorsa , bu durumda desteğin sürekli ve düzenli olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır".
    Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinden anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş deyişle amaç; destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki ... ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
    Burada önemle üzerinde durulması gereken husus, sigortalının destek gücünün, ana ve/veya babanın destek ihtiyacı ile beklenilen destek şeklinin ve miktarının yaşam deneylerine uygun olması gereğidir.
    Öte yandan; sigortalının iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle ölümü hâlinde ana ve/veya babaya ölüm geliri bağlanabilmesi için 5510 sayılı Kanunun 34/d maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Bu maddeye göre; “Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25"i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25"i, oranında aylık bağlanır”.
    ... ... Kurumu tarafından iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalının ölümü nedeniyle gelir bağlanması halinde; yapılan ödemeler ve bağlanan gelirin Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre Kurum tarafından rücu edilebilen kısmı belirlenen destekten yoksun kalma zararından indirilecektir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; "Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler".
    Türk Borçlar Kanununun 51. maddesine göre ise; "Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler".
    Ana ve babaya ölüm geliri bağlanıp bağlanmaması, destek ilişkisinin varlığı yönünden olmasa da tazminatın belirlenmesi noktasında dikkate alınmalıdır. Zira asgari ücretin altında geliri bulunan ve ... ... Kurumunca gelir bağlanan ana ve/veya babanın destek ihtiyacının bulunduğu ve ölen sigortalının maddi destekte bulunduğunun karine olarak kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir.
    Kurumca gelir bağlanmayan davacı ana ve/veya babaya sigortalının fiili desteği kanıtlanmadan, sigortalının gelirinden bir bölümünün pay olarak ayrılacağının kabulü, ölenin desteğinden fiilen yararlanan eş ve çocukların destek zararlarının karşılanamaması sonucunu doğurur.
    Bakım gücü-bakım ihtiyacı; bu konuda önemli olan, kimlerin yardımcı, kimlerin yardım gören olabilmeye elverişli oldukları değildir; somut olaylar ve belirli kişiler bakımından geleceğe uzanacak ve gelecekte dahi mümkün olabilecek biçimde kimlerin gerçekten yardımcı, kimlerin yardım gören olduklarıdır. Yardımcı (=destek) kavramı, bakım gücünü; yardım gören kavramı ise bakım ihtiyacını gerektirdiğinden, şayet bakım gücü yoksa destekten; bakım ihtiyacı mevcut değilse, yardım görenden söz edilemez. Bundan başka aradaki sıkı ilişki dolayısıyla birinin yokluğu durumunda diğerinin varlığı da düşünülemez. Bu yönden, destekten yoksun kalma davasında davalı taraf, bakım gücü ve bakım ihtiyacının olayda var olmadığını savunabilir. Tazmin alacaklısı sıfatiyle dava açmış olan davacı, yaşam deneyimleri ve olayların olağan yürüyüşü nedeniyle ispat yükünün yer değiştirmesi durumu söz konusu bulunmadıkça bakım gücünü ve bakım ihtiyacını ispat zorundadır (Mustafa Çenberci, İş Kanunu Şerhi-1978 ..., shf 846 ve devamı).
    Bu durumda; destekten yoksun kalınan zararın belirlenmesinde, ölen sigortalının elde ettiği gelirin miktarına göre destek gücünün kapsamının ne olduğu, sürekli ve düzenli destek olup olmadığı ve davacıların destek ihtiyacının bulunup bulunmadığı varsa bu ihtiyacın ne şekilde karşılandığının dikkate alınması gerekir.
    İçtihadı Birleştirme Kararında söz edildiği gibi, bakma kavramı; "Para ve para ile ölçülebilecek bir değer olabileceği gibi bir hizmet ifası ve yahut benzeri yardımlar şeklinde olabilir. Bu nedenle, desteğin yardımının yanızca parasal nitelikte olması bakım gücünün varlığı için koşul değildir". Ancak aksi kanıtlanmadıkça, sigortalının ileride yapacağı farazi desteklerden olan; ana ve babasının bakım ihtiyacı ileride gerçekleşirse bakım ihtiyacını gidermek, bazen ziyaret etmek, evlerinde yardım etmek, kendilerine alışveriş yapmak, yemek yapmak vs. gibi destekler hesaplanabilir nitelikte değildir.
    Somut olaya gelince; Davacı babaya ... ... Kurumunca ölüm geliri bağlanmadığı açıktır. Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; ölen sigortalının gelirinden sürekli destekte bulunduğu ileri sürülüp, Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre maddi delillerle hesaplanabilir sürekli ve düzenli fiili bir desteğin varlığı da kanıtlanmamıştır.
    Bu durumda; Mahkemece, farazi desteğin karine olduğu kabul edilerek, Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddeleri uyarınca, somut olayın özelliğine göre davacı ana ve/veya babanın birbirlerine desteği ile varsa diğer çocuklarından alabilecekleri destek de dikkate alınarak baba yararına hakkaniyete uygun makul bir maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurması isabetsizdir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına, ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir
    SONUÇ: 1- Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi"ne, karardan bir örneğin de Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 15/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi