Esas No: 2019/1203
Karar No: 2021/346
Karar Tarihi: 11.03.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1203 Esas 2021/346 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2019/1203 - 2021/346
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1203
KARAR NO : 2021/346
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN :.
ÜYE :.
ÜYE : .
KATİP : .
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2018
NUMARASI : .
DAVACI : .
VEKİLLERİ : .
.
DAVALI : .
DAVALI : .
VEKİLİ :.
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/04/2018 tarih ve ........../......... E. - ........./.... K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı ........Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili; davalı şirketin "..." ibareli marka başvurularına yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK tarafından reddedildiği, oysa dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet ... ...., ... ....., ... ...., ... ... sayılı ve "...", "... ...", ... ................", "... ..." ibareli markaları arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi gereğince iltibas tehlikesi bulunduğunu, davalı markası gören ortalama tüketicinin müvekkili şirket markaları ile ilişkilendireceğini ileri sürerek YİDK'nın ...sayılı kararının iptalini, dava konusu marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı ................ vekili; taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, dava konusu marka yer alan " ..........." ibaresinin gümüş elementinin simgesi olup bu markayı gören ortalama tüketicinin ilk çağrışımın gümüş olacağını, davacı markası ile iltibas oluşturma ihtimalinin bulunmadığını, davacının itirazına mesnet markalarında asıl unsurun "......." harfi olup ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; davalının "... ................... ibareli başvuru markası ile davacının "..." (............ "... ..." (................ "... ..." (...................) ibareli tesçilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı, asli unsurlar itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, davacının mesnet markalarındaki asli unsurun "..." şeklinde, davalının ise "..." şeklinde ön plana çıktığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde davalının başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait "..." ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, diğer bir anlatımla 3 sınıftaki mallarla ilgili davacının "..." ibareli markalı ürünü satın almak isterken davalının "............. " şeklinde markalı malı satın almak şeklinde bir yanılgı yaşayabileceği, ortalama tüketici kesiminde başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantı , ya da idari ve ekonomik anlamda bağlantılı işletmenin ürünü şeklinde bir yanılgı yaşayabileceği, bu nedenlerle taraf markaları arasında benzerlik bulunduğundan 556 sayılı KHK 8/1 maddesi anlamında iltibasın bulunduğu, bilirkişi raporundaki aksi görüşe HMK 282. Maddesinde öngörüldüğü üzere "hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü doğrultusunda yukarıdaki gerekçelerle itibar edilmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile YİDK'nın .............. sayılı kararının iptaline, başvuru tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı ...........vekili; mahkemece bilirkişi raporuna hangi gerekçe ile itibar edilmediğinin karar gerekçesinde belirtilmediğini, taraf markalarının benzer olmadığını, dava konusu marka yer alan " .." ibaresinin gümüş elementinin simgesi olup bu markayı gören ortalama tüketicinin ilk çağrışımın gümüş olacağını, davacı markası ile iltibas oluşturma ihtimalinin bulunmadığını, dava konusu başvuruda yer alan şekil unsurunun ayırt edicilik sağladığını, 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesindeki koşulların oluşmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinde; davalı şirketin "..." ibaresini 3. Sınıfta yer alan " .................. ....................... .... ... ............. ..... ..... .............; .............. .............. .............. ..................; ................................., .................; ................; .............., ................ ..........., ..............., ................ ..........; .............." emtiasında, tescili için yaptığı................ sayılı marka başvurusuna, davacının ............. .............., ................. ..............., .............. ................, ................ ............. sayılı ve "...", "... ...", ".............", "... ..." ibareli markalarına dayanarak, 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi uyarınca yaptığı itirazının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiği, YİDK kararının davacı tarafa 26/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davanın, iki aylık hak düşürücü sürenin son günü 26/02/2017 Pazar gününe denk geldiği gözetildiğinde, iki aylık hak düşürücü süre içinde 27/02/2017 tarihinde açıldığı, somut olayda uyuşmazlığın dava konusu "..." ibareli marka başvrusu ile davacının itirazına mesnet "...", "... ...", ".........................", "... ..." ibareli markaları arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; yukarıda belirtiği üzere dava konusu başvuru kapsamında 3. Sınıfta yer alan " .................... .................... ................. ................... ................ .............. ................. .................; ............... ................. ............ ......................; ............... .............., .........; .................; ...................., .................. ............, ...................., .............. ...................; .................." emtiasının yer aldığı, davacının itirazına mesnet .................sayılı markası dışındaki diğer ................ ............, ............. ............., .............. ................, ............. ......... sayılı markalarının da 3. Sınıf emtiada tescilli olduğu anlaşılmakta olup, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan 3. sınıf emtia ile davacının itirazına mesnet ............ ..............., ................. ................, ........... ............ sayılı marka kapsamında 3. sınıfta yer alan emtia aynı/ aynı türdür.
Marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru, beyaz zemin üzerine kırmızı renkte ve ön planda yazılan "............" ve yeşil renkte yaprak figürünü andıran şekil içine yerleştirilmiş "........" ........ "........" ibarelerinden oluşmaktadır. Davacının , dava konusu emtia ile aynı/aynı tür malları kapsayan itirazına mesnet ........... ............., ........... ..........., .......... ............ sayılı markaları da, beyaz zemin üzerine siyah yazı karakteri ile yazılan "...", "... ..., "... ..." ibarelerinden oluşmaktadır. Dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalarında ortak olarak yer alan "........" ve Türkçe karşılığı ...........olan "..." ibareleri ayırt ediciliği düşük zayıf ibareler olması, dava konusu başvurudaki asıl unsurun gümüş elementinin simgesi olan ".........." ibaresinden oluşması karşısında dava konusu başvuru ile asıl ve ayırt edici unsuru "........" harfi olan davacının itirazına mesnet markalarının 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle benzer olmadıkları anlaşıldığından aksi yöndeki mahkeme görüşüne itibar etmek mümkün olmamıştır. Nitekim mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da aynı tespitlere yer verilerek markaların benzer olmadığı mütala edilmiştir.
Bu itibarla , davacının itirazına mesnet ............sayılı marka kapsamında bulunan emtia ile dava konusu başvuru kapsamında yer alan emtianın farklı olduğu, dava konusu başvuru kapsamında yer alan emtia ile davacının itirazına mesnet ............ .........., ........... ........., .... ....... sayılı markaları kapsamında yer alan mallar aynı/aynı tür olsa da ; marka işaretleri benzer olmadığından taraf markaları arasında 556 sayılı KHK'nın 81/-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı dolayısıyla dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK'nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse "düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı .................... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı ........... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 25/04/2018 gün ve ........./............ E. - ........../.......... K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davalı ..................Kurumu kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı ................. tarafından istinaf aşamasında yapılan 32,50 posta masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı Kuruma verilmesine,
7-Davalı şirket tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı.................. tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/04/2021
Başkan
.
Üye
.
Üye
.
Katip
.
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.