Esas No: 2021/2269
Karar No: 2022/6323
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2269 Esas 2022/6323 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2269 E. , 2022/6323 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.06.2017 tarih ve 2016/62 E. - 2017/510 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin reddine-kısmen kabul-kısmen reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 30.12.2020 tarih ve 2018/586 E. - 2020/2315 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanunun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında intifa hakkı tesis vaadi hakkında protokol imzalandığını, bu protokole istinaden davalının işyeri açma ruhsatını davacıya devri konusunda sözleşme imzalandığını, protokole istinaden davacı lehine intifa hakkı tesisi gerekirken davalının haksız olarak sözleşmeyi ifadan kaçındığını, sözleşmeyi ifa etmesi için ihtarname gönderilmesine karşın davalının başka bir dağıtıcı firma ile anlaştığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8. maddesinde davalının sözleşmedeki yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde 500.000 USD cezai şart ödeyeceğinin hüküm altına alındığını, ayrıca intifa protokolünün noter huzurunda yapılması nedeniyle 99.758,24 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek, 500.000 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek %4 faiziyle birlikte tahsilini ve 99.758,24 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunu bu nedenle cezai şartın talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 26.09.2014 tarihli intifa hakkı tesisi vaadi hakkında protokol imzalandığı, bu protokolün davalı tarafından 12.12.2014 tarihli ihbarı ile feshedildiğinin sabit olduğu, protokol hükümleri incelendiğinde, sözleşmede yer alan ve davalı adına kayıtlı olduğu bildirilen taşınmaz ile ilgili olarak tam yararlanma sağlayacak şekilde davacı lehine
intifa hakkı tesis edilmesi konusunda tarafların anlaşmaya vardıkları, tesis edilecek intifa hakları sebebiyle harç, vergi vb. yükümlülüklerinin ve bunların davacı tarafından ödenmesi halinde de davalı tarafça 7 gün içinde davacıya ödemede bulunulacağının kararlaştırıldığı, ayrıca davalının herhangi bir nedenle protokolü ifa etmemesi veya feshetmesi ya da protokole aykırı davranması hallerinde 500.000 USD cezai şart ödeyeceğinin taraflarca kararlaştırıldığı, TMK'nın 795/1. maddesinde intifa hakkını taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulacağı, ayrıca taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde aksine düzenleme olmadıkça mülkiyete ilişkin hükümlerin uygulanacağı TMK'nın 706. maddesinde de mülkiyetin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması resmi şekilde düzenlenmiş olmaları şartına bağlandığı, davaya konu protokolün bir ön sözleşme olduğunun kabulü halinde de TBK'nın 29. maddesi uyarınca geçerliliği ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlılık, asıl sözleşmenin şekil şartına tabi olacağı, bu durumda intifa tesis vaadini içeren sözleşmenin geçersiz olduğu, TBK'nın 182. maddesi uyarınca asıl borcunun herhangi bir şekilde geçersiz olması halinde, bu geçersiz sözleşme ile öngörülen cezai şartın istenmesi de mümkün olmadığı, noterlik makbuzları ile anlaşılan masraf bedeli 99.758,24 TL'nin davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 99.758,24 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekiline gerekçeli kararın 31.07.2017 tarihinde tebliğ edildiği, süresinde ibraz edilen 15.08.2017 tarihli istinaf dilekçesinde istinaf gerekçeleri yazılmadığı, 27.09.2017 tarihli istinaf dilekçesi ise süresinde ibraz edilmediği, HMK 355. madde gereğince resen yapılan incelemede, yargılamada ve hükümde kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, davalı yönünden yapılan değerlendirmede, taraflar arasında noterde düzenlenmiş olan 26.09.2014 tarihli intifa hakkı tesis vaadi hakkında protokol sözleşmesi, sınırlı ayni haklardan olan intifa hakkı tesis vaadi içerdiği, TMK’nın 795/2. maddesi yollaması ile, TMK 706. maddesi ve Tapu Kanunu 26. maddesi gereğince Tapu Sicil Müdürlüğünde resmi şekilde yapılmadığından, ortada geçerli bir sözleşme bulunmadığı, geçersiz bir sözleşmeye dayalı olarak ifa istenemeyeceği gibi, bu sözleşmeden kaynaklanan menfi-müspet zarar ya da cezai şartın talep edilmesi de mümkün olmadığı, taraflar ancak sebepsiz mal edinme hükümlerine göre verdiklerini geri isteme hakkına sahip olduğu ancak, taraflardan biri karşı taraf üzerinde sözleşmenin ifa edileceği konusunda haklı bir güven oluşturmuş ise bu nedenle yapılan masrafların da istenebilmesi mümkün olduğu, somut olayda mahkeme kararının gerekçesinde, noter masraflarıyla ilgili talep yönünden sözleşmenin 1. maddesinde düzenlenen, intifa hakkı tesisi nedeniyle doğacak harç, vergi ve benzeri yükümlülüklerin davalı tarafından davacının bildiriminden itibaren 7 gün içerisinde ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğine dair hükme dayanarak talep edilebileceği açıklanmışsa da, esasen sözleşmenin 1. maddesi intifa hakkı tesisinden doğan harç ve giderlere yönelik olmakla, somut olayda uygulanma imkanı bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki gerekçesi yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, 99.758,24 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve davacı vekili tarafından istinafa konu edilmeyen hususların temyiz aşamasında ileri sürülemeyeceğine göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 5.051,57 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 27/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.