9. Hukuk Dairesi 2008/16750 E. , 2010/7762 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ödetilmesine karar
verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçi işverence işe iade kararı sonrası işe başlatılmaması üzerine ihbar ve kıdem tazminatı ile diğer bazı işçilik alacakları için davalı işveren hakkında icra takibi yapmış, davalı borçlunun itirazı üzerine takip durmuştur. Bu davada itirazın iptali ile icra inkar tazminatı isteklerinde bulunulmuştur.
Davalı işveren işe başlatmama sonucuna göre yasal hakların ödendiğini, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi dönem için bir ödeme yapılmasının mümkün olmadığını savunmuştur.
Mahkemece, 233 sayılı KHK hükümlerine tabi dönem için ödenmesi emekli ikramiyesi tutarında emekli ikramiyesi ile İş Kanununa tabi dönem için kıdem tazminatı tavanı üzerinden kıdem tazminatı hesabı yapılarak, işverence yapılan ödeme düşülmüş bakiyesi yönünden karar verilmiştir.
Davacının 233 sayılı KHK hükümlerine tabi dönem için hak kazanabileceği kıdem tazminatı tutarı 4603 sayılı kanunun 4684 sayılı yasayla değişik 2. maddesine göre belirlenmiş olup, mahkemece bu yönde karar verilmesi yerindedir. Bu noktada davacının 233 sayılı KHK hükümlerine tabi dönem için de işçilikte geçmiş gibi kıdem tazminatına karar verilmesi yönündeki talebi kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı yasanın 14/6. maddesine de aykırılık oluşturur.
Bununla birlikte, davanın dayanağı borçlu tarafından itiraza uğrayan icra takibi olup, davacı işçi bu davada kıdem tazminatı talep etmiş, mahkemece talep ikiye bölünerek infazda sorun oluşturacak şekilde kıdem tazminatı ve emekli ikramiye alacağı olarak hükme bağlanmıştır. Belirtmek gerekir ki, davacının 233 sayılı KHK hükümleri ile İş Kanununa tabi çalışılan süreler için talebi kıdem tazminatıdır. Esasen 4603 sayılı kanunun 4684 sayılı yasayla değişik 2. maddesinde de “emekli ikramiyesi kadar kıdem tazminatı” ödeneceği belirtilmiş olmakla sözü edilen hükümler çerçevesinde hesaplanan işçilik hakkı kıdem tazminatı olup, bu yönde hüküm kurulmalı ve icra takibine konu edilmeyen emekli ikramiye alacağı konusunda bir karar verilmemelidir.
3- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda işçilikte geçen süre için kıdem tazminatı ve 233 sayılı KHK hükümlerine tabi dönem için emekli ikramiyesi adı altında iki ayrı hesap yapılmış ve işverence yapılan ödeme düşülerek işçinin hak kazanabileceği kıdem tazminatı 982,32 TL, emekli ikramiye alacağı da 10.244,52TL olarak belirlenmiştir. Sonuç kısmında her ikisinin toplamına da yer verilmiş, mahkemece 982,32TL ve her iki alacağın toplamı olan 11.226,84 TL’nin ayrı ayrı kabulüne karar verilmiş olmakla 982,32 TL bakımından davalı işverenin mükerrer sorumluluğuna gidilmiştir. Karar bu yönüyle de hatalı olmuştur.
4- Kıdem tazminatı işlemiş faizi hesabı yönünden de kıdem tazminatı ve emekli ikramiyesi kalemleri ayrı ayrı dikkate alınmış ve bilirkişi tarafından her ikisinin toplamı raporun sonuç kısmında gösterilmiştir. Mahkemece bu husus da gözden kaçırılarak, kıdem tazminatı işlemiş faizinden başka her iki faiz alacağının toplamı da yeniden hüküm altına alınarak faiz bakımından da işverenin fazladan sorumluluğuna dair karar verilmiştir.
5- Yargılama giderleri de HUMK’nun 419’ncu maddesine aykırı şekilde kabul ve red oranına göre hesaplanmaması da hatalı olmuştur. Yargılama giderleri kabul ve redde göre paylaştırılmalı ve avukatlık ücretleri de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenmelidir. Kararın bu yönlerden de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.