17. Hukuk Dairesi 2015/12568 E. , 2016/187 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :.............Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu...... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazları diğer davalılar devrettiğini, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ......., ......ve ..... vekili, dava konusu taşınmazları müvekkilleri.........ve ........."nın borçludan değil üçüncü kişi ...."den iyiniyetle satın aldıklarını, ......."ın da yine iyiniyetli olarak borçludan raiç bedeli üzerinden satın alındığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı .......vekili, borçlunun 2002-2003 yıllarında ekonomik sıkıntıya düşmesi nedeni ile üzerine kayıtlı taşınmazlarını satmak zorunda kaldığını elde edilen para ile borçlarının ödendiğini, akrabalık ilişkisi dışında muvazaalı bir işlemin olmadığını belirtmiştir.
Mahkemece, taşınmazları satın alan davalıların akrabalık bağları ve alacaklıyı zarar verme kastı ile hareket ettikleri, iyiniyetli olmadıkları ispatlanmadığı ve taşınmazların raiç bedel üzerinden satın alındığından bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
1-Tasarrufun iptali davalarında diğer dava koşulları yanında, takibin kesinleşmesi yanında takip konusu alacağında gerçek olması gerekmektedir.
Dosya içeriğinden, takip dayanağı senetle ilgili olarak borçlunun kendisi tarafından doldurulmadığı ve resmi belgede sahtecilikten dolayı alacaklıyı şikayet ettiği yargılama sonunda davacı alacaklının beraat etttiği ancak kararın Yargıtay tarafından bozulduğu ve yargılamanın ..........Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/119 Esas sayılı dosyası ile devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu yargılama sonunda senedin sahtecilikle düzenlendiği sabit olduğu takdirde dava dayanağı takiple ilgili borcun gerçek olmadığı anlaşılacağından belirtilen Ağır Ceza dosyasının kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı diğerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davalarda, dava konusu şey üçüncü kişi tarafından bir başka şahıslara devri halinde dördüncü ve beşinci kişi yönünden tasarrufun iptali için, edimler arasındaki fahiş fark yeterli olmayıp dördüncü ve beşinci kişinin borçlunun mali durumunu bulduğu veya bilmesi gereken şahıslardan olduğunun iddia ve ispat edilmiş olması gerekir. Ancak bu halde tasarruf iptali edilir aksi halde üçücüncü kişi elinden çıkardığı şeyle ilgili olarak bedelden sorumlu olacaktır(İİK"nun 283/2).
Somut olayda, aciz durumu sabit olan borçlu, borcun doğumundan sonra dava konusu taşınmazları önce üçüncü kişiler ....... ve ..."a satmıştır. ....... borçlunun kardeşinin oğlu, ..... ise halasının torunu olup, borçlu ile aynı köyde ikamet etmektedir.6 parça taşınmaz 26.08.2003 tarihinde davalı ...."a 2 parça taşınmazda yine aynı gün davalı ......"ye raiç bedellerinin çok altında bir fiyatla satılmıştır. Bu durumda üçüncü kişi davalı ..."nin İİK"nun 278/3-1 maddesi kapsamında akrabalık ilişkisi olduğu, yine
aynı maddenin 3-2.maddesine göre fahiş bedel farkı nedeni ile tasarrufların bağış niteliğinde olup iptali gerektiğinden diğer davalı.........."ın da borçlunun mali durumunu bildikleri ve bilmeleri gerektiğinden anılan davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirdi. Dördüncü kişilerden.... davalı ........"ın kardeşi olduğu dolayısı ile yine borçlunun halasının oğlu olduğu ve aynı köyde ikamet etiklerinden borçlunun mali durumunu bilmediği ve iyiniyetli olduğundan söz edilmeyeceğinden bu davalı yönünden de davanın kabulü gerekirken hatalı değerlendirme ile reddi isabetsizdir. Davalı .......ise dava konusu 1761 parseli davalı ........"den satın alan dördüncü kişi olup aynı köyde ikamet etmediği, akrabalık ilişkisi bulunmadığından kötü niyeti ispat edilememiştir. Bu halde davalı Mustafa hakkında açılan davanın reddi isabetli olmakla birlikte davanın ...... yönünüden İİK"nun 283/2.maddesi gereğince bedele dönüşüp dönüşmediğinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsiz olmuştur.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.01.2016 günü oybirliğiyle karar verilmiştir.