Esas No: 2021/4694
Karar No: 2022/6352
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4694 Esas 2022/6352 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir dava sonucunda, davacı tarafın takip başlatılması nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, davaya konu bononun iptali ve kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili istenmiştir. Ancak mahkeme, davacının hisselerin davalıya ait olmadığını bilerek hisseleri devraldığını ve bu nedenle davacının iddiasının dikkate alınmadığı kararını vermiş. Davacı taraf bu kararı temyiz etmiş ancak temyiz itirazları reddedilmiştir. Kanun maddeleri hakkında bir bilgi verilmemiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 26.02.2021 tarih ve 2019/349 E. - 2021/160 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 11.07.2009 tanzim, 11.08.2009 vade tarihli ve 250.000,00 TL bedelli bonoya dayanarak müvekkili hakkında takip başlattığını ancak davaya konu bononun taraflar arasında akdedilen 11.07.2009 tarihli hisse devir protokolüne bağlı olarak düzenlenip davalıya verildiğini ve mücerretliği bulunmadığını, söz konusu bononun protokolden de anlaşılacağı üzere davalı alacaklıdan para, mal yada para ile değer ifade eden bir karşılık almadan imzalandığını, davalının sahip olmadığı yasal olarak da sahip olamayacağı şirket hissesini geçerli olmayan şirket hisse satışı sözleşmesi karşılığı olarak ve yasal olmayan şekilde sattığını ve davaya konu senedi aldığını, bu nedenle borca dayanak yapılan senedin geçersiz bir sözleşme karşılığında hiçbir mal, hizmet ve bedel alınmadan verildiğini ileri sürerek, müvekkilinin bonoya dayalı olarak başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile davaya konu bononun iptaline ve kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, senedin ihdas sebebinin protokol değil, davacıya borç vermesi olduğunu, kaldı ki davacının protokol şartlarına da uymadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı ve dava dışı İrfan Aktaş ve... arasında akdedilen 30.05.2009 tarihli protokolle, ....ve....’ın Adalya Özel Ağız, Diş ve Sağlık Hizmetleri Medikal Turizm Ticaret A.Ş’de bulunan ve toplam şirket hissesinin 1/4’üne tekabül eden şirket hisselerinin 190.000.-TL bedel karşılığında davalıya devredildiği, protokolde, davalının doktor veya diş hekimi olmadığı için yasal olarak şirkete ortak olmasının mümkün olmadığı bu nedenle hisselerin resmi olarak devredenlerde kalmaya devam edeceği ancak devredilen hisselerden kaynaklı hak ve borçların davalıya ait olacağının ve protokol şartlarına uyulmasını teminen davalıya 380.000.-TL’lik teminat bonosu verileceğinin kararlaştırıldığı, akabinde davacı ve davalı arasında akdedilen 11.07.2009 tarihli protokolle ise, 30.05.2009 tarihli protokolle davalıya devredilen Adalaya...A.Ş hisselerinin 250.000.-TL karşılığında davacıya devredildiği, protokolde, ödemenin, vade tarihi 11.08.2009 olan 250.000.-TL bedelli senetle yapılacağının, 30.05.2009 tarihli protokolle davalıya verilen 380.000.-TL tutarlı bononun 250.000.-TL bedelli senet vadesinde ödeninceye kadar davalı nezdinde teminat senedi olarak kalmaya devam edeceğinin ve davalının teminat senedini vade tarihine kadar hiçbir şekilde kullanmayacağının kararlaştırıldığı, davacı yanca, davalının Adalaya...A.Ş hisselerinin sahibi olmadığı, mevzuat gereğince sahip olmasının da mümkün olamayacağından bahisle senedin geçersiz ve karşılıksız olduğu iddia edilmiş ise de, yukarıda zikredilen protokol hükümlerinin içeriğinden, davacının hisselerin davalıya ait olmadığını ve resmi olarak İrfan Aktaş ve...’da kalmaya devam edeceğini bilerek hisseleri devraldığı, bu nedenle bu iddiaya itibar edilmediği, davalının 30.05.2009 tarihli protokolle kendisine verilen 380.000.-TL’lik bonoyu Salih Kaya isimli dava dışı bir kişiye ciro ettiği, adı geçen tarafından da bonoya dayalı olarak davalının da aralarında bulunduğu, keşideci, avalist ve cirantalara karşı 20.08.2009 tarihinde takip başlatıldığı, davaya konu 250.000.-TL bononun ise davalı tarafından 24.10.2009 tarihinde davacıya karşı takibe konu edildiği, davacı yanca, davalının her iki takiple mükerrer tahsilat yapmaya çalıştığı iddia edilmişse de, 380.000 TL’lik bonoya dayalı olarak başlatılan takip davalı tarafından başlatılmadığı gibi, 11.07.2009 tarihli protokolle, davalının bu senedi hiçbir şekilde kullanmamasının 250.000,00 TL’lik bononun vadesinde ödenmesi şartına bağlandığı, belirtilen senet vadesinde ödenmediği için davalının bu şartla bağlı olmayacağı, kaldı ki davaya konu menfi tespit isteminin 250.000,00 TL’lik bonoya dayalı olarak başlatılan takibe ilişkin olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 27/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.