Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/26577 Esas 2016/5673 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/26577
Karar No: 2016/5673

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/26577 Esas 2016/5673 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/26577 E.  ,  2016/5673 K.
"İçtihat Metni"


Mahkemesi :İş Mahkemesi


Dava rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun 139. maddesinde, iki kişinin, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu olmaları halinde, her iki borç muaccel ise her birinin alacağını borcuyla takas edebileceği, alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebileceği, zamanaşımına uğramış bir alacağın takasının ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebileceği bildirilmiştir.” Davalının, dava dayanağı olayı ve borcun varlığını inkâr etmeden, borçlu bulunduğu edimi, özel bir sebebe dayanarak yerine getirmekten kaçınmasına imkân veren hakka defi denir. Defiler, dava dilekçesine cevap verilirken ileri sürülmelidir. Aksi halde, davalının "savunmanın genişletilmesi yasağı" ile karşılaşabilir. Defiler, davada ileri sürülmedikçe hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınmazlar. Takas bir defidir. Bu itibarla, ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamaz. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 102. maddesinde mahsup; “ Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294’üncü maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297"nci maddesi gereğince de istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Yukarıda anlatılanlar ışığında dava dosyası incelendiğinde, davalı 5510 sayılı Kanunun 76/1 maddesi uyarınca davalı Kurum tarafından yapılması gereken sağlık giderlerini kendisinin yaptığını belirterek takas defi ile birlikte mahsup talebinde de bulunmuştur. Mahkemece hiçbir gerekçe belirtilmeksizin takas mahsup talebinin reddine karar verilerek hüküm kurulduğu anlaşılmış ise de, belirtilen açıklamalar dikkate alınarak değerlendirme yapılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde değildir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalıya iadesine, 14.04.2016 günü oybirliği ile karar verildi.









Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.