Esas No: 2021/532
Karar No: 2022/6390
Karar Tarihi: 28.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/532 Esas 2022/6390 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/532 E. , 2022/6390 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04.04.2018 tarih ve 2016/757 E- 2018/377 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 08.10.2020 tarih ve 2020/73 E. - 2020/130 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi temlik alan davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 27.09.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; taraflar arasındaki ticari alım-satım sonucu oluşan cari hesaba göre 30/06/2016 tarihi itibariyla davalıdan 246.608,47 TL alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek anılan icra dosyasındaki itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %20'si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin, davacı şirkete borcunun bulunmadığını, aksine 25/06/2016 keşide tarihli, 20/07/2016 keşide tarihli iki adet, 05/08/2016 tarihli ve her biri 250.000.- TL bedelli olmak üzere toplam 1.000.000,00 TL çek bedelinin davacı tarafından ödenmediğini bu bedelin tahsili amacıyla 2016/11700 E., 2016/12404 E. ve 2016/13993 E. sayılı icra dosyalarıyla takibe geçildiğini, davacının kendi borcunu ödemeksizin, cari hesap alacağı olduğu iddiasıyla bu davayı açmasının dayanaksız olduğunu, karşı tarafın iddia ettiği gibi müvekkilinin davacıya borcunun bulunmayıp aksine müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine göre davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 246.608,47 TL alacaklı olduğu, davacının davalıya 08/12/2015 tarihinde her biri 250.000.- TL olmak üzere 4 adet toplam 1.000.000,00 TL bedelli çek verdiği, bu çeklerin taraf defterlerine göre davalının cari hesabında davacıdan alacak olarak kayıtlı bulunduğu, davalı tarafından Bakırköy 9. İcra Dairesi'nin 2016/11700, 2016/12404, 2016/13990 E. sayılı dosyalarıyla davacıya karşı takip yapıldığı bu çekler nedeni ile davacının davalı tarafa borçlu olduğunu ve davalının takas mahsup talebi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalı tarafın açıkça miktar belirterek yaptığı davacıdan alacaklı olduğunu belirtmesi takas def'inin varlığının kabulu için gerekli ve yeterli olup, mutlaka takas-mahsup ifadesinin kullanılmasının zorunlu olmadığı, yapılan inceleme neticesinde davacının davalıdan 246.608,47 TL alacaklı olduğu anlaşıldığı gibi davalının da davacıdan 1.000.000,00TL alacağının bulunduğunun tespit edilmesi karşısında takas defi dikkate alınarak davanın reddi ve verilen kararın neticesine göre yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması isabetli olduğu, esasında davacının kendi defterlerine göre davalıdan 246.608,47 TL alacaklı görünmesinin nedeninin, davalıya verdiği çekleri ödeme olarak kayıt altına almasından kaynaklandığı oysa çek bedellerinin ödenmediğinin dosya içeriği ile sabit olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, temlik alan davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden temlik alan davacıdan alınmasına, 28/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.