Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/11394
Karar No: 2019/2246
Karar Tarihi: 05.03.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/11394 Esas 2019/2246 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2017/11394 E.  ,  2019/2246 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi



    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı ... Yardımcı vekili, evlilik birliği içinde tarafların birlikte çalışarak elde ettikleri kazançlarla davalı adına edinilen taşınmazda davacının katkısı belirlenerek alacağın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, harca esas değer fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL olarak bildirilmiştir. Harcını yatırmak suretiyle sundukları 27.05.2016 tarihli dilekçeyle talepleri 1.472.093,03 TL olarak açıklanmıştır.
    Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın davalının babası tarafından yurt dışında çalışması sonucu 30 yıllık birikimi ile satın alındığını, davacının katkısı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, ıslah talebi tahkikat aşaması sona erdikten sonra yapılmış olmakla ıslah talebinin usulden reddine, davanın kabulüne, 5.000,00 TL"nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde usulden reddedilen ıslah talebi yönünden davacı vekili, esas yönünden davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1. Davalı vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde:
    a) Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    b) Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Mahkemece, dava konusu 83 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan 1/4 hissesi yönünden yazılı şekilde davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmiş ise de dosya incelendiğinde yapılan araştırma hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi hesaplamanın dosya kapsamı ile örtüşmediği anlaşılmaktadır.
    Tasfiyeye konu taşınmaz yönünden, davalının babası tarafından satın alınarak davalı adına tescil edildiği ve dolayısıyla kişisel mal olduğu savunulmuş ise de Mahkemece bu savunma üzerinde gereği gibi durulup, araştırma ve inceleme yapılmadan, tanık beyanlarıyla oluşan tereddüt giderilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece yapılması gereken iş, davalının babasının ...fabrikasından emekli olduğu tarih ve aldığı ikramiyesini gösterir evrakları sunması için tarafa imkan ve süre verilmesi, taşınmaz alımı ile emeklilik tarihlerinin birbirleriyle örtüşüp örtüşmediği, taşınmazdaki hissenin edinme tarihindeki değeri ve dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, savunmada ileri sürdüğü davalının babasının taşınmaz alımında katkıda bulunup bulunmadığı hususu netleştirilmeli, sonucuna göre katkı payı alacağı hesabında bu durum dikkate alınmalıdır.
    Bununla birlikte Daire"nin yerleşik kıstaslarına göre katkı payı alacağı hesabı için taraf gelirlerinin dosyada bulunması gerekmekte olup, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilebilinecektir. Somut olayda davacının gelirini gösterir evrakın dosyada mevcut olduğu, davalı erkeğin gelirini gösterir evrakların ise hiç getirtilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan hesaplamada her iki taraf içinde başkonsolosluktan temin edilen emsal gelir tablosundan doğrudan yararlanılması yerinde olmadığı gibi emsal alınan gelir miktarı ile davacı kadının dosya içinde yer alan evraktaki gelir miktarı arasında fark bulunduğu sabittir. Davalı erkeğin gelir evraklarının getirtilmemesi, dosyada mevcut olan ve davacının gerçek gelir miktarını gösterir evraktaki bilgiler yerine konsolosluk tarafından bildirilen ve dosya kapsamı ile örtüşmeyen emsal gelirlerin hesaplamaya esas alınması doğru olmamıştır.
    Taşınmazdaki katkı payı alacağı hesabı yönünden öncelikle dosyaya evlenme tarihlerinden başlayarak dava konusu taşınmazın edinildiği tarihi de kapsar şekilde davalı erkeğin gelir evrakları getirtilmelidir. Sonrasında davacının mevcut ve davalının dosyaya alınacak gelir evrakları üzerinden tarafların katkı payı alacağına ilişkin dönem bakımından kocanın 743 sayılı TKM"nin 152. maddesi hükmü uyarınca aileyi geçindirme yükümlülüğü ve tarafların sosyal konumları gereği kişisel giderleri de göz önünde bulundurularak, dava konusu taşınmazın alım tarihi itibariyle eşlerin her birinin ayrı ayrı toplam gelirleri içinde yapabilecekleri tasarruf miktarı belirlenmeli, toplam tasarruf miktarı içerisinde davacının katkı oranı bulunmalıdır.
    Açıklanan yönler gözetilip ve eksiklikler giderildikten sonra oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
    2. Davacı vekilinin temyiz itirazı incelendiğinde;
    Dava, 6100 sayılı HMK"nin yürürlükte olduğu 28.08.2012 tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı HMK"de ilk derece yargılamasında yazılı yargılama usulü beş aşamadan oluşacak şekilde düzenleme yapılmıştır. Bunlar; 1) Davanın açılması ve dilekçeler aşaması (Madde 118,126-136), 2) Ön inceleme (Madde 137-142), 3) Tahkikat (Madde 143-293), 4) Sözlü Yargılama (Madde 184-186) ve 5) Hükümdür (madde 294). 1086 sayılı HUMK zamanında yazılı yargılama usulü 4 aşama (ön inceleme aşaması hariç) olarak düzenlenmiş ve bu aşamaların her biri bir diğerinin içine geçmiş şekilde olduğundan gereksiz işlem yapılmasına ve yargılamaların uzun sürmesine sebebiyet vermekte iken kanun koyucu bu sakıncaların önüne geçmek için bu aşamaları sıkı kurallara bağlamış ve bir aşama bitirilmeden diğer aşamaya geçmeyi engellemek istemiştir.
    HMK’nin 184. maddesinde "(1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.", 186. maddesinde de "(1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir." düzenlemesi yer almaktadır. Usul kurallarının derhal uygulanırlık prensibi de temel kurallardandır.
    Buna göre, tahkikat aşaması; hakimin, tarafların dilekçelerinde ileri sürdükleri iddia ve savunmaları ve bunların ispatı için gösterilen delilleri inceleyip bitirmesi ve tahkikatın tümü hakkında tarafların açıklamalarını dinlemesinden sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse sona ermiş (bitmiş) olur. Ancak; hakim, duruşmada hazır bulunan taraflara, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Tarafların tahkikatın tümü hakkında yapacakları açıklamalardan sonra, mahkeme, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığı sonucuna varırsa, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder (HMK mad. 182/4) ve sözlü yargılama aşamasına geçilir (HMK mad. 186).
    Bu genel anlatımlar ışığında; davacı vekilinin 24.05.2016 tarihli dilekçesi ile 15.03.2016 tarihli on dördüncü ve 24.05.2016 tarihli on beşinci celsedeki beyanlarında, değer arttırmak için süre verilmesini talep ettiği, mahkeme tarafından bu taleplerle ilgili bir değerlendirme yapılmadığı, 24.05.2016 tarihli duruşmada, davacı vekilinin dilekçesini tekrarla, talebi doğrultusunda karar verilmesi halinde belirsiz alacak davası olarak açmış olduğumuz davada değer arttırmak için tarafına süre verilmesini istediği halde, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı ile ilgili redde yönelik ara kararı verdiği halde, davacı vekilinin bu talebine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmaksızın, "tahkikat aşaması sona ermiş olmakla sözlü yargılama aşamasına geçilmesine" şeklinde değerlendirmede bulunduğu görülmektedir. Yukarıdaki açıklamalar karşısında, tahkikatın bitiminden sonra tarafların iddia ve savunmalarını ıslah yolu ile dahi değiştirmeleri mümkün değil ise de, Mahkemece davacı tarafın tahkikatın bitimi öncesinde ileri sürdüğü bu taleplerinin hiçbiri hakkında değerlendirme yapılmaması nedeniyle tahkikat aşamasının sona ermediği gözden kaçırılarak, usul ve kanuna, hukuki dinlenme hakkına aykırı şekilde tahkikat aşamasının sona erdiğinden bahisle sözlü tahkikat aşamasına geçildiğinin bildirilmesi ve devamında da davacı tarafın tahkikat aşaması sona erdikten sonra talebini artırdığı gerekçe gösterilerek 27.05.2016 tarihli dilekçede yazılı miktar artırımının reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1-b) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin, (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1-a) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 05.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi