17. Hukuk Dairesi 2019/2577 E. , 2020/5776 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan istinaf incelemesi sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun reddine dair verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R -
Davacı vekili, 23.11.2014 tarihinde davalı ..."in idaresinde bulunan aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek bölünmüş yoldan karşı yönden gelen araçlara ayrılmış yola girdiğini, bu yolda seyreden sürücü ... idaresindeki ... plaka sayılı otomobile ve ... idaresindeki ... plakalı kamyona, ... idaresinde bulunan ... plakalı otomobilin de davalı ... idaresindeki ... plaka sayılı araca çarptığını ve son olarak bu çarpışmaların şiddeti ile ..."in idaresinde bulunan ... plaka sayılı aracın kendi yolundan çıkarak ... idaresindeki ... plaka sayılı araç ile çarpıştığını, ... idaresinde bulunan 35 KB 1148 plaka sayılı aracın davacı ... şirketine kasko sigortası ile sigortalı olduğunu, sigortalıya 33.957,00 TL ödeme yapıldığını, davalıların kusur durumlarının değişme ihtimali nedeniyle kusur durumuna ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 26.800,00 TL"nin davalı
... ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı ... Sigorta A.Ş. den, 3.773,00 TL"nin ... plakalı aracın sigorta şirketi olan davalı ...den, 3.384,00 TL"nin davalı ..."den tahsili için itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre,davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.03.2017 tarih 2015/668 esas 2017/251 sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı görülen hallerin düzeltilmesi için istinaf kanun yoluna başvuran tarafından HMK"nın 358. maddesi gereğince giderin yatırılmadığı ve ön görülen tahkikat yapılmaksızın yeniden karar verilmesine olanak bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK."nın 358/3. maddesi gereğince reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle ödenen hasar bedellerinin rücuen tazminine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı Kanunun 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin HMK hükümlerine uygun ve işlemin yapılması için yeterli makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre verilmesinde belirsizlik yaratılmamasına,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince incelemenin duruşmalı yapılması ve kusur oranlarındaki çelişkinin giderilmesi yönünde bilirkişi raporu alınması için gerekli masrafların yatırılmasını sağlamak üzere tensip zaptı ile davacı vekiline belirli bir kesin süre verilmemiş, yatırılması istenen ücretin hangi bilirkişi işlemleri için alınacağının ve kesin sürenin sonuçları açık olarak belirtilmemiştir. Çıkarılan davetiyede de bu ayrıntılar gösterilmemiştir. Bu nedenle verilen kesin süre usulüne uygun değildir. Belirtilen hususlar dikkate alınmadan yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nun 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.