10. Hukuk Dairesi 2015/2954 E. , 2016/5636 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı ... hakkındaki dava reddedilip diğer davalı ... yönünden istem aynen hüküm altına alınmıştır.
Hükmün, davacı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davalı ... tarafından tabancayla ayaklarına ateş edilen sigortalı için davacı Kurumca karşılanan sağlık hizmeti giderlerinin tamamının teselsül hükümlerine göre davalılardan rücuan alınmasına ilişkin işbu davanın açıldığı, 2005 yılında gerçekleşen olay sonrasında açılan ceza davasında, kasten yaralama suçunu işleyen sanık ...’ün cezalandırılıp sonrasında temyiz denetiminde Yargıtay tarafından zamanaşımı gerekçesiyle kararın bozularak davanın düşürüldüğü, mahkemece, yaralama eylemi sırasında anılan davalının yanında bulunmak suretiyle ona destek ve cesaret veren davalı sanık ... ise feri şerik olarak kabul edilerek hakkında önce cezalandırma kararı verilip sonrasında hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın temel yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun 63. maddesinde, üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir durumun doğmasında, Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine gerekli tüm yardımları yapacağı, ancak, Kurumun, yapılan bu yardımların
ilk peşin değeri için üçüncü kişilere, istihdam edenlere ve diğer sorumlulara rücu edeceği belirtilmiş olmakla, anlaşılacağı üzere üçüncü kişinin Kurumun rücu alacağından sorumluluğu için, sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir durumun doğmasında “suç sayılır hareket” koşulu öngörülmüştür.
Diğer taraftan 818 sayılı Borçlar Kanununun 43. maddesinde, hakimin, hal ve mevkiin gereğine ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve kapsamının derecesini belirleyeceği, 44. maddesinde, zarar gören taraf zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın oluşumuna ya da artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyan hükmünden vazgeçebileceği, eğer zarar kasten veya ağır bir ihmal ya da tedbirsizlikle yapılmamış olduğu ve tazmini de borçluyu parasal bakımdan zor durumda bıraktığı takdirde hakimin, hakkaniyete uygun olarak zarar ve ziyanı indirebileceği, 50. maddesinde, birden çok kimseler birlikte bir zarar gerçekleştirdikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer"an methali olanların, ayırım gözetilmeksizin müteselsilen sorumlu olacakları, hakimin, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve gerektiğinde bu rücuun kapsamının derecesini belirleyeceği, yataklık eden kimsenin, gerçekleşen kârdan pay almadıkça veya katılımıyla bir zarara sebebiyet vermedikçe sorumlu olmayacağı açıklanmış, 53. maddesinde de hakimin, kusur olup olmadığına veya haksız eylemi gerçekleştirenin temyiz kudretine sahip olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de kayıtlı bulunmadığı, bundan başka ceza mahkemesi kararının, kusurun takdiri ve zararın tutarının belirlenmesi konusunda da hukuk hakimini sınırlamayacağı bildirilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, ceza mahkemesince de saptandığı gibi, gerçekleştirdiği eylemi nedeniyle feri şerik olarak kabul edilen ve olay tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre bu eylemi suç oluşturan ...’in değinilen 63. madde kapsamında rücu alacağından sorumlu tutulması gerektiği belirgin olup bununla birlikte, sosyal sigorta yardımı yapılmasını gerektiren durumun doğmasındaki davranışı, sigortalıyı tabancayla yaralayan diğer davalı ile aynı tür ve ağırlıkta olmadığından hakkındaki rücu alacağından 818 sayılı Kanunun anılan maddeleri gereğince hakkaniyet indirimi yapılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, davalı ... yönünden istemin tümden reddedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.