10. Hukuk Dairesi 2015/3028 E. , 2016/5631 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, dava kabul edilerek gerçekleşen kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Hükmün davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı şirkete ait işyeri binasının çatısının yapımında 10.05.2009 günü çalışmakta olan ve vergi kaydı bulunan davacının bacağının hızarın jet taşıyla kesilmesi suretiyle kazanın gerçekleştiği, anılan olayın iş kazası niteliğinde olduğunun tespitine yönelik olarak açılan işbu davanın yargılama aşamasında dava dışı SGK Başkanlığı tarafından düzenlenen 30.05.2014 tarihli İnceleme Raporu’nda, davacı ile davalı arasında hizmet akdi yerine eser sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu, davacının 5510 sayılı Kanunun 4/1-(b) maddesi kapsamında sigortalı olması gerektiği belirtilip olayın, anılan Kanunun 13/1-(b) maddesinde yer alan “sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle” ibareleri çerçevesinde iş kazası olduğu sonuca varıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların (a) bendi, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi yükümlüsü olanların (b) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 13. maddesinde, bazı durum ve koşullarda meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen veya ruhen engelli hale getiren olaylar iş kazası olarak nitelendirilip 4/1-(a) maddesine tabi sigortalılar yönünden sigortalının işyerinde bulunduğu sırada veya işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, 4/1-(b) maddesine tabi kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalılar bakımından ise yürütmekte olduğu iş nedeniyle gerçekleşen olayın iş kazası olduğu açıklanmıştır.
Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesinde, hakimin, tarafların istem sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre istem sonucundan daha azına karar verebileceği, “Hakimin davayı aydınlatma görevi” başlıklı 31. maddesinde, hakimin, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği, kanıt gösterilmesini isteyebileceği bildirilmiş, 114. maddesinde dava koşulları sıralanırken, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunmasına yer verilmiş, 115. maddesinde, dava şartlarının varlığını her aşamada kendiliğinden araştıracak olan mahkemenin herhangi bir koşul eksikliğini belirlediğinde davanın usulden reddine karar vereceği belirtilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava irdelendiğinde, öncelikle davacı vekilinden sorulmak suretiyle hüküm altına alınması istenilen talep açıklıkla ortaya konulmalı, iş kazası tespitinin değinilen 13. maddenin 1. fıkrasının hizmet akdine tabi çalışanlara ait bentlerine mi, yoksa kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlara ilişkin (b) bendine mi ilişkin olduğu netleştirilmeli, sonrasında, 4/1-(a) maddesine tabi sigortalılar bakımından bu tür davalarda işveren ile Kurum arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu gözetilerek gerektiğinde Kurumun yöntemince davaya katılımı sağlanarak tüm kanıtlar toplanmalı, talebin, 4/1-(b) maddesi kapsamındaki sigortalılığa ilişkin iş kazası tespiti olduğu belirlendiği takdirde bu kez, işyerinde söz konusu kaza meydana gelen davalının taraf sıfatının bulunmadığı, husumetin yalnızca Kuruma yöneltilmesi gerektiği, bununla birlikte Kurumun da yargılama aşamasında iş kazası olgusunu benimsediği dikkate alınarak hukuki yarar yönünden değerlendirme yapılmalı ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkeme eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalıya geri verilmesine, 14.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.