Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3932
Karar No: 2020/3804
Karar Tarihi: 17.06.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/3932 Esas 2020/3804 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2019/3932 E.  ,  2020/3804 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.05.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.07.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Mahkemece davanın kabulüne dair kararın hüküm sonucunda karara karşı ... Bölge Adliye Mahkemesine 2 haftalık süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulabileceği belirtilmiş ise de; yargılamasının yenilenmesi istenen dosyada daha önce Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.05.2015 tarihli 2015/5945 Esas ve 2015/5254 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir
    Dosya daha evvel Yargıtay incelemesinden geçtiğinden davanın kabulüne dair verilen karar da temyiz kanun yoluna tabi olacaktır. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup kanun yolunun gerekçeli kararda yanlış gösterilmesi davalı lehine usuli kazanılmış hak da oluşturmaz. Hal böyle olunca temyiz süresi 8 gün olmaktadır.
    Mahkeme kararı hükmü temyiz eden davalı ... vekiline 25.09.2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, 8 günlük yasal süre geçirildikten sonra 09.10.2018 tarihinde temyiz isteminde bulunulmuştur.
    Davalı ... vekilinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432/4. maddesi ve 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince süresi geçirilen temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin süresinde olmayan temyiz isteminin REDDİNE, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 17.06.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
    K A R Ş I O Y
    Dairemizce, davalı ... vekilinin temyiz talebi, 1086 sayılı Kanunun öngördüğü 8 günlük temyiz süresini geçirildiği gerekçesiyle, reddine karar verilmiştir. Çoğunluk görüşüne iştirak etmek mümkün değildir.
    Dava, ortaklığın giderilmesi davasıdır.
    Dava, 10/5/2012 tarihinde açılmış ve davayla ilgili ilk karar 24/12/2013 tarihinde davanın kabulüne ve ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yönelik verilmiştir. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2/2/2015 tarihli kararıyla taraf teşkili sağlanmaksızın yargılama yapıldığından hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkemece, 12.07.2018 tarihli celsede davanın kabulüne ve ortaklığın satılarak giderilmesine karar vermiştir.
    ... 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin temyize konu 12/7/2018 tarihli kararında, ortaklığın giderilmesine karar verilmiş, gerekçeli kararında ve kısa kararında, "kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ... Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere” ibaresine yer vermiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. Maddesinde; Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı; Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı ve bu kararlara ilişkin dosyaların bölge adliye mahkemelerine gönderilemeyeceği, hüküm altına alınmıştır.
    Temyize konu bu dosya hakkında, bölge adliye mahkemeleri göreve başlamadan önce bir karar verildiğinden, yerel mahkemenin kararındaki kanun yolu ve süresinin doğru gösterilmediği anlaşılmıştır.
    Medenî yargıda süre, davayla ilgili bir işlemin yapılması amacıyla, mahkeme veya ilgililer için, kanun tarafından veya kanunun verdiği yetkiye dayanarak hâkim veya ilgili şahıs tarafından tayin olunan belirli bir zaman dilimi, şeklinde tarif edilebilir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemelesi Kanununun, “Sürelerin belirlenmesi” kenar başlıklı 90. maddesine göre; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
    2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının;
    1- “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilerek, hak arama hürriyeti teminat altına alınmıştır.
    2- “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” kenar başlıklı 40. maddesinin ikinci fıkrasında, Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu ifade edilmiştir.
    Hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, Anayasanın 40. maddesi uyarınca diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasanın, devletin işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmesi gerektiğini ifade eden 40. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır.
    Kanun koyucu, devlet organlarının tesis ettiği işlemlere karşı başvurulacak kanun yolunu ve hangi mercilere başvurulacacağını ve başvuru süresi bakımından tarafların doğru bilgi sahibi olmalarını sağlayarak, dağınık mevzuat karşısında hangi yola müracaat edileceğini bilmeyen yahut tereddüt eden bireylerin hak arama özgürlüğünü etkin ve sağlıklı bir şekilde kullanmalarını amaçlamıştır.
    Bu hükümden anlaşılacağı üzere, kanun yollarına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 345 ve 361. maddelerinde düzenlenen süreler hâkim tarafından değil, kanun tarafından tayin edilen kesin ve hak düşürücü süreler olmalarına rağmen, mahkeme kararında bu sürelerin ve başvurulacak merciin belirtilmesi gerekmektedir.
    Mahkemelerin bunları salt göstermeleri yetmez; aynı zamanda doğru olarak göstermeleri de anayasal gerekliliktir.
    Güçler ayrılığının bulunduğu hukuk sistemimizde yargının da yasama ve yürütme kadar devleti temsil ettiği gözden uzak tutulmamalıdır. Yargı organları süreleri keyfi olarak değiştiremezler ve kanunla belirlenen süreleri yanlış göstermeleri diğer bireyler bakımından emsal teşkil etmez ise de dava ile ilgili olan herkes egemenliği kullanan yetkili organlardan biri olan mahkemelerin kararlarına itimat etmek ve kararda gösterilen sürelere riayet etmek konusunda haklı bir beklentiye sahiptirler.
    Öte yandan, Anayasanın 138/4. maddesi uyarınca, “yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Mahkeme kararlarının bağlayıcılığı olarak bilinen bu ilke karşısında da mahkeme kararında yazılı olan süreye riayet eden bireylerin hak kaybına uğramaması gerekir.
    Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir.
    Nitekim Anayasa Mahkemesi 20/01/2016 tarihli 2013/7114 numaralı başvuruyu incelemiş ve mahkemenin kanun yoluna başvurma süresini hatalı göstermesi halinde gösterilen sürede yapılan kanun yoluna başvurunun süre yönünden reddi halinde başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
    Dava açma sürelerini düzenleyen son derece karışık ve dağınık olan bir mevzuatın aşırı şekilci ve katı yorumu, mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. Özellikle başvuru mercii ve süresi doğru gösterilmeyen işlemlerle ilgili davalarda mahkemelerin usul kurallarını yorumlarken mahkemeye erişim hakkının özünü zedeleyecek şekilde katı yorumdan kaçınmaları gerekir.
    Yukarıda açıklanan karşı oy gerekçesi doğrultusunda, hükmün süresi içerisinde temyiz edildiği kabul edilerek esastan temyiz incelemesi yapılması gerektiği düşüncesine sahip olduğumuzdan, sayın çoğunluğun kararına iştirak edemiyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi