22. Hukuk Dairesi 2019/819 E. , 2019/2260 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, aylık ücret, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karar, Dairemizin 04/11/2014 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 22/02/2012 tarihli ve 2012/13-747 esas, 2012/84 karar sayılı kararı ile Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği üzere, Yargıtay"ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Mahkemece, bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar, 6100 sayılı Kanun"un 297. maddesi hükmüne uygun olmalıdır.
Somut olayda, Mahkemece, bozma ilamından sonra tesis edilen hükümde, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ve aylık ücret alacaklarına yönelik talepler bakımından hüküm sonucu tesis edilmemesi 6100 sayılı Kanun’un 297. maddesine aykırıdır. Bozma ilamına uyma kararı verildiği de gözetilerek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ve aylık ücret alacaklarına yönelik talepler bakımından hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine dair hüküm sonucu tesis edilmelidir.
3-Taraflar arasındaki, aylık ücret miktarına yönelik uyuşmazlığın çözümünde, yapılan emsal ücret araştırması yetersizdir. Emsal ücret araştırması genişletilerek, işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş bildirilerek ilgili işçi ile işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği sorulmalı, ardından tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, aylık ücret miktarına yönelik uyuşmazlık çözümlenmelidir.
4-Fazla çalışma ücreti alacağı bakımından, görgüye dayalı bilgisi olması mümkün tarih aralığı ile zamanaşımı savunması da dikkate alınarak, 01/06/2007-01/01/2010 tarihleri arasındaki dönem yönünden davacı tanığı ...’nın beyanı esas alınarak fazla çalışma saatinin belirlenmesi yerindedir.
01/01/2010 tarihinden sonraki dönem yönünden ise, fazla çalışma iddiasının kanıtlanmadığının kabul edilmesi hatalı olmuştur. Bu dönem bakımından davalı tanıklarının beyanları dikkate alındığında, hafta içi günlerinde 08:00-18:00, cumartesi ise 08:00-12:00 saatleri arasında çalışıldığının kabul edilmesi dosya içeriğine uygun düşecektir. Anılan sebeple, 01/01/2010 tarihinden sonraki dönem yönünden, hafta içi 08:00-18:00 saatleri arasında, cumartesi ise 08:00-12:00 saatleri arasında çalışıldığı esas alınarak ara dinlenme süresi de (08:00-18:00 arası bakımından bir saat, 08:00-12:00 arası için ise onbeş dakika) düşülerek fazla çalışma süresi belirlenmeli ve bu doğrultuda hesaplama yapılmalıdır.
Diğer taraftan, davacının dini bayram tatillerinde çalışmadığının kabul edilmesine göre, fazla çalışma ücreti alacağı hesabında, dini bayram tatil günlerinin hesaptan dışlanması gerekliliğine dikkat edilmemesi hatalı olmuştur. Fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanmasında, dini bayram tatilleri hesaptan dışlanmalıdır.
5-Ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının bilirkişi raporunda hesaplandığı üzere “brüt 336,90 TL” tutarında hüküm altına alınması gerekirken, hüküm sonucunda “336/90. TL” ifadesiyle hüküm altına alınması infazda tereddüte yol açacak nitelikte olması sebebiyle hatalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 05/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.