Esas No: 2018/254
Karar No: 2021/591
Karar Tarihi: 20.05.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/254 Esas 2021/591 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 3. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen “tazminat” davalarından dolayı Yargıtay 3. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda asıl ve birleşen dosya davacısı ... Mühendislik İnş. ve Tic. A.Ş yönünden davaların esastan reddine, asıl dosya davacısı ... yönünden asıl davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Asıl Davada Davacı İstemi:
4. Davacılar ... Mühendislik İnş. ve Tic. A.Ş. ve onun adına vekâleten, kendi adına asaleten ...; müvekkilinin Federal Almanya Cumhuriyeti Devletine izafeten Federal Almanya Büyükelçiliğine haksız fiil nedeniyle tazminat davası açtığını, İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2010/296 E. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda davalı Federal Almanya Cumhuriyeti Devletinin tazminat ödemesine karar verildiğini, davanın seyri sırasında Türkiye Cumhuriyeti Kanunları ile Milletlerarası Özel Hukuk Usul Kanunlarının yerel mahkemece eksiksiz uygulandığını, bilahare kararın infazı sırasında karar veren hakimin müfettiş soruşturmasına uğradığını tesadüfen öğrendiklerini, yerel mahkeme kararının kesinleşmesine ve temyiz isteminin yerel mahkemece süreden reddine rağmen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin, yerel mahkeme kararını Anayasa ve yasalara aykırı olarak bozduğunu, karar düzeltme talebini reddettiğini, temyiz duruşmasında Federal Almanya Cumhuriyeti Konsolosluğunun yetki belgesini görmeden, yeminli tercüman olduğunu teyit etmeden, avukatı olmasına rağmen ayrıcalıklı şekilde söz hakkı verdiğini, mahkemenin bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürdüğünü, duruşma talebi olmasına rağmen karar düzeltme aşamasında duruşma talebinin reddedildiğini; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin kesinleşmiş yargı kararını bozamayacağını, yabancı devlete haksız fiil konusunda diplomatik muafiyet uygulanamayacağını, herkesin anayasa önünde eşit olduğuna göre, Federal Almanya Cumhuriyeti"nin daha eşit olduğu anlayışının kabul edilemeyeceğini; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatlara aykırı karar verdiğini; Anayasaya, yasalara ve hukuka aykırı bu karar nedeniyle müvekkili şirketin ve söz konusu davada vekil olarak hareket eden davacı avukatın da maddi ve manevi mağduriyete uğradığını ileri sürerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 47/1.maddesi uyarınca, fazlaya ilişkin hakları mahfuz kalmak kaydıyla, 10.000TL"nin (celsede verilen beyana göre 5.000TL"si maddi, 5.000TL"si manevi tazminat olmak üzere) davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen Davada Davacı İstemi:
5. Birleşen dosya davacısı ... Mühendislik İnş. ve Tic. A.Ş. vekili, asıl davaya konu 2010/296 E. sayılı dosyada lehlerine verilen tazminat kararının temyiz edilmediğinden kesinleştiğini ve icraya konulduğunu, bu esnada mahkeme hâkiminin değiştiğini, ..."in atandığını, hâkim ..."in karşı tarafın müracaatı olmadan dosyayı kendiliğinden ele alarak tarafına 21.03.2013 tarihinde üzerinde "mahkememiz dosyasında 05/03/2012 tarihli mahkeme ilamının Tebligat Tüzüğünün 45. maddesi gereğince diplomatik kanalla tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla kararın tercüme edilmesi için 250TL bilirkişi ücretini ve 40TL yurtdışı tebliğ avansını mahkememize yatırmanız hususu tebliğ olunur" şerhini içerir tebligat gönderdiğini, bu tebligatın yasal dayanağının bulunmadığını, bunun üzerine mahkemeye dilekçeler verdiğini ancak hâkim tarafından hiçbir işlem yapılmadığını, adil yargılama hakkının ihlal edildiğini, davalının temyiz başvurusunu süreden reddeden ek kararın temyizi sonrasında Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin esastan inceleme yaparak kararı bozduğunu; hâkim ..."in bozma kararı sonrasında yapılan ilk duruşmada HMK’yı hiçe saydığını, hazır ettiği uzmanı dinlemediğini, Anayasanın 138. maddesinin ihlal edildiğini; kesinleşmiş bir kararı, kendiliğinden ve gerekçesiz olarak kesinleştirmediğini, hak kaybına yol açtığını, bağımsız ve tarafsız olmayan hâkimin fiil ve tutumlarıyla müvekkilinin hak kaybına sebep olunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
6. Davalı vekili asıl ve birleşen davaya cevap dilekçelerinde; dava konusu edilen zarar iddiası yönünden müvekkilinin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, bu nedenle şartları oluşmayan davanın reddi ile HMK’nın 49. maddesi uyarınca davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
7. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 26.09.2017 tarihli ve 2016/1 E., 2017/3 K. sayılı kararı ile;
“Dava, hakimlerin sorumluluğu hukuksal nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hakimlerin hukuki sorumluluğu ...nun 46-49.maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasa"da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
Somut olayda, yerel mahkeme hakiminin yargısal iş ve eylemleriyle Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin temyiz ve karar düzeltme talebi üzerine verdiği kararlar nedeniyle zarar gördüğünden bahisle maddi ve manevi tazminat talep edilmektedir.
Yerel Mahkemenin vermiş olduğu karar ile Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin vermiş olduğu kararlar nispi birer değer yargısı niteliğindedir. Yargısal işlemlerin özünde mevcut bulunan farklı kabul ve yorumlar olağan sayılmalıdır. Hukuki süreç bu şekilde tamamlanmaktadır. Tazminat istemi yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir.
Hatalı olduğu ileri sürülen yargısal işlemlerde, devletin sorumluluğu ve rücuyu gerektirir herhangi bir delil davacı şirket tarafından ortaya konulamamıştır. Sınırlı ve sayılı hukuki sorumluluk nedenlerinden hiç birisi eldeki davalarda mevcut değildir. ...nun 46 ve devamı maddesindeki şartların hiç birisi oluşmamıştır. Şu durumda, davacı şirketin açtığı her iki davanın hüküm fıkrasında açıklandığı gibi esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 49.maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezası taktir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda, para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken artırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyalara yansıyan olgular gözönünde tutulduğunda, taktiren her bir dava yönünden 1.000,00"er TL disiplin para cezasının davacı şirketten tahsiline karar verilmiştir.
Her ne kadar, davacı ... İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesine açmış olduğu davaya konu olan hadiseler nedeniyle şahsınında mağduriyete uğradığını ileri sürerek, 2016/1 E.sayılı dosyada maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de; davacı ..."in İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davada davacı sıfatının bulunmadığı, davacı ... Mühendislik İnşaat ve Ticaret Ltd.Şti. vekili olarak hareket ettiği, avukat olarak dosyada görev yaptığı, vekilin o dosyada şahsi mağduriyet yaşadığından bahisle böyle bir dava açamayacağı, ...nun 114/d maddesi dikkate alındığında dava ehliyeti bulunmadığından bu davacının davasının HMK".nun 115.maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiği vicdani kanaatine varılmış, bu davacı yönünden dava, usulden reddedildiğinden HMK."nun 49.maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A) 2016/1 Esas sayılı dava dosyası yönünden;
1-Davacı ..."in ...nun 114/d madddesi hükmünce dava ehliyeti bulunmadığından ...nun 115.maddesi gereğince davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
Dava usulden reddedildiğinden, ...nun 49.maddesinin uygulanmasına yer olmadığına;
2-Davacı ... Mühendislik İnş. Ve Tic.Ltd.Şti."nin davasının ...nun 46.maddesinde öngörülen şartlar oluşmadığından esastan reddine,
...nun 49.maddesi uyarınca taktiren 1.000 TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline
3-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 65,40 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 170,77 TL"den düşümü ile kalan 105,37 TL"nin istek halinde ve karar kesinleştiğinde davacılara iadesine;
4-Red sebepleri farklı olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2, 10/4 ve 13.maddeleri de dikkate alınarak manevi tazminat yönünden hesaplanan 300,00 TL vekalet ücreti ile maddi tazminat yönünden hesaplanan 300,00 TL vekalet ücreti ki toplam 600,00 TL"nin davacı ..."ten alınarak davalıya verilmesine;
5-Red sebepleri farklı olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat yönünden hesaplanan 3.000,00 TL vekalet ücreti ile maddi tazminat yönünden hesaplanan 3.000,00 TL vekalet ücreti ki toplam 6.000,00 TL"nin davacı Şirketten alınarak davalıya verilmesine;
6-Davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına;
B) Birleşen 2016/5 E.sayılı dava dosyası yönünden;
1-...nun 46.madddesinde öngörülen şartlar oluşmadığından bu davanın da esastan reddine;
2-...nun 49.maddesi uyarınca taktiren 1.000 TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline;
3-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 65,40 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 170,77 TL"den düşümü ile kalan 105,37 TL"nin istek halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine;
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına taktir olunan 3.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine;
5-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına;
6-Her iki dosyada davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının bulunması halinde karar kesinleştiğinde davacılara iadesine.…” karar verilmiştir.
II. GEREKÇE
A- Asıl ve birleşen dosya davacısı ...vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan inceleme:
8. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Sorumluluk nedenlerinin sınırlı olarak sayıldığı anılan maddede;
“(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda söz konusu sorumluluk şartları oluşmadığından Özel Dairece davacı ... Mühendislik İnş. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl ve birleşen davada usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın davacı ... Mühendislik İnş. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden onanması gerekir.
B- Asıl dosya davacısı ...’in temyiz itirazları yönünden yapılan inceleme:
12. Özel Dairece, asıl dosya davacısı ...’in davacı sıfatının bulunmadığı değerlendirmesi gerekçede açıklanmış ise de hüküm fıkrasında bu davacı yönünden “dava ehliyetine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle” davanın usulden reddine karar verildiği belirtilmiştir.
13. Bu noktada dava ehliyeti kavramına değinmekte fayda vardır.
14. Bilindiği üzere dava ehliyeti, kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci (vekil) aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapabilme yeteneğidir (HMK, m. 71). Medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Yani dava ehliyeti medeni hakları kullanma ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekildir. Tarafların, dava ehliyetine sahip olmaları HMK’nın 114/1. maddesi gereğince dava şartıdır ve mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilir. Bu yöne ilişkin dava şartının yokluğu davanın esasına girilmesine engel teşkil eder ve davanın usulden reddedilmesi sonucunu doğurur (HMK, m.115/2).
15. Somut olayda asıl dosya davacılarından ..."in fiil ehliyetine ve bu sebeple de açtığı davada dava ehliyetine sahip olmadığından bahsedilemeyeceğinden Özel Dairece bu yöne ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
16. Hâl böyle olunca asıl dosyada davacı ... yönünden işin esasına girilerek oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Asıl ve birleşen dosya davacısı ... Mühendislik İnş. ve Tic. Ltd. Şti."nin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği hükmün bu davacı yönünden ONANMASINA,
Asıl dosya davacısı ... yönünden verilen kararın BOZULMASINA, 20.05.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.